Bildiğimiz Rusya..

Çarlık dönemi de komünist rejimi de parlamenter hali de aynı..

Zaten değişmez de..
Mutlak değişim diye bir şey yoktur.

Metodlar değişir, yöntemler değişir ama ruh değişmez.

Amerika'ya bakın, kurulduğu iki asır önceki beyaz-anglosakson-protestan zihniyetini koza gibi muhafaza ediyor.

İnsanlar için de durum böyleyken, insanın çekirdeğini taşıyan devletler niye değişsin ki..

Avrasya Birliği hayalleri kuranlar, bu büyük coğrafyanın mütegallibesi gibi hareket eden Rusya ile uyumlu bir müttefikliğin nasıl gerçekleştirileceği sorusunu yanıtlamakta güçlük çekiyorlar.

Tabi Türkiye'yi Suriye politikaları nedeniyle suçlama bahanesine sığınmayı ihmal etmiyorlar.

Putin'in Rusyasının, Petro'nun Rusyasının replikası olduğunu unutuyorlar. Nasıl Beyaz Saray'ın koridorlarında Thomas Jefferson-George Washington-Benjamin Franklin-Abraham Lincoln gibi kurucu ataların ruhu geziyorsa; Kremlin'in odalarında da Petro'nun ruhu dolaşıyor.

Siyaset dersi, tarih kitabından çıkmayı başarmış devletlerin canlı organizma olduğu gerçeğiyle başlar.

Günlük siyasetin tarihi gerçeklerle ilişkisini görmeden hele hele meseleleri milletler mücadelesi açısından değerlendirmeden sonuca ulaşmak mümkün değildir.

Bu gerçeği bilenler sonuca giden olayları önceden kestirdikleri için zamanın ruhu tarafından ciddiye alınır.

MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin Mecliste yaptığı konuşmadan Rus yetkililerin rahatsız olması dikkat çekicidir.

'Türk milliyetçiliği okulunun "başöğretmeni" Devlet Bahçeli'nin Rusya'ya gösterdiği haklı tepki, hiç şüphesiz dış politikayı milletler mücadelesi ekseninde değerlendiren bir reel politikanın ürünüdür. Politik gelişmeleri doğru okumaya dayanan bu üstünlük bir fikrin, tarihin mantığını gözeterek hayata geçirilmesinden ibarettir.

On yıllar öncesine gidelim, günlük siyasetle değil tamamen fikirle meşgul olan bilge fikir adamı Ziya Gökalp, bir makalesinde mealen şunları söyler:

Rusya emperyalisttir; Rus Devleti, Türk coğrafyasını işgal etmekte, soydaşlarımıza hayat hakkı tanımamaktadır.Rusya bu davranışını değiştirmediği müddetçe, bizim düşmanımız olarak kalacaktır.

Rusya bu tavrını değiştirmemiştir.

Ekim Devrimi'nden sonra kıtlık ve iç savaşla boğuşurken bile Asya Türklüğünü kara çarlıktan kurtarma vaadiyle kızıl çarlık adına işgal etmekten imtina etmemiştir.

Azerbaycan örneği ortadadır: 1918'de milli devletini kuran soydaş Azerbaycan'a 1920'de Şaumyanların despotluğunda komünist emperyalizmi taşımış ve Petro'nun ruhunu şad(!) etmiştir.

BOP'çu Amerika'nın sinsi emperyalizmi ile Avrasyacı Rusya'nın despot emperyalizmi arasında hiçbir fark yoktur. Putin'in Suriye politikasıyla açığa çıkan gerçek, bize sadece ve sadece milletler mücadelesinin önemini anlatsın kâfidir.

Çünkü hayat denen akış tablosu, devletler bazında bu mücadelenin kimi zaman fırtınalı kimi zaman diplomasiyle devam ettiğini göstermektedir.

Ve milliyetçilik işte bu akışın deneyimiyle dünyaya bakma sanatıdır ki MHP'nin siyasal üstünlüğü bu gerçekte aranmalıdır.

Rusya, bildiğimiz Rusya!

Bilge Lider, "Biz Rusya'yı 93 Harbi'nden iyi tanırız" diyor ya, bu önemli; zira çok iyi biliyor ki, tarih geçmişin sahnesinden geleceğe seslenir.

Devletler arasında dostluk yoktur; milli çıkarlar esastır.

Bunun için milletçe ve devlet olarak her anlamda, her alanda güçlenmekten başka yolumuz yoktur.