Bireysel Emeklilik Sistemi özel bir birikim sistemi olarak uzun süredir vatandaşlarımızın kullanımında. 2020 sonu itibarıyla 137 milyar TL toplam fon tutarına ek olarak 21 milyarlık da bir devlet katkısı birikmiş durumda iken 2021 sonuna doğru bu rakam 13 milyon kişi ve 200 milyar TL’ye ulaşmıştı. Bugünlerde ise biriken fon 247 milyar TL ve devlet katkısı da 30 milyar TL.

İlk çıkışının sonrasında getirilen otomatik katılım sistemi ile beraber işe giren her çalışan için bir BES sözleşmesi yapılıyor ve çalışan istediği sürece şirketler çalışan adına primleri yatırıyor. Bununla beraber bu yıl yapılan düzenleme ile daha önce %25 olan devlet katkısı oranı da %30’a çıkarıldı. Yani sizin her yatırdığınız 100 TL için devlet de 30 TL yatırıyor. Bunun üst limiti ise brüt asgari ücretin %30’u. Yani her ay 6.471 TL yatıran bir kişi 1.941 TL devlet katkısı alabiliyor. Bu da yıllık 23.292 TL anlamına geliyor.

Bireysel Emeklilik Sistemi’ndeki birikimler fonlar aracılığı ile yönetiliyor. Bu fonlar farklı yatırım araçlarına yatırım yapan, farklı temalar ve özelliklerdeki fonlar olabiliyor. 2021’de yapılan bir düzenleme ile kendi BES şirketinizin oluşturduğu fonlar dışında bulunan diğer şirketlerin BES fonlarına BEFAS entegrasyonu ile yatırım yapılabilir hâle gelindi. “www.tefas.gov.tr” adresinden BEFAS bağlantısına tıklayarak, tüm şirketlerin emeklilik fonlarını görebilir, sıralayabilir, karşılaştırabilirsiniz. Birikiminizi buradan seçeceğiniz bir fona yönlendirmek için kendi BES şirketinizin online ya da telefon sistemini kullanabilirsiniz. Yılda 12 kez değişiklik yapmak mümkün.

Bu adrese girdiğinizde TEFAS sistemi üzerinde tanımlı bireysel emeklilik sistemi dışındaki yatırım fonlarını da TEFAS bağlantısına tıklayarak görebilirsiniz. TEFAS fonlarının BES fonlarına göre daha geniş bir çeşitlilik ve çoğunlukla daha yüksek getiri sunmasından hareketle, BES birikimleri için yalnızca BEFAS değil TEFAS fonlarının da seçilebilir olmasını önemli görüyorum. Umarım yakında bu gelişme de gerçekleşir.

Bununla beraber devlet katkısının yine katkıyı veren devletin sunacağı bugünkünden biraz daha geniş bir esneklikle yönetilebilir olması da devlet katkısının diğer fonlara göre düşük kalan getirisini artırabilecektir.

Bir istatistik daha vermek istiyorum. Yatırım miktarının hisse senedi ağırlıklı fonlardaki kısmı toplamın %15’i. %85’in önemli kısmı döviz, kamu dış borçlanma araçları, kıymetli madenler (altın vb.) fonlarında.

Bugünler ile ilgili iki konuyu hatırlatmak istiyorum. Hükümetin büyük bir üretim hamlesi yaptığı bir dönemdeyiz. Dünya konumlanmaları da bunu destekliyor. Ancak bununla beraber döviz ve kıymetli madenlerdeki durağan bekleyen paralar da büyük miktarlara ulaşmış ve reel ekonomiye bir katkısı olmadığı gibi maalesef döviz kuru ve enflasyonu da destekliyor.

Bu noktada hemen kendi borsamızı hatırlayalım. Bir yandan fabrikalar kurarken öte yandan bu şirketlerin borsada alım satıma konu olan hisselerini spekülatör ve manipülatörlerin eline neden bırakalım? BİST’te sağlıklı ve volatil olmayan bir piyasa oluşumunun devlet araçları ile desteklenmesini çok önemli görüyorum.

Konuyu BES ile birleştirirsek, BES’teki vatandaş yatırımlarının reel sektörü desteklemesi için yerli hisse senetleri ağırlıklı fonların özendirilmesi güçlü bir adım olacaktır. Reel sektöre alanlarındaki hisse senetlerine yatırım yapacak şekilde çerçevelenmiş BES fonlarına verilecek ek %20 devlet katkısı ile bu kadar bir riski devlet üstlenmiş olur, nasıl bugün Sanayi Bakanlığı fabrikalar yapmak için çok güçlü teşvikler sunuyorsa, şirketler, halka arzlar veya sermaye artırımları ile bu yatırımlara borsa üzerinden de kaynak bulabilirler.

Ayrıca küçük yatırımcı da doğrudan fonlarını kendileri yönetmeye çalışıp çoğunlukla bunları büyük paraya ya da manipülatörlere karşı kaybetmek yerine, birikimlerini BES’e ve bu fonlara yönlendirir, hem reel sektörü desteklemenin hem de enflasyonist ortamlarda dahi güçlü durabilen bir yatırım ile güçlü bir emekliliğe doğru ilerlemenin huzurunu yaşar.

Esasen tüm dünyada kuruluş amacı yatırımları sermayeyle buluşturmak olan borsaların Türkiye özelinde aşırı hareketliliğini güçlü bir piyasa yapıcı iradesiyle azaltmak, bununla beraber de BES ve diğer büyük birikimlerin döviz ve kıymetli madenlerden Borsa İstanbul’daki reel sektörlere çekilmesini sağlamak hedeflerle de örtüşüyor. Bu, hem borsanın derinliğini ve sağlığını artırır, hem de reel sektörün üretim yatırımları için oldukça önemlidir, bana sorarsanız en az sanayideki hamle programları kadar önemlidir.