İnsan vücudunda her organın işlevine özgü bir yeri var. Mesela yürek, insanın herhangi bir hissiyatında elini bağrına yasladığı yerdedir tam olarak… Bağırsaklar besin atıklarını dışarı atacak organ olarak alt tabakadadır. Beyin ise insanın tam tepesindedir, yeri bedenin zirvesidir. Bu üç organ oldukları yerler ile bile insanoğluna çok şey öğütler; elini bağrına yasladığında hissettiğini duy, duyduklarını omuzlarınla taşıdığın aklına sor ve eğer ki vücudunda bir atık var ise onu en alt tabakadan at…

Bu muazzam yaratılışın hikmetine varamayan; beynini omuzlarında taşımaktan aciz, beyni yer çekimine mağlup düşmüş en alt tabaka ile işlev kargaşası yaşayan insanlar var. Ürettikleri bilgi, atık kıvamında çıkıyor. Bunları, din ve ahlak başta olmak üzere her alanda görmek mümkün, genel özellikleri ise sapkınlık… Kullandıkları materyal de “kadın”, tüm tanımlarını nefsi dürtüleri ile bu kavram etrafında şekillendiriyorlar. Bunlar Allah yoluna huri kapmak için varıyor, dini kadına inmiş gibi tanımlıyor, hüküm kesiyor, sapkın nefsinin işine ne geliyorsa bu haktır diyor… Dini yorumlarken insanoğlu olarak değil, erkek iç güdüsü ile erkeksi bir yorum getiren din adamları(!) rolündeki sapkınlar; “din hükümleri kadına inmiş, kadın da erkeğe inmiş” gibi bir zihniyetsizlikle güzel dini çirkince yorumluyor. Allah herkese akıl vermişken, birilerinin akıl ehliyetine çöken mafya din adamları(!)…

Geçen gün bir “kadın”, diyor ki “ 7 yaşından sonra bir kız evlenmek için uygundur, 12 yaşında, 15 yaşında evlenmeleri doğal buluyorum bu dinimizin de gerekliliklerinde vardır, bu kızlar istedikleri yaşta bir erkekle de evlenebilir, ben 12 yaşında bir kız ile 60 yaşında bir adamın evlenmesinde bir mahsur görmüyorum …” Bu ve benzeri bağırsak ürünü cümleler, bir kadın tarafından kuruluyor… Din diyor ama dini tam olarak hazmedememiş. Yaşadığı çağdan, bu çağda bedensel ve zihinsel olarak bu saydığı yaşın bir “çocuk” yaşı olduğundan bir haber… Ama çıkarmışlar, konuşturuyorlar… Söylediklerini kafasında düşünmüyor, aşağıda öğütüp atık olarak ağzından çıkarıyor… Biyolojik olarak tamam oluşu da kaynakça gösteriyor, sistemi kuruyor... Dede ve torun olacak konumda insanları eş tutuyor! Bakın bu sadece sapkınlık değil bu bir de aile mefhumuna, bağlarına, değerlerine de saldırıdır… Türk milletinin vatan için can siparane oluşu, bölücü zihniyetin işine gelmiyor ve direk en küçük yapı taşı olan aileyi parçalamaya koyuluyor, dede-baba- evlat-torun kavramlarını sapkınlıkla perdeleyerek değerleri bitiriyor, bağları koparıyorlar.. Türk milletinin kültüründe böyle bir sapkınlık yoktur! İslamiyet de Arap dünyasına bu sapkınlıklara “dur!demek için inmiştir. Vahabi zihniyeti ile Arap milliyetçiliği yaparak, Arap’ın kültürünü din diye sunuyorlar… Neden? Nefislerini okşuyor çünkü … Peygamber Efendimizi (s.a.s)’de buna örnek verme cüreti gösteriyorlar, 7 yaşında bir kızla evlendi diyerek… Kur’an’ı indiği ortamın koşullarını anlamadan, nefislerine göre yorumluyorlar… Arap coğrafyasında, kızlar ergenliğe giriş dönemlerinde yaş alırlar, o döneme kadar yaşları sıfırdır, yani 7 yaşında dedikleri muhtemelen 19 yaşı civarında idi.. Ki o çağlarda bu modern zamanlar gibi olgunlaşmada bir gerileme, gençleşme yoktu.. O zamanın 15 yaşındaki insanı, bugünün 25 yaşındaki gencinden daha olgundu… Kulaktan dolma, nefisten doğma İslam olmuyor anlayacağınız.. Ama kendi bedenini Yaratıcının kullanılmalık bir eşya gibi yarattığını kabullenen bu aciz kadınlar, çıkıp bu erkek nefsine talim olarak yapılmış yorumlamaları sapkınlıkla savunuyor…

Bunu sadece din adamları yapmıyor elbette, sapkınlıklarını biyolojik verilere yaslandıran bilim insanları(!) da var… Yine geçen gün bir televizyon programında bir profesör çıkıp diyor ki “Süper kadın diye bir ırk var. Bu yaş ilk çocuğu doğurmak için ideal bir yaş olarak belirlenmiş, burada 12-16 yaşı arasında… Bu yaşlarda çok muazzam rejenerasyon kabiliyeti var. Vücudu mükemmel falan… Yani bu yaş, ilk çocuğu doğurmak için ideal bir yaş olarak belirlenmiş.”… Sapkınlığa bakın, ruhu salyalarını saçarak bağırsaklarından ağzına veriyor atık fikirlerini…

Omuzlarının üzerindeki kıymetli yükü bağırsaklarına yükleyen insanların atık olarak ürettikleri fikirleri yüklenmeyin… Beynini baş üstünde ağırlamaktan aciz insanlara da mikrofon uzatıp, kirlilik yayımı yapmayın… Bu resmen arsız nefislerin “ar” ticaretidir!