Birincil (primer) sektör, ekonomide doğrudan doğal kaynaklardan yararlanılan sektördür. Tarımsal üretimi güçlü olan ülkeler, kovid-19 salgın dönemlerinde ve hala devam eden Ukrayna-Rusya savaşında ekonomik olarak diğer ülkelere nazaran önemli bir alternatif kaynak yaratmışlardır. Bu süreçte görülmüştür ki sağlık, tarım ve gıda, gıda tedariki gibi konular içinde bulunulan dönemlerin en önemli faaliyet alanları olmuştur.

Kovid-19 salgını, ortaya çıktığı andan itibaren çok ciddi ekonomik ve sosyal sıkıntıların yaşanmasına neden olmuştur. Başka periyotlarda halen devam eden salgınlar insanlığa doğayla ve çevreyle uyumlu olmayan hiçbir ticari faaliyetin başarılı olamayacağını göstermede tüm dünyaya eşsiz bir durum yaratmıştır.

Beyaz yakalı çiftçiler…

Ülkemizde uzun yıllar nitelikli eğitim hayatları sonucu, büyükşehirlerde yaşamış beyaz yakalıların yıllar içinde çeşitli nedenlerle (Kovid-19 salgını, büyükşehirlerde yaşamanın keşmekeşliği vb.) tersine göç kararı alarak kırsala göç etme, gönüllü sade yaşam tercihi, tarımdan elde ettikleri ürünleri doğrudan pazarlama kanalları ile satan yetenekli girişimcilerin sade yaşam hikâyeleri oldukça fazladır.

Beyaz yakalı çiftçiler büyükşehirlerde almış oldukları eğitim ve iş deneyimi sonrası yeni hayatlarında bunu avantaja çevirerek, geçmiş meslek deneyimleri ile doğrudan pazarlama faaliyetlerini doğru bir şekilde bütünleştirmişlerdir. Çünkü tarımsal faaliyetleri modern satış teknikleri, etkili marka stratejileri üzerinden bir sistemle satabilmek belki de beyaz yakalı çiftçilerin en önemli avantajlarındandır.

Ülkemizde büyükşehirlerdeki iş hayatı göz önüne alındığında önümüzdeki yıllarda daha fazla insanın beyaz yakalı çiftçiler nüfusu içerisine dâhil olacakları ve tersine göçü hızlandıracakları beklenen bir durumdur.

Günümüzde küresel ölçekte yaşanan iklim değişikliği, çevresel sorunlar, salgınlar, depremler, seller, doğal hayatın ve dolayısıyla tarımsal faaliyetlerin önemini bir kez daha ortaya çıkarmıştır. Ülkemizin coğrafi zenginliği, bereketli tarım topraklarının mühendislik bilimleri uygulamaları, e-ticaret girişimleri ile bir dünya markası olması ve ülke ekonomisinde fark yaratmasının hayal olamayacağını aynı zamanda tüm beyaz yakalıların taşrada üreticilere bir rehber niteliğinde olması da kaçınılmazdır.

Rehber olmak ve yönetmek için işin sırrı, görünür olmakta! “Finansal okuryazarlığı yüksek çiftçiler ve sonradan kırsala göç eden yetenekli girişimcilerin siyaset alanında kesinlikle görünür olmalıdırlar.”

Son yıllarda çiftçi ve çiftçi temsilcileri harici hareketler her yerde görünür olmakta. Hatta fazla görünürler. Sistemdeki huzursuzluktan besleniyorlar. Eşitsizlikten, siyasetçilerin iş bilmezliğinden, çiftçileri tanımamalarından, piyasanın zalimliğinden, göç trafiğinden ve ekonomik krizlerden besleniyorlar…

BURASI TÜRKİYE, ORASI HOLLANDA!

Kırmızı, yeşil, mavi… Şimdilerde bir de elektriklisi var, turuncu… Devasa büyüklükte makineler. Evet, gerçekten çok büyükler. Hele hepsi bir arada durunca… Bağdan bahçeden topraktan hiç anlamayan şehirli kafasıyla soruyorlar: Bu traktörleri gitgide daha mı büyük yapıyorsunuz?

Devasa olmalarına karşın yine de zarif ve sevimliler. Hele elektrikli traktör özellikleri bir tarafa rengi ile karşıdan bakınca ben buradayım diyor.

Burası Türkiye…

Kırmızı, yeşil, mavi ama turuncu renkli olanı yok… Sabahın kör karanlığında hareket etmeye başlıyor traktörler. Çiftliklerden birer birer çıkıyor, ovalardan ağır ağır ilerliyorlar.

Sonra…

Yan yana geliyorlar. Yolları tıkıyorlar. Geçişi engelliyorlar. Beş on yüz bin traktör bir arada durunca, bir ordu gibi hareket edebiliyor. O güce erişiyor.

O güç, tüm ülkeyi felç eden (paralize) bir protesto hareketine girişiyor. Hükümete bir ders vermek, aleyhlerine olan yasayı engellemek ve nihayet tüm halka kimin gerçekten “efendi” olduğunu göstermek için. Gösteriyorlar da…

Burası Hollanda…

Kırmızı, yeşil, mavi… Sabahın kör karanlığında hareket etmeye başlıyor traktörler. Çiftliklerden birer birer çıkıyor, ağır ağır ilerliyorlar.

Sonra…

Hükümete, bakanlığa ve STK’lara bir ders vermek, aleyhlerine olan kanun, iş ve işlemleri engellemek ve nihayet tüm halka kimin gerçekten “efendi” olduğunu göstermek için…

Yan yana gelemiyorlar. Yolları tıkayamıyorlar. Geçişi engelleyemiyorlar. Beş on traktör bir arada durunca, bir “manga” gibi hareket edebiliyorlar.

O güç, geçtikleri caddeyi felç eden (paralize) bir protesto hareketine girişemiyor. Sağdan sağdan 4’lüleri yakarak ilerliyorlar…

Biraz sıkıcı gelebilir ama konuyu özetlemeye çalışayım. Fazla Felemenk (Hollanda, Belçika, Lüksemburg, Fransa ve Almanya’nın bir bölümünü kapsa yan topraklar) bir konu ama neticede sadece üretici ve tüketiciyi değil bütün ülkemizi ilgilendiriyor.

Hikâye “Sektör temsilcileri, uzun zamandır süt ineği sayısının azaldığını söylüyor ve süt bulmanın zorlaşacağı uyarısında bulunuyor. Uyarılara rağmen gereken tedbirler alınmıyor. Üreticiler istemeyerek de olsa inekleriyle ya kesimhanenin ya da hayvan pazarının yoluna düşüyor. Hayvancılık, et ve süt ürünleri için sıkıntılı günler.”

Önderliğini Sayın Sencer Solakoğlu’nun yaptığı halka kimin gerçekten “efendi” olduğunu göstermek için yapılan traktörle eylem Sencer Bey’in Traktörüyle dolaşıp, hava almasından öteye gitmedi. Çünkü ülke genelindeki çiftçi traktörlerinin birçoğunun ya muayenesi yok ya da sigortası…

Burası Türkiye…

Son söz: Basit bir konu gibi gündemde yer bulan “14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü” ülkemizde var mı yok mu? Belli değil! Çiftçilerimizin bu önemli gününün anlamı sanki kamuoyu tarafından pek de bilinmiyor. Dolaysıyla çiftçilerin haklarını savunmada, karar verici mekanizmalara etki etmede ve uluslararası arena da söz sahibi olmalarında: “Finansal okuryazarlığı yüksek çiftçiler ve sonradan kırsala göç eden yetenekli girişimcilerin siyaset alanında önleri kesinlikle açılmalı ve çiftçilerimiz de bu yetenekli insanları canla başla desteklemelidirler.”

Unutmayın!

Çiftçiyi; “halıya, kilime basanlar değil, toprağa basanlar temsil edebilir!”

Sağlıcakla kalın.