17/25’te “yumurta” çatladığında bu sinsi, kahpe ve alçak proje başlamıştı zaten…

Her yolu denediler, sonuç alma ihtirası “Yenikapı ruhu”na toslayıncaya kadar sürdü…

Pensilvanya destekli operasyonlar içeriden ve dışarıdan devam ettirildi…

“Dinsiz eşkıya”, Türk milletine karşı direniyordu…

7 Haziran ve 1 Kasım 2015’teki düellolar, 24 Haziran 2018’deki hesaplaşma, 31 Mart ve 23 Haziran 2019’daki tezgâhlar yine Bahçeli ve MHP sayesinde açığa çıkarılmıştı…

Vakayı, “Seçimle ‘millî beka’nın ne alâkası var?” basitliğine düşürmeye çalışan…

Bazı beyinsizlerin kavgası hâlâ sürüyor…

Darbe girişimini “Yurtta sulh” şifresiyle anons ettiren ihanetin, aradan geçen üç yıla rağmen depreşip “bir ümit ile” başını göstermesi devlete çöreklenen şebekenin kökenine inilemediğinin de bir ibaresi…

AKP içine yerleşmiş trollerin Erdoğan’a karşı “dikta” yaftalı ihanet denemeleri, AB-D’nin “S-400” bahaneli yaptırımları hep bu “kahpe proje”nin devamı…

*

İşin acı yanı hâlâ “o gece, nerede ve niçin orada olduklarını açıklayamayan güruh”un demokrasi havarisi kesilip girişimi “senaryo” görmeleri…

O gece olan biten, “uzun soluklu ve alçakça bir ‘proje’nin akameti”ydi!

ABD destekli, Soros’un, TESEV’cilerin, PKK’nin, Y-CHP’nin, medyanın, devşirilmiş aydınların, “Türk milletinin basiretine yenilmesi”ydi olan biten…

O “uzun soluklu ve alçakça proje”, Türk ordusunu talan etmeye, adaletini bozguna uğratmaya, ekonomisini çökertmeye, millî birliğini dağıtmaya, eğitimini dejenerasyona, inancını Hristiyanlaştırmaya yönelikti…

İktidarda AKP ve Erdoğan olsa da, Müslümanın “aldatma ve aldatılma günahına ortak olmama tecrübesi taşıyan memleket evlatları”nın direnciyle kırılabilmişti ihanet…

*

Yıllarca şeytanın değirmenine su taşıyanlar, şimdilerde sütten çıkmış ak kaşık rolüne soyunamazlar…

Tekrar ediyoruz; bu memlekette tek “aldatmayan, aldatılamayan” bir dava ve lideri vardır…

Vurgulayarak yazıyoruz; bırakın Pensilvanya’yı, “Okyanus ötesine icazet almaya gidip gelmemiş” tek adam vardır, o da Devlet Bey’dir…

Milyarlık bağışlarını bile gizleyen” bu Müslüman Türk’ün, “Allah ile aldatanlar”la mücadelesi sadece 15 Temmuz gecesi gün yüzüne çıkmış değildir…

Makamına pazarlığa kadar gelip yedikleri şamarla iyice düşman kesilen” bu FETÖ’cü deyyusların niyetini ve memlekete oynadıkları oyunu yıllar öncesinden dile getirip duran…

Bu alçaklar, ejderha gibi Türk dünyasına yayıldıkları zaman uyarı üzerine uyarı yapan…

“Türkçe olimpiyatları şarlatanlığı”na kaygı ve esefle bakan…

Dinlerarası diyalog” safsatasıyla milleti dönüştürmek isteyen tuzağa kafa tutan…

Aldığı tavır neticesinde olmadık komplolara maruz kalan…

Ülkesini, şahsî ikbali ve partisinin geleceği bahasına savunmaya kalkan da…

Devlet adamı Bahçeli’dir…

*

15 Temmuz’un katili, yıllarca tertemiz Anadolu şehirlerinde gizli ajandasını kurgulayan alçak, kalleş, sapkın bunak Fetö…

Masum Anadolu çocuklarını dershane, okul ve beyin yıkama evlerinde devşirerek Türk yurduna kasteden şeytanî planlarını devreye sokan bir İslâm düşmanıydı…

Tarih, siyaset bilimi, Türk dünyası, stratejiden uzak siyasetçi, devlet adamı, bürokrat, asker, gazeteci ve sanatçılar bu alçak bunağın tuzaklarına düştüler…

Papa’nın güzellemeleri”nden Güneydoğu’daki “çözümleme-çözme organizasyonları”na kadar her trenlerine bindiler…

Programlarında, yazılarında yağ çekmek için birbirleri ile yarıştılar…

Bu lânetli adamın tuzakları ve din ticaretine dikkat çektikçe elbirliği ile  “Türk’ün tek gür sesi” Bahçeli ve Ülkücüler düşman ilan edildi…

“Bozkurt direnişi”ne yenilenler, “Yenikapı ruhu”yla ayağa kalkan Cumhur ittifakı’nın peşine düştüler…

Zillet çukurundakiler”i destekleyerek derdest edilen hainlerine “ümit verme seanslarını” hep diri tutmaya çalıştılar, çalışıyorlar…

*

Bu rezil bunağın zehirlediği, “Kendi vatandaşlarına kurşun sıkacak alçaklığa programlanan” darbeciler, TBMM’yi, Genelkurmay’ı, Emniyet’i, TÜRKSAT’ı bombalayacak kadar şuursuzdu…

Köprüleri, havaalanlarını işgal edecek kadar zıvanadan çıkmış, Özel Harekâtçıları şehit edecek kadar “Amerika’nın çocukları” olmuşlardı…

Ankara’yı bombaların yakıp söndürdüğü “o meşum karanlık gecenin içinde Balgat’ta ışıkları yanan bir kale” vardı…

Kale dimdik ayaktaydı ve komutanı da Devlet Bey’di…

Arkadaşlarını TBMM’ye gönderdi, bu kahpe kalkışmaya karşı bayrak açtı…

“Birilerinin bir evde televizyondan seyrettiği gibi” seyretmedi olanı biteni!

Aleni “demokrasinin ve meşru hükümetin yanında olduğunu” ilan eden ilk oydu…

Sonrası muhteşem bir “dünyaya kafa tutuş”…

Cesaret, millete güven, liyakat ve sadakat sökün etti…

Cumhurbaşkanı Türk milletine seslenirken, “deliklerine saklananlar” gelişmeler karşısında başlarını çıkarıp demokrasi hevesine kapıldılar!

Türk milleti sokaklardaydı, isimsiz kahramanlar eşkıyaya karşı tankların önüne dikildi…

Ruhunu satmamış TSK içindeki yiğitler, Halisdemirler, Türk çocukları, Ülkücüler, 251 şehit vermek bahasına rejime ve devletine sahip çıktı…

*

15 Temmuz başından sonuna kadar hain bir projedir…

Yıllarca kurgulanmış, kadrolaşmış, sinsi bir proje…

Parmağı olmayan yok!

İçeriden ve dışarıdan bir sürü hainin işbirliği…

Ama “Amerika’nın çocukları”, gemi azıya almış, Türk ordusunun millî bünyesini oluşturan “Türk çocuklarını” ve “hiyerarşik düzeni”  hesaba katmamıştı, plan bozuldu, hezimete uğradılar…

Asil Türk milleti, müstemleke olmaya, bir bunağın rejimine, hürriyet ve demokrasi aşkıyla karşı koydu…

Bu direnişin, aynı İstiklâl Savaşı gibi, dünya tarihine örnek teşkil ettiğini Venezüella’da gördük…

İçeride AB-D, Alman, İngiliz ve Fransız sözde müttefiklerimiz, yine olmadık oyunların peşindeler…

Stratejik, jeopolitik üstünlüğe sahip bu mübarek toprağın kaderidir bu…

“Bahçeli ve MHP’yi silme” planı tutmayanlar “sistem” üzerinden Erdoğan’a saldırıyor, iktidarı ekonomik kıskaca, terör baskısına almaya çalışıyorlar…

Özellikle yazıyoruz: Unuttukları ya da görmedikleri bir “sur” var arada…

FETÖ’nün kucağında büyüyüp serpilenlerin, 15 Temmuz’da başbakanlık düşü gören vizyonsuzların, PKK ile aynı yatağa girip Ülkücülere “mesafe” çağrısı yapan alçalmışların, iğrenç çıkarları uğruna dini kullanan pespayelerin, Atatürk yaygarası yapıp mandacılığa razı olanların unuttuğu bir “kale” var…

17 yıldır iktidarda olan bir partiye yuvalanan trollerin, Erdoğan’ı yanıltan, yanlış bilgi aktaran yancıların küçümsediği bir “lider” var…

15 Temmuz alçaklığının mağlubiyeti, Ülkücü Hareket ve Devlet Bahçeli’nin engin feraset, basiret, liyakat ve sadakatinin sonucudur…

Kimse kendisine pâye biçmeye kalkmasın…

İktidardan muhalefete kadar herkese söylüyoruz:

AKP’nin o günlerden bugünlere –herşeye rağmen- ayakta kalışının anahtarı, 7 Ağustos’ta Yenikapı’da gürleyen Devlet Bey’in “Eyyy Türk Milletiii!” nidasındadır!

Y-CHP’den HDPKK’ye, SP’den İP’e kadar muhalefetin TBMM çatısı altında ve belediyelerde Bizans entrikaları çevirebilme hürriyetinin anahtarı Türkmen Beyi’nin “Ne mutlu Türk’üm diyene!” haykırışındadır…

Kabul edin, “arının”, “millî ve yerli politikalar” üretin…

Bay Müdafa’yla Mustafa Kemal’in resminden “bir portre” çıkarma ucubeliğinden, Renan milliyetçiliği garabetinden, Kandil’e uşaklık etme acizliğinden, İngiliz şövalyelerinin emireri olmaktan kurtulun…

CHP, Atatürk’ün kurduğu parti olsaydı, MHP’yi asla kurmazdım” diyen Başbuğ’un Bozkurtları var oldukça yeni alçak girişimlere kesinlikle fırsat vermeyecektir!

“Devlet aklı, hep uyanık ve hep Türkiye’dir”, iyi biline!