Teknolojide yaşanan baş döndürücü ilerlemeler ekonomik ve sosyal hayatta da hızlı bir değişime neden olmaktadır. Ekonomik ve sosyal hayatta yüzyıllardır değişmeyen bazı alışkanlıklar teknolojideki gelişmeler ile çok kısa sürede değişmekte, hatta bazı alışkanlıklar değişmek ile kalmayıp yok olmaktadır. Örneğin geçmişten süregelen bazı meslekler yok olmuş, ancak Youtuber, veri madencisi gibi yeni meslekler ve kavramlar ortaya çıkmıştır.

Bugün açıklamaya çalıştığımız blok zincir (blockchain) teknolojisi de ekonomik ve sosyal hayatta birçok değişikliğe yol açmıştır ve açmaya devam etmektedir. Blok zincir teknolojisi kullanılan en yaygın sistemler kripto paralardır. Ancak blok zincir teknolojisini kripto para ile sınırlandırmak haksızlık olur. Çünkü blok zincir teknolojisi ile birbirini tanımayan veya güvenmeyen kişilerin güvenli iletişimi sağlanmaktadır. Böylece noter, bankacılık sistemleri ve benzeri merkezi yapı içeren kavramların önemini yitirmesi işten bile değildir.

Blok zincir isminin irdelenmesi

Blok zincir (blockchain) kavramının teknik olarak ne olduğunu anlamadan önce, blok zincir isminin nereden geldiğine dikkat etmek gerekir. Blok aslında Türkçeye ve diğer dünya dillerine Fransızcadan geçmiş olan ve yaygın kullanılan bir kelimedir. Türk Dil Kurumuna göre blok kelimesinin Türkçe eşanlamlarından biri “kocaman ve ağır kitle”, bir diğeri ise “yapı”dır. Bir bütünü oluşturan yapı taşları olarak da düşünebiliriz. Bu bloklarda sayısal (dijital) bilgiler bulunmaktadır. Zincir kelimesi ise Farsçadan dilimize geçmiş bir kelimedir. Zincir kelimesinin Türk Dil Kurumu sözlüğündeki karşılığı “birbirine geçmiş bir sıra metal halkadan oluşan bağ” ve “art arda gelen şeylerin oluşturduğu dizi” şeklindedir. Bu tanımlar irdelendiğinde “bağlı olmak” gibi düşünülebilir.

Blok ve zincir kelimelerinin eş anlamlarından yola çıkılırsa, “blok zincir” kavramı, birbirlerine bağlı (yapışık) bilgi içeren bloklar olarak hayal edilebilir. Şekil 1’de kabaca bir blok zincir yapısı gösterilmiştir.

Blok zincir teknolojisinin tarihçesi

Her ne kadar 1982 yılında David Chaum ve ardından diğer bilim adamları blok zincire benzer kavramları literatüre kazandırmış olsalar da blok zincir, esasen 2008 yılında Satoshi Nakamoto isimli yazara ait bir makale ile kavramsallaşmıştır. İşin ilginç yanı bu isimde gerçek bir kişinin olmamasıdır. Her ne kadar kendisinin 37 yaşında bir Japon olduğunu iddia etmiş ise de bu bilgi kamuoyu tarafından inandırıcı bulunmamaktadır. Bu kişinin, gerçek kimliğini saklayan bir dahi veya birden fazla kişiden oluşan bir grup olabileceği savları düşünülmektedir. Sonuç olarak Nakamoto’nun gerçek kimliği bilinmemekle birlikte kim veya kimler olabileceğine dair birçok spekülasyon bulunmaktadır.

Blok zincir ve kripto para ilişkisi

Blok zincir teknolojisi kavramı, ilk bakışta kripto parayı akıllara getirmektedir. Acaba blok zincir teknolojisi sadece kripto para sistemlerinin altında yatan bir teknoloji midir? Bu sorununun cevabı ise “hayır”dır. Zira kripto para sistemleri, blok zincir teknolojisinin uygulamalarından sadece bir tanesidir. Ancak blok zincir teknolojisinin, kripto para uygulaması olarak kullanılmasından sonra bu teknolojinin kullanımının daha yaygın hale geldiği de bir gerçektir.

Blok zincir teknolojisi kullanarak; ödeme işlemlerinin gerçekleştirilmesi (gerek şahıslar gerekse şirketler arası), medikal/tıbbî görüntülerin saklanması ve yönetilmesi, tedarik zincirlerinin sağlanması (örneğin gıdaların nerede üretildiği, hangi tohumun ve gübrelerin kullanıldığı, nasıl toplandığı, nerede işlendiği, şu an nerede olduğu gibi bilgileri içeren bir blok zincir uygulaması), ticarî işlemlerin veya sözleşmelerin yapılması (dijital noter) ve benzeri bir çok işlem gerçekleştirilebilir.

Blok zincir teknolojisinin altında yatan felsefe nedir?

Bir blok zinciri kullanmanın tüm amacı, insanların - özellikle birbirine güvenmeyen kişilerin - değerli verileri güvenli ve değişmeye karşı korumalı bir şekilde paylaşmasına izin vermektir. Yukarıda verilen örnekler incelendiğinde hepsi bu amaca uymaktadır. Blok zincir teknolojisi ile hem güveni sağlamak, hem maliyeti azaltmak hem de işlemleri hızlandırmak mümkün olmaktadır.

