Önce Garibe Adam’dan başlayalım? Aslında bu adamı çok iyi biliriz ve çok severiz. İdeolojik, siyasi yönlerine girmeden ‘Garibe Adam’a bugün daha farklı yönlerden bakacağız. Zaten ideolojik ve siyasi kişiliğiyle alakalı az bile olsa kaynak ve kitap bulunmaktadır. Gönül ister ki bu çalışmaların sayısı daha da artsın. ‘Garibe Adam’ı size uzun uzun anlatmayacağım, sadece ismini vereceğim. Garibe: Farklı, ilginç ve muhteşem demek. Bu ‘Garibe Adam’ ise Bey’dir yani Ebülfez Elçibey’dir. Evet, bu abide şahsiyeti okurlarımıza tanıtmaya gerek yoktur. Ebülfez Elçibey tek adamdı ki, onu düşmanları da severdi.

Aslında her şey 1984 yılında yazılan bir şiirden başlandı. Ebülfez Aliyev’in henüz ‘Elçibey’ olmadan önceki şahsiyetine yazılan bir şiirden. Bu şiirin şairi Rüstem Behrudi’yi Türk dünyasında daha çok dar ağacına selam vermesinden tanıyoruz. Birçoğumuz Türk dünyasında olan sorunları bir şiirde toplamasından ve Sovyet düzenine meydan okumasından dolayı sevdik Behrudi’yi. Şimdi Behrudi’ye de farklı pencereden, Elçibey penceresinden bakacağız. Behrudi’nin şiiri, Elçibey’in kutsallığına bürünerek daha da aziz oldu gözümüzde. Belki de kendisi farkında bile değildi neler yazdığının, sözler tanrısal bir dikte ile aktı kaleminden. Ve bir şiir yazdı ‘Garibe Adam’a. Bu şiire farklı bir boyutta bakmamıza sebep ise Nazım Muradov oldu. Yani o şiirdeki hem şairin, hem de okurun görmediği bir Elçibey’i bize gösteren kişi Nazım Muradov oldu. Dokuz bentlik bu şiiri bent bent, satır satır öyle bir inceledi ki, bir şiirden bir kitap ortaya koydu.

Türkiye, Elçibey’i siyaset ve ideolojik yönleriyle tanıdı fakat Elçibey’in edebiyat tarihindeki yeri ve rolü pek fazla bilinmemektedir. Nazım Muradov’un, Qeribe Adam Şiirinin Struktur-Semantik Özellikleri adlı araştırmasından karşımıza çıkan tablo aşağıdaki şekildedir.

1. Elçibey, edebi yazılar müellifi bir şairdir. Özelikle çok sevdiği dostu Prof. Hudu Memmedov’a (Hudu Memmedov’ u tanımaya çok ihtiyacımız var) hitaben ‘Dedem, gözün aydın!’ gibi milli ruhlu şiirler yazarıdır. Nazım Hoca'ya göre karakterine hâkim olan iradelilik, kararlılık ve samimiyet; ciddi tahlillerle güçlendirdiği felsefi derinlik ve genişlik; çok değer verdiği muhataplarını etkileme üslubundaki dürüstlük ve ikna edicilik ve buna benzer özellikleri, Elçibey’in şiirlerine de yansıyordu. İçi dışı bir olan Elçibey’in üslubu ve kişiliği arasındaki ilginç bir benzerlik vardır.

2. Elçibey’in eleştirmen yönünün oldukça kuvvetli olması bilinmektedir. Onun ciddi şiir incelemeleri ve görüşlerini, felsefi tezlerle desteklemesi edebiyat eleştirmeni yönünün güçlü olmasına örnektir.

3. Elçibey’in kendisinin, edebi eserlere ve zengin şiir geleneğine kaynak ve konu oluşturması. Elçibey karakterinin edebi bir figür olarak şiirlere yansıması ve şiirin merkezine oturulmasıdır.

Henüz 17 yaşında iken Elçibey’le tanışan, 27 yaşında iken kendisi hakkında “Garibe Adam” şiirini yazan Rüstem Behrudi, bu şiirini SSCB döneminde kaleme almıştır. Araştırmacı Nazım Muradov bu şiiri ‘dokuz yere ayırıp’ değerlendirmiş, çalışmasında şu satırlara yer vermiş: ‘Dokuz’un Türk kültüründeki yeri oldukça geniştir. 9’u hangi rakama çarparsak elde edeceğimiz sayıdaki rakamların toplamının 9’a eşit olması da meselenin bilimsel yönlerini göstermektedir. Türkiye’deki milliyetçi camianın, Ülkücülüğün ana ilkeleri de Dokuz Işık Milli Doktrini’ne dayanmaktadır ki, ister Ebülfez Elçibey’in, isterse de Rüstem Behrudi’nin bu camia ve ilkelere çok yakın insanlar olduğu bilinmektedir. Milliyetçi – Ülkücü camianın sembolü olan Bozkurt  konusunda da Ebülfez ve Rüstem Beylerin hassasiyetleri hiç kimse için sır değildir.’

Bu değerli araştırma kitabı, şiirin her kıtasını incelemiş ve bizlere birçok konuda ilginç bilgilerle tanıştırmış. Bu dokuz bölümden oluşan şiirin alt bölümlere ayırarak Elçibey’in portresini de ne ilginç ki dokuz alt başlıkta bize sunmuştur:

  1. Evrensel insan sevgisini 2. Sınırsız hoşgörüsünü 3. Bütüncül tarih felsefesi yaklaşımını 4. Gücünü geçmişten alan geleceğe yönelik ülkü sistemini 5. Milli söyköküne bağlılığını 6. Hürriyet ve istiklal sevdasını 7. Beşeri ideallerini 8. Yakın ve uzak stratejilerini 9. Kısa ve uzun zamanlı siyasi hedeflerini.

İçeriğiyle ilgili fazla detay verip ilgilenenlerin merakını gidermek niyetim yok. Kitabın Ebülfez Elçibey’in doğumunun 80. yılına armağan olarak hem Azerbaycan, hem de Türkiye Türkçesinde basılması da manidardır.

Her yazında ve her gelişinde bana bir şeyler öğrettiğin ve bir şeyler kattığın için seni çok seviyorum Nazım Hocam.