Türkiye ve İran yaklaşık 400 yıldır değişmeyen sınırları ile komşuluk ilişkilerini yürütürken her iki ülkenin büyüklükleri ve konumları taraflar arasında geniş coğrafyalarda iş birliği imkânı sağlamaktadır. Tarihsel süreç içerisinde hem Türkiye hem İran ikili ilişkilerin gelişmesi adına arzu ettikleri zemine ulaşamamış son yıllarda da Arap Baharının yarattığı etki ve terör problemi iki ülkenin ilişkilerini sekteye uğratmıştır. Diğer yandan İran’ın İkinci Karabağ savaşı sürecinde ve sonrasında Ermenistan’a açık destek vermesi ilişkileri olumsuz etkileyen önemli gündemlerden birisi olmuştur.

İran, Türkiye’nin Asya’ya açılan kapılarından biriyken Türkiye de İran’ın Avrupa’ya açılan kapısıdır. Her iki ülkenin de sahip oldukları bu önemli özellik taraflar arasında iktisadi ve ticari ilişkilerin geliştirilmesi için ciddi bir potansiyeli ifade etmektedir. Özellikle de İkinci Karabağ zaferi sonrası Zengezur Koridoru hususunda önemli bir mesafe kat edilmesi ve Rusya-Ukrayna savaşının yarattığı etkilerle oluşan yeni gündemlerin bölgesel gelişmelerde değişikliklere zemin hazırlaması, İran’ın da özellikle enerji denkleminden dışlanmamak isteyişi, İran’ı daha ılımlı ve makul politikalara yönlendirmeye koyulmuştur.

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, geçtiğimiz gün Türkiye-İran İş Forumu kapsamında ülkemize bir ziyaret gerçekleştirdi. Reisi, Kasım ayındaki Ankara ziyareti Gazze’de yaşanan olayların diplomatik yansımaları, Ocak ayında da Kirman’da yaşanan terör saldırısı nedeniyle Ankara ziyaretini ertelemişti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki görüşmesinin ardından iki ülke arasında enerji, serbest bölgeler, medya, kültür, demir yolu taşımacılığı, sürücü belgelerinin karşılıklı olarak tanınması gibi konuları içeren 10 anlaşma imzalanmıştır. Bununla beraber her iki ülkenin güvenliğini hedef alan PKK/PYD/YPG ve PJAK'a karşı mücadelede işbirliğinin geliştirilmesinin öneminin vurgulanması en dikkat çekici hususlardan birisi olmuştur.

Diğer yandan toplantının en önemli gündemlerinden birisi İsrail’in Filistin’de yürüttüğü soykırım ve Orta Doğu’daki gelişmeler olmuştur. İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarıyla başlayan, ABD ve İngiltere’nin Yemen ve Kızıldeniz çevresinde yürüttüğü gündemle bölgesel savaş riskini her geçen gün tırmandıran süreç, hem Türkiye hem de İran için yakından takip edilmesi gereken konu başlıkları arasındadır.

Hem Türkiye hem de İran İsrail’in bölgede yürüttüğü soykırımı en sert şekilde eleştiren iki ülke. Ancak son dönemde İsrail ve ABD’nin İran’a yönelik faaliyetleri İran’ı yeni tedbirler almaya zorlarken bölgesel savaş riskini artırabilecek yeni gelişmelere de zemin hazırlamaktadır. İran bölgede İsrail’i ve yakın Batılı müttefiklerini zorlamak adına Şii gruplara verdiği desteği artırarak söz konusu grupların eylemlerini hızlandırmıştır. İran’ın Pakistan, Irak ve Suriye’de bazı noktaları hedef alması gerilimin düzeyini daha da tırmandırmıştır.

Türkiye ise bölgesel bir savaş yaşanmadan ateşkesin sağlanarak, bağımsız, egemen, siyasi ve toprak bütünlüğü tescillenmiş, 1967 sınırları dahilinde başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin tanınması ile sürecin çözüme kavuşması yönünde politikalar geliştirmektedir. Ankara’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, İran Cumhurbaşkanı Reisi’ye bölgesel istikrar vurgusu yapması bölge ülkelerinin barış konusunda ortak politikalar izlemesi gerektiği konusunda önemli bir mesaj olmuştur.

Bu kapsamda iki büyük bölgesel güç olan Türkiye ve İran’ın iş birliğini geliştirmesi bölgesel güvenlik, istikrar ve refahın sağlanması açısından yeni imkanları yaratabilme potansiyeline sahiptir.