Boğaziçi Üniversitesinde rektör ataması bahane edilerek Türkiye gündemine oturan birtakım eylemler gerçekleşmişti. Birinci eylemlerde dozaj fazla olmamıştı. Ama bir ay sonra gerçekleşen ikince eylemlerde eylemin şiddeti arttırıldı. Öğrenci süsü verilen bazı kişilerin dışarıdan getirilmesi ve içerideki terör örgütlerine sempati duyan sol-sapık zihniyetli öğrencilerin polislere, araçlara, çevreye saldırması zaten meselenin rektör atama meselesi olmadığını ortaya koymuştur. Zaten eylemler iyi niyetli olsaydı, demokratik tepkilerini gösterir, dağılır ve giderlerdi.

           Türkiye’nin rezil muhalefeti sürekli bu şiddet eylemlerini masum göstermeye çalıştı. Cumhur İttifakı’nı ve Türk devletini “Kardeşim öğrencilere terörist diyemezsiniz” diye çığırtkanlık yaparak savundu. Oysa ortak noktaları PKK olan, birçok terör örgütüne sempati duyan, bağlantısı olan öğrenci olan-olmayan kişilerdi.

           Önce PKK, TKP/ML, THKP-C/MLSPB, MKP, TKEP-LENİNİST, TİKB, DKP, Devrimci Karargah, MLKP ve Proleter Devrimciler terör gruplarının bir araya gelerek kurdukları HDBH’nin sözde üst düzey yöneticisi ve İçişleri Bakanlığının arananlar listesinde yer alan Tekin Yoldan kod adlı Ufuk Göllü isimli teröristbaşı “Boğaziçi eylemlerini destekliyoruz. Gezi’de olduğu gibi mesele rektör meselesi olmaktan çıkmıştır. Eylem yapanlar içinde bizim de arkadaşlarımız var” diyerek Boğaziçi eylemlerinin röntgenini ortaya koydu.

           Daha sonra da terör örgütü PKK’nın üst düzey yöneticisi Duran Kalkan, Boğaziçi Üniversitesi eylemlerinin hükümetin devrilmesi için yapıldığını belirterek, “Boğaziçi eylemlerine daha fazla destek verilmeli, eylemler daha yıkıcı olmalı. Kürdistan’dan da destek olunmalı” çağrısında bulundu.

           Tam bunlar tartışılırken, HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan’ın Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin evine yaptığı ziyaretin görüntüsü ortaya çıktı. PKK’lı Buldan, öğrencilere “HDP’li belediyelere atanan kayyum gitmeden, Boğaziçi Üniversitesine atanan kayyum gitmeyecek” derken, öğrenci maskeli soytarılar da “Öyle anlattıkları gibi gencecik masum çocuklar değiliz. Biz burada ciddi bir öfke ve iradeyle direniyoruz. İnsanların da buna sahip çıkmasını istiyoruz” şeklinde karşılık veriyordu. Bu HD(P)KK cephesinden gelen bu Boğaziçi açıklamalarını görünce, Türkiye’deki rezil muhalefetin durduğu nokta da çok net anlaşılmıştır.

           Çok net terör örgütleriyle bağlantısı olanların, terör örgütlerine sempati duyan sözde öğrencilerin Boğaziçi eylemine Türkiye şahit olmuştur.

           Öyle “Pırıl pırıl, masum ve mazlum öğrenciler” propagandası yapan muhalefet parti lideri de, gazeteci de, yorumcu da alçağın önde gidenidir.

           Muhalefet ve medyası sürekli “Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine terörist diyemezsiniz” propagandasıyla algı yaratmaya çalıştılar da 2018 yılında PKK’nın Suriye uzantısı olan terör örgütü YPG’ye sahip çıkan eylemleri Boğaziçi Üniversitesi içinde yapan ve Afrin’de şehit olan askerlerimiz için lokum dağıtan öğrencilere saldıran şerefsizler buradan çıkmadı mı?

           Mesela şimdi Boğaziçi eylemlerine destek veren CHP yancısı Oda TV, 2015 yılında “Boğaziçi Üniversitesi’nde PKK’nın kuruluş yıldönümü kutlaması” başlığıyla “Boğaziçi Üniversitesi Garanti Kültür Merkezi Ayhan Şahenk Salonu’nda 27 Kasım Cuma günü PKK’nın kuruluş yıldönümün kutlanması üniversitede tartışma yarattı. Duruma tepki gösteren bazı öğrenciler ise bir araya gelerek ‘Boğaziçi’nde PKK Kutlamasına Dair Açıklama Talep Ediyoruz’ isimli bir imza kampanyası başlattılar” haberini yapmadı mı?

           2015 ve 2018 yılında bu iki örnek bile Boğaziçi Üniversitesi için bir terör örgütü damarı olduğunu göstermiyor mu?

           Tiplerine bak yaratık gibiler ama Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi kimliğiyle yönetimden onaylı “PKK’nın kuruluş yıl dönümü kutlaması” yapabiliyorlar. Demek ki, Boğaziçi Üniversitesinin yönetim kadrosunda ve öğrencileri arasında yer alan bazıları, terör örgütleriyle ilişkilerine dair rahatlarının bozulmasından korku duyarak yeni atanan rektörü bahane ederek eylemlere başladılar. Durumun özeti budur.

           Daha geçtiğimiz gün, terör örgütü PKK’ya yönelik yapılan operasyonlarda gözaltına alınan birinin de Boğaziçi Üniversitesi eylemlerine katılan bir PKK’lı olması ortaya çıkan son delil olmuştur.

           Kandil’deki PKK’lı teröristbaşı Duran Kalkan’ın Boğaziçi eylemlerini “hükümeti devirme girişimi” olarak gördüklerini açıklaması sanırım Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Meral Akşener’in, Ahmet Davutoğlu’nun, Ali Babacan’ın iştahını kabartmış olmalı ki Boğaziçi’ndeki terör damarını gizleyerek siyaset tiyatrosu oynuyorlar.

Bunlar terör örgütü uzantılarına nerede sahip çıkmıyor ki Boğaziçi’nde yalnız bıraksınlar?