Öyle ağır aksak başladılar ki, “Tatil yaramamış” fikri doğdu. Hele Mesanovic ardından Rodallega’nın pozisyonları da gelişince, Hakan Kutlu’nun, “Biz Beşiktaş’ı yenmeye gidiyoruz” sözleri gerçekleşecek galiba, hissi oluştu.

İnançlıydı konuk Yukatel Denizlispor, öyle katı savunma, bekleyip vuralım taktiğini de düşünmedi. Çıktı, topunu oynadı. Tatilden çıkan güçlü rakibi karşısında, dikkatli, disiplinli, etkiliydi. Topun sahibiydi.

Ve yalnızca bir göz kırpışı süresince bir tek hata yaptı Denizlispor savunması…

Küçücük, anlık bir dikkat dağınıklığı… Hemen cezayı kesti, aslında sergilediği kötü oyunun dışında, özgüveni çok yüksek futbolcular. “Bize bir an yeter!” dediler ve şimşek gibi çaktılar. Çok değil birkaç dakika sonra bir tane daha, VAR engeline takıldı. Durmadı. Denizlispor ne olduğunu anlayana kadar bir tane, bir tane daha…

İstediğini hemen aldı. Rahatladı. Üç farktan sonra dinlenmeye, geriye yaslanmaya, topun peşinde koşmamaya başladı. Yaptığı anlık hatanın cezasını çeken Denizlispor, ev sahibi rahata çıkınca, yeniden başlangıç niyetindeki gibi önde oynamaya başladı. Pozisyon buldu. Gol attı, VAR ofsaytı yakaladı. Direğe takıldı.

Az ve öz şut atılan maçın ilk yarısı Beşiktaş’ın ‘işi bitirme farkıyla’, farklı bitti.

İkinci yarının başlangıcı, maçın başlangıcı ve ilk yarının bitişi gibiydi. Denizlispor rakip alanda oynadı. Beşiktaş topu almak için çaba harcamadan savundu. Topu eline geçirince de, rakibini yoran, nefesini kesen pas bağlantısını kurdu.

Ve Beşiktaş üç puanla döndüğü ligde, gelecekteki rakiplerine şu mesajı yolladı:

“Ne isterseniz yapın, ister top oynayın, ister şut atın. Ama gözünüzü kırpmayın, bedeli ağır olur...”