Dün, Bozkurt bakışlı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü Türk milleti yine bağrına basıp törenlerle ve dualarla andı…

Bütün saldırılara rağmen, milletin ona sevgisini azaltamıyorlar…

İşin püf noktası aslında Gazi’nin şu sözünde saklı:

“Beni olağanüstü göstermeyin. Benim doğuşumdaki tek olağanüstülük, Türk olarak dünyaya gelmiş olmamdır!”

Burada Bahçeli’nin bir uyarısını hatırlatmak vazifemiz:

"Devletimizin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten kim ya da kimler rahatsızsa onlara dikkat etmek, tuzaklarına karşı uyanık olmak büyük bir mecburiyettir.”

Ve Devlet Bey diyor ki:

“Onun mizacında korku, meşrebinde taviz ve teslimiyet yoktur… İlk Cumhurbaşkanımız Atatürk ilkeleriyle, fikirleriyle, hedefleriyle, ülküleriyle, ülkesine ve milletine emsalsiz sevdasıyla tanınmalı, tasdik ve takdir edilmelidir.”

*       

Herşeye rağmen, ülkede örümcek kafası, icraatına devam ediyor.

Dün İstanbul’da Valiliğin Atatürk için mevlit okutmasına Sait-i Kürdî’nin yobazları karşı çıkmış, nasıl olur da Kürdî’nin mevlidine izin verilmeyip Atatürk için verilirmiş!

Yobaz gazete, AKP Muğla Gençlik Kollarının Atatürk’ü anma videosunu “şirk” olarak görmüş… Ne diyor videoda bir bakın:

"Öyle biri vardır ki hiç görmesen de her an hisseder, hep çok seversin. Öyle biri vardır ki küçük bir çocuğun yüzünde, gençliğin geleceğinde, her aldığın nefeste hissedersin. Öyle biri vardır ki baktığın her yerde onu ve eserlerini görür, daima özlersin.”

Peki bu şarlatanlar, Aziz milletimizin ve tüm dünyanın takdirine mahzar olmuş bir lider olan Gazi'yi anlamalı, milli irade aşığı bir şahsiyet, bir insan olarak gençlerimize ve çocuklarımıza anlatmalı; yaşanan zorlukları ve verilen eşsiz mücadeleyi unutmadan, birlik ve beraberlik içinde istikbal yolunda yakılan meşaleyi yeni nesillere emanet etmeliyiz.” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan için ne diyecek acaba?

*

Şark kurnazı Akit’çi Dilipak, güya “İslam kardeşliği” ambalajıyla yine Mustafa Kemal’in ailesini, manevi hayatını taşlamaya devam ediyor…

“Sevgi ve saygı, zorla mı?” başlıklı yazısı baştan sona, CHP’nin, solun ve Kemalistlerin üzerinden Atatürk’e saldırılarla dolu… Uyanık din taciri, “ümmet” yaygaracısı bunlar!

Lafa bakın: Şeytana tapan biri beni niye sevsin ya da bana saygı duysun ki, ya da ben sürekli şerrinden Allah’a sığındığım birine sevgi ya da saygı duyayım ki!”

Benzetmelere bakın: Hz. Muhammed devrinde Mekke’de yaşıyorsam, putlara saygı duymam mı gerekecekti! Ya da Hz. İbrahim, Nemrud’a, put yapan babasının yaptığı putlara saygı mı duyması gerekiyordu!”

Kendi cümlesi ile soruyoruz: “Bu nasıl bir kafa?”

Haddini aşan, küstahça cümleler devam ediyor:

“Müslümanların halifesini, Selanik’e sürgün edip, Yahudi işadamı Alatini efendi’nin evinde mecburi iskana tabi tutan bir cemiyetin üyelerine saygı duymak zorundayım!!. Mesela Çanakkale savaşının yıldönümünde Mustafa Kemal’in yanında Enver Paşa, Cemal Paşa, Talat Paşa ve dahi Çanakkale savaşını yöneten Alman General Liman Von Sanders’e Osmanlı saflarında savaşan Alman askerlerine de dua etmemiz gerekiyor mu?”

Bu kadar kin, bu kadar nefret neyin nesidir?

Bak hele Apo ağa, Tayyip bey diyor ki: “Atatürk’ü istismarcı zihniyetin insafına terk etmedik!”

Ve senin Atatürk’ü hayırla yâd ettiğin bir tek satır yok…

Yuh olsun bu Arap sevicilerine!

*

Ve Y-CHP’li Dersimli Kemal’den inci: “Atatürk’ü anlamak hepimizin görevi!”

Yine bildik ikiyüzlülük!

Atatürk’ün partisine PKK virüsü sokup onu istismar etmek ancak ona yakışır!

*

Günün kapağı hepsine gelsin…

MHP Lideri Devlet Bey bombalamış hepsini de:

“Ona karşı yapılan saldırıların, atılan iftiraların, aslı astarı olmayan ithamların temelinde Türklüğün bekasına ve Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığına yönelik hazımsızlık olduğu ayan beyan bellidir, hatta belgelidir.”

“Aziz Atatürk’ün yolundan sapanlar, terör örgütleriyle emel birliği içinde olanlar, demokrasi ve insan haklarını keyiflerine göre çarpıtıp tahrip edenler zamanı geldiğinde hesap verecekler, bedel ödeyeceklerdir.”

*

Ve bu arsızlara son söz:

Her şey bir yana ey Müslüman Türk milleti…

O bir devlet kurdu; saygı duymamız ve hayırla anmamız için yeterli değil mi?