Mart ayının sonlarına doğru Türkmensahra bölgesi ulusal basınımızda gündeme gelmiş oldu.  Ne yazık ki, kültürü, tarihi ve gelenekleri ile değil, yaşanan sel felaketinden dolayı dikkat çekmeye başlandı. Yaralar sarılmadan, acılar dinmeden de unutuldu. Ama biz yine de tekrar hatırlatmak isteriz. 

Günümüz İran içinde diğer soydaşları gibi yasaklarla dolu hayat süren Türkmensahra Türkleri  20 mart tarihinde sel felaketi yaşamış oldu. Kumbet, Akgale, Gümüştepe, Bender Türkmen vilayetlerinde büyük hasara yol açan sel felaketi binlerce evi kullanılamaz hale getirdi ve şimdiye kadar 20 kişinin ölümüne  neden oldu. Yağan yağmur hayatı felç etti, bölgedeki şehirlerimizin neredeyse hepsi sular içinde kaldı,  dört yüz bin hektardan fazla tarım alanı göl oldu, can ve mal kaybı yaşandı. Önceden uyarılara rağmen devlet tarafından asla tedbir alınmayan bölgeye sel felaketinden sonra da yardım edilmedi. Daha doğrusu edilmek istenmedi. Akgale ve Gümüştepe vilayetlerinin tamamı hala da sular altında ve yüzbinlerce Türkmen hala mağdur durumda...

Devlet önceden selden haberi olduğu halde, barajların sularını kontrollü bir şekilde boşaltmadı. Çünkü barajların sularını yazda halka satıyorlarmış.  Barajlarla Gürgen ve Etrek ırmaklarının sularını keserek, nehirleri kurutuyorlar. Halkı susuz bırakıp ve daha sonra barajlardaki suları halka satıyorlar. 

Nevruz bayramı tatilini bahane eden İran yetkilileri, bölgeye çok sonra gelmiş, fakat kendi vatandaşı olan Türkmenlere yardımda bulunmamıştır.  Türkmensahra sel dalgasıyla boğuşurken, ciddi şekilde ilaç ve gıda sıkıntısıyla can çekişirken,  bölge valisi bayram tatilini Kanada’da kutlamaktaydı. Ve işin vahim tarafı da devlet meteorolojisi, vali ve diğer yetkilileri haberdar etmesine rağmen ciddiye alınmadı ve İran devleti Türkmenleri yalnız bıraktı. Daha vahim olan ise tepkiler sonucu görevden alınan vali acılar unutulmadan, gözyaşları dinmeden bakanlıkta bir üst makama getirildi…

Türkmenler ise çaresiz. Devletinden yardım alamayan Türkmenler sular altında kalan köylere yardıma gittiler. Can kurtarmak için giden 6 soydaşımız ise canını teslim etti. Abdulazim Niyani, Bezad Tatari, Selim Sufyani,  Ahmet Abdulhüseyni,  Nazmuhammed Halidi ve Taçgulı Cahani  tekne ile yardıma gittikleri zaman alabora olmuşlar. Arkalarında ise acılı aile ve çocuklar, bir de kahramanlıklarını bıraktılar. Sellere kapılarak alabora olan küçücük bir teknedeki hassasiyet ve haysiyet ise İran devlet yetkililerinde görülmedi.

Fakat yardımlar hususunda soydaşlarımızın ilk imdadına yine yetişen soydaşları olmuştur. Güney Azerbaycan Türkleri ve pek fazla bilinmeyen Kaşkay Türkleri yardım konusunda gönüllü olarak seferber olmuşlar. Bütün engellere rağmen yardıma ilk koşan aynı kaderi paylaşan bölgedeki diğer soydaşlarımız adeta İran devletine sadece ders değil aynı zamanda bir mesaj da vermiş oldu.

Türk Kızılay’ı, İran’a yardım teklifinde bulunsa da İran Devleti ilk başlarda bu yardımı kabul etmemiştir. İran, kendi imkanlarıyla sorunu çözeceğini bildirse de, Türkmensahra Türkleri yardım almadıklarını ve desteğe ihtiyaç olduğunu bildirmişlerdir. Sosyal medya üzerinden artan baskı sebebiyle yardımları kabul etmek zorunda kalan İran, bu defa da şaşırtmadı. Bölgedeki kaynaklarımızdan aldığımız haberlere göre Türkiye’nin gönderdiği yardım

Türkmensahra’ya ulaşmamış. 20 günden fazla zaman geçmesine bakmayarak gönderilen yardım Türkmenlere verilmedi. Peki, Türk Kızılay’ının gönderdiği yardım nerede?  Alınan bilgilere göre, Türk Kızılay’ın yardımları Türkmenler arasına göç ettirilen ve onlara iskan verilen Sistanlılara dağıtılmıştır. Hangi sebeplerden dolayı yine Türkmenlerin göz ardı edildiğinin farkındayız. Türk Kızılay’ının geleceğini duyup sevinen Türkmenler şimdi şaşkınlık içinde kalmışlardır. Kasıtlı yapılan bu fitnenin diğer sebebi de Türkmenlerin Türkiye’den kırılma politikasıdır.  Aslında bu olayda da Türk Kızılay’ın da üzerine sorumluluk düşmektedir. Türk Kızılay’ı bölgeyi iyi tanımalı, iyi analiz etmeli ve yanlış yönlendirmelere uymamalıdır. Kavgamız yardımın Sistanların alması değil, Türkmenlerin de o yardımdan faydalanmasıdır.

Yazımıı yazdığım sırada bölgedeki kaynaklarımıza son durumu sorduğumuzda Sistanlı muhacirler köyünde bulunan birkaç Türkmen aileye de yardım dağıtılmış. Bunun da videosunu çekilip Türkmenlere yardım dağıttık diye sosyal medyaya servis etmişler. Türk Kızılay’ını ve sorumlu şahısları bu konuda göreve davet ediyoruz.  Umut ediyoruz ki, bundan sonra dağıtılan yardımlar sadece farslar içinde yaşayan bir aile için değil, bütün Türkmensahra için geçerli olacaktır…