Blok yapısı nasıldır?

Blok yapısından bahsetmek gerekirse; Her bir blok Şekil 2’den de görüleceği üzere 3 kısımdan oluşur: 1) Bloğun içinde saklamak istediğimiz bilgi, 2) bu bilgiye ait hash (özet) değeri ve 3) önceki bloğun hash değeri. İlk bloğa başlangıç (genesis) bloğu denir. İlk blokta bir önceki blok olamayacağı için bu blokta önceki bloğun hash değeri boş bırakılır.

Teknik açıdan bakıldığında blok zincir nasıl oluşturulur?

Başlangıçta dijital belgelere zaman damgası vurmak hedeflenmiştir. Böylece belgeler üzerindeki tarihi değiştirip belgelere eski bir tarih atmak mümkün olmayacaktır. Burada sağlanmak istenen belgenin değiştirilemeyeceği veya değiştirildiğinde fark edilecek olmasıydı. Daha sonraları blok zincir yapısı oluşturuldu. Blok zincir dağıtık (herkese açık) bir muhasebe veya kayıt defterine dönüştürüldü. Bir kayıt değiştirilmek isteniyorsa dağıtık bu defteri gören tüm kullanıcıların defterinden kaydı silmek gerekecektir ki bu oldukça zor bir işlemdir.

Blok zincirlerin kendilerini güven altına almaları iki aşamalıdır. Birinci aşama hash fonksiyonlarının kullanılmasıdır. İkinci aşama ise merkezi değil de dağıtık olmalarıdır.

Birinci aşama Hash fonksiyonları:

Hash fonksiyonu Türkçeye “özet veya özüt fonksiyon” olarak geçmiştir. Tekniğe fazla girmeden bir bilgi bloğuna ait parmak izi olarak düşünülebilir. Her bilgi bloğunun bir parmak izi bulunmaktadır. Nasıl parmak izine bakılarak kişi tanınabiliyorsa, bilgi bloğunun parmak izi olan hash’ine bakarak ilgili bloktaki veriyi de tanıyabiliriz. Hash değeri de aynı parmak izinde olduğu gibi sadece o bloğa ait veriyi tanımlar. Bir bloğu oluştururken aynı zamanda hash değeri de hesaplanır. Bloğun içindeki bilgi de çok küçük bir değişiklik yapılması o bloğa ait hash’i de tamamen değiştirir ve o bloktaki bilginin değiştirildiği anlaşılır. Sonuç olarak blokta yapılan değişiklikleri tespit etmek için hash’ler çok kullanışlıdır. Önceki bloğun hash’ini saklamak ise zinciri oluşturmak içindir. Önceki bloğun hash’ine bakarak bir önceki bloğun hangisi olduğu anlaşılır.

Herhangi bir bloka müdahale olduğunda yani değiştirildiğinde ne olur? Herhangi bir blok değiştiğinde parmak izi olarak benzettiğimiz hash’i de değişecektir. Hatırlarsanız her blokta bir önceki bloğun hash’i de saklanıyordu. Böylece buna bağlı olan bir sonra ki blok ile irtibatı kesilecektir. Yani zincir kopmuş olacaktır. Böylece blok zincirler değiştirilmeye karşı güvenli yapılar haline gelmişlerdir.

İkinci aşama dağıtık olmaları.

İki veya daha fazla gerçek/tüzel kişi banka üzerinden ödemelerini havale olarak yapıyorsa bu merkezî bir yapıdır. Burada merkezi yapı bankadır ve herhangi bir anlaşmazlık durumunda bankanın kayıtları esas teşkil eder. İki veya daha fazla gerçek/tüzel kişi noterde bir sözleşme yaptığında bu da merkezî bir yapıdır. Burada merkezî yapı noterdir ve herhangi bir anlaşmazlık durumunda noterin kayıtları esas teşkil eder.

Şimdi dağıtık yapılara örnek vermek gerekirse; 10 farklı kişinin 10 farklı deftere bir şirketin muhasebe kaydını tuttuğunu ve her kayıt bittiğinde birbirleri ile fikir birliği sağladığını varsayalım. Aynı kayıtlar 10 farklı kişide olacağı için güvenlidir. Bu kişilerden biri kayıtları değiştirmeye kalktığında diğer 9 kayıta müdahale edemeyeceğinden tuttuğu kayıt geçerli olmayacaktır. Yukarıda bahsedilen iki güvenlikli yapı, blokların değiştirilmesini neredeyse imkânsız hale getirmektedir.

Basitçe anlatmaya çalıştığımız blok zincir teknolojisi ile üçünü kişilere (banka, noter, vb.) ve uygulamalara ihtiyaç duyulmadan, birbirini tanımayan ve birbirine güvenmeyen tarafların birbiriyle önemli bilgileri güvenli, hızlı ve daha az maliyetli bir biçimde paylaşması mümkün olmaktadır. Hayatın her alanına giren bu teknoloji, dünyada topyekûn bir dönüşüme işaret etmektedir.