Yürütülen bu bilimsel incelemeye göre; söz konusu genetik yapılara sahip bireyler, haftada üç gün boyunca yarım saatlik tempolu yürüyüş ya da koşu yaptıklarında, diğer insanlara oranla iki kat daha fazla kilo kaybı yaşayabiliyor. Daily Mail’de yayımlanan haberde yer alan bilgilere göre; araştırma, yaşları 20 ile 40 arasında değişen 38 gönüllüyle gerçekleştirildi. Katılımcılardan mevcut beslenme düzenlerini ve günlük alışkanlıklarını sürdürmeleri, ek bir fiziksel aktivitede bulunmamaları istendi ve çalışmanın başı ile sonu arasında vücut ağırlıkları ölçümlendi. Sonuçlar, daha fazla genetik sinyal taşıyan bireylerin sekiz haftalık süreçte en yüksek oranda kilo veren grup olduğunu gösterdi.
Araştırma Sonuçları Çok Şaşırttı
En yüksek genetik donanıma sahip bireyler, araştırma sürecinde 5 kilograma kadar kilo verirken, bu genlerden yoksun olan kişiler ise ortalama 2 kilogram kaybetti.
Öne çıkan en etkili genlerden biri olan PPARGC1A, enerji metabolizmasında görevli olan PGC-1-a adlı proteinin üretimini sağlıyor. Uzmanlara göre, bu gen, katılımcıların kilo kaybında en belirleyici etkiye sahipti ve toplam kilo kaybının yaklaşık üçte ikisini oluşturdu.
Araştırmayı yürüten Dr. Henry Chung, genetik unsurların kilo kontrolünde etkili olduğunu, ancak yaşam biçimi ve beslenmenin halen çok büyük önem taşıdığını vurguladı. Chung, “Bu çalışma bazı genetik yapıların zayıflamada ciddi etkiler yarattığını gösterse de, fiziksel aktivite ve alışkanlık değişimi olmadan bu potansiyel tam olarak ortaya çıkmaz,” açıklamasında bulundu.
Dr. Chung, bu bulguların kamu otoriteleri, özel sektör ve bireyler için daha etkili sağlık politikaları ve kişiselleştirilmiş müdahaleler geliştirilmesinde yön gösterici olabileceğini belirtti.
