Bakın, sadece beş gün kaldı…

31 Mart Mahallî Seçimleri sıradan bir seçim değil…

Bu vatanın evlatlarını bölerek oy devşirmeye kalkıştıklarına göre…

Dersimli Kemal, ülkücülere şirin gözükmek için kırk takla attığına göre…

Milliyetçi-ülkücü hareket, kilit durumda olduğuna göre…

Y-CHP/İP/SP’nin kazanacağı belediyelere HDPKK’nın yerleşeceği alenen ilan edildiğine göre…

İçerideki 15 Temmuz alçakları “Mehmetçik” ilan edildiğine göre…

Birileri Yavaş’ın “HDP’lileri topluma kazandırabiliriz” sözlerine efelenince “dilim sürçmüş olabilir” kıvırtması yaşandığına göre…

Sıradan bir mahallî seçim değil!

         *

Üç gün önce Ankara’da ve iki gün önce İstanbul-Yenikapı mitinglerini gördükten sonra…

Alandaki heyecanı alkışlamamak mümkün değil…

Seçime günler kala, milletin mevzuyu anladığını düşünüyoruz…

Zillet ittifakının Mersin, Adana, ve İstanbul üzerindeki ısrarının sırrını anladığını…

Özellikle başkent Ankara’nın, bu kirli iş birliğinin eline asla bırakılamayacağını…

Atatürk’ün şehri Ankara’da, PKK’nın dağda bitirilmiş teröristlerinin Y-CHP/İP/HDP adayları olarak boy göstermelerine fırsat verilemeyeceğini anladığını…

Bize lâzım olanın, kriz, kaos, sistem kargaşası değil; barış, kardeşlik, istikrar ve millî beka olduğunu özümsediğini düşünüyoruz…

MHP ve Bahçeli’nin, AKP’nin 15 Temmuz öncesi hatalarına takılıp kalmayışının tek sebebinin millet ve devlet olduğunu anladığını düşünüyoruz…

Zira Ankara; Türk dünyasının, İslam dünyasının yegâne başkentidir…

Ezilen millet ve devletlerin hürriyet ve bağımsızlık sembolüdür…

         *

Meseleyi patates-soğana indirgeyip farkında olduğumuz ekonomik sıkıntılarla örtbas etmek sakat bir bakıştır.

ABD delisi Trump’ın “Golan Tepeleri” açıklamasıyla doları kıpırdatmaya yeltenen bir kumpası görmezlikten gelemeyiz.

Taa Yeni Zelanda’dan bizzat Türkiye’ye verilen mesajı okuyamamak gaflettir.

Bizim “bin yıllık kardeşlik” felsefemiz, Kürt kardeşlerimizi HDPKK’nın karanlık kucağına atmaya izin vermez!

Bu kirli uzantının en büyük eziyetini Kürt kardeşlerimiz yaşamış, şehirleri darmadağın edilmiş, esnafı acze düşürülmüş, kız ve erkek çocukları dağa kaldırılmış, alçakların tecavüzüne uğramıştır…

Marksistliklerinden başka hüneri olmayan, Kürtçe bile bilmeyen bu HDP yöneticilerinin bölücü küstahlığı, güneydoğu halkımızın yeni acılarına sebep olacaktır…

“Kayyumlar” ile şehirlerde hizmet almaya başlayan halkın huzuruna, barışına, ekmek parasına kurşun sıkılmasına göz yumamayız…

İzmir, Ankara ve İstanbul mitinglerinin coşkusu bunu göstermektedir…

         *

Hedef, İstanbul’un düşürülmesidir…

Hedef, belediyeyi almak falan değil, Erdoğan’ı düşürme aşamasına geçmek, sistemi kaosa sokmak, erken seçime zorlamaktır.

Sonrasında olup bitecekleri düşünmek bile istemiyorum!

İçeriden ve dışarıdan saldırıların amaçlarını en iyi açıklayan…

İstanbul-Yenikapı mitingi’nde Devlet Bey’in şu veciz sözleri tarihe not düşülecektir:

“İstanbul, dünyanın en büyük Türk-İslâm kentidir!”

“İstanbul, Türk-İslâm dünyasının ‘son siper’idir!”

“Konstantinopol diye bir yer yoktur; Kürdistan diye bir yer asla olmayacaktır!”

Ve meselenin can damarı:

“İstanbul, Cumhur İttifakı’nın hassasiyet ve haysiyet merkezidir!”

Aldanmamak, yanılmamak, üzülmemek üzere…

Bütün art niyetleri, karşı düşünceleri bir yana bırakmak, tek yumruk olmak zorundayız…

31 Mart sıradan bir seçim değil!