Türkiye’nin bekasını dahi görmüyor ve tanımıyorlar. Sözleriyle, yaptıklarıyla, eylemleriyle, değerlendirmeleriyle sadece ve sadece Türkiye ile meselesi olanlara malzeme veriyor, onları besliyorlar. Aklın, vicdanın, insanlığın kabul edemeyeceği komplolar kuruyorlar.

Türkiye bir beka mücadelesi veriyor. Tarihin en büyük sınır ötesi herakâtı yapılıyor. Böyle bir durumda beklenir ki, bütün siyasi partiler tek ses, tek yumruk olsunlar. Siyasi hesaplar bir kenara bırakılsın, milli ruh uyansın, milli birlik en üst seviyeye çıksın. CHP’nin siciline bakarak bu konuda endişeli olsak da, harekâtın ilk dakikalarında biraz da sınır ötesi harekât tezkeresine Mecliste evet demelerini dikkate alarak böyle bir havanın olacağını, bu birliğin sağlanacağını düşünmüştük. Ne yazık ki, bu düşüncemiz fazla uzun sürmedi. CHP yine CHP’liliğini yaptı ve HDP ile nasıl özdeşleştiğini, nasıl savrulup Türkiye’nin partisi olmak yerine, Türkiye ile meselesi olanların sözcülüğüne soyunduğunu, ibretle ve içimiz sızlayarak izliyoruz.

HDP İLE AYNI ŞEYİ SÖYLÜYORLAR

Tezkereye evet verdiler, ama daha o görüşmeler sırasından Meclis kürsüsüne çıkıp, Suriye’nin toprak bütünlüğünü adeta bir korsan devlet misali bozduğumuzu iddia edecek kadar ileri gittiler ve Türk askerini işgalcilikle suçlayan HDP’li alçaklardan bir farkları olmadığını ortaya koydular. Sonrasında yapılan açıklamalarda da verdikleri oyun içini boşaltmak, altını oymak, yapılan operasyonu sulandırmak için akla ziyan şeyler söylediler. Bir defa daha gördük ve anladık ki, bu CHP varken, Türkiye’nin başka bir düşmana ihtiyacı yok. Açık ve net şekilde Türkiye’nin en ivedi, en ciddi, en ağır meselesi olmuşlardır.

YÜZLERİNE AYNA TUTUYORUZ

Bu yazdıklarımız ve katıldığımız televizyon programlarında söylediklerimiz, bir siyasi değerlendirme değildir. Hepsi ispatlı, şahitli, bizzat yapılan açıklamalara dayalı tespitlerdir. CHP’nin gerçek yüzünü bu millete gösterdiğimiz için hedef haline geliyoruz. Bizi yalanlamaya, kendi söylediklerini inkâr etmeye veya başka anlamlar yüklemeye çalışıyorlar, ama her defasında yüzlerine ayna tutuyoruz, oturup kalıyorlar. Bu alıştığımız bir durumdur. Ancak, belli ki kendilerine çeki düzen vermek, Türkiye’nin partisi olmak, milli ve bu ülkenin faydasına siyaset üretmeyi denemek yerine, yalanlarla, iftiralarla, akla hayale gelmeyecek karalamalarla bize saldırmayı ve kendi akıllarınca itibarsızlaştırmayı planlamışlar.

AKILALMAZ KOMPLO

CNN Türk’de katıldığımız “Gece Görüşü” programında, Barış Pınarı Harekâtını konuşacağımızı zannediyorduk. Bu konuda hazırlanmış ve Türk milletine doğru bilgi vermek için programa katılmıştık. Ancak aklın, vicdanın, insanlığın kabul edemeyeceği bir komplo ile karşılaştık. Programa katılan CHP milletvekili belli ki, planlı bir şekilde bize iftira etmek için özel bir hazırlık yapmış. 2013 yılında yazdığımız bir yazıyı çarpıtarak, asla hiçbir zaman olmayacak, bu can bu bedende bulundukça hiçbir şart altında olması da mümkün bulunmayan bir cümle kurdu ve bize atfetti. Elindeki yazının ne olduğunu, içeriğinde nelerin bulunduğunu dahi sormadan,  yazdığım yazılarda iddia ettiği yönde tek bir cümlemi, bırakın cümleyi tek bir kelimemi göstermesi halinde, o stüdyoda kendimi asacağımı söyledim. Elindeki bana ait olduğunu söylediği yazıyı, derhal okumasını ve iddiasını ispatlamasını istedim.

HAK ETTİĞİ CEVABI ALDI

Önce kem küm etti, ısrarım üzerine getirdiği fotokopiyi programı yöneten Hande Fırat’a vermek zorunda kaldı. Fırat, iddia edildiği gibi bir tek harfin bile bulunmadığını, tam tersine bebek katili ve Salih Müslim denilen terörist hakkında çok ağır ifadelerin yer aldığını, o tarihteki hükümetin yanlış terör politikasının eleştirildiğini, yazının ara başlıklarını okuyarak ortaya koydu. Bizi seyredenler CHP’nin zavallılığına, çarpıtma, yanıltma, karartma, iftira etmede nasıl sınır tanımadıklarına bizzat şahit oldular. Yalan ve iftiralarının ortaya çıkması üzerine bu defa da hakaret ederek durumu kurtarmaya çabalayıp iyice battı. Elbette hak ettiği cevabı aldı.

BU MİLLETE VERECEKLERİ BİR ŞEY YOK

Bir defa daha gördük ki, bu CHP bitiktir. Yalandan, kaostan, krizden iftiradan beslenmektedir ve bu ülke ve millete verebileceği olumlu ve hayırlı hiçbir şey yoktur. En ciddi, en hayati meseleleri, Türkiye’nin bekasını dahi görmüyor ve tanımıyorlar. Sözleriyle, yaptıklarıyla, eylemleriyle, değerlendirmeleriyle sadece ve sadece Türkiye ile meselesi olanlara malzeme veriyor, onları besliyorlar. Böyle bir adamla aynı programda olduğum için, böyle bir günde bunları konuşup yazmak zorunda kaldığım için ne kadar üzgün olduğumu, ne kadar kızgın olduğumu kelimelerle izah etmem imkânsızdır.

 HEP HAKLI ÇIKTIK

Ne yaparlarsa yapsınlar, bizi yolumuzdan döndüremezler. Bu ülkenin sevdalısı, bu vatanın yılmaz, yorulmaz ve yenilmez savunucularıyız. Dün ne söylemişsek, bugün de aynı yerdeyiz. Hep haklı çıktık ve bu hiç değişmeyecek. Bize laf söyleyenler önce aynaya bakacaklar, PKK’ya yalakalığın, HDP’yle iş birliğinin bu millete hesabını verecekler. PYD’nin terör örgütü olmadığını söyleyip, sonra da grup konuşmasında milliyetçilik dersi vermeye kalkışmak tükenmişliğin, zavallılığın başka bir versiyonudur. Milletin gazabından korkarak tezkereye oy verip, sonra da verdiği oyu inkâr edecek sözler söylemek CHP’ye yakışıyor olsa da, biz içimize sindiremiyoruz. Bu sicile sahip olup, sonra da Atatürk’ü ağızlarına almalarını hiçbir şartta kabul edemiyoruz. Bu CHP’nin Atatürk’e sahip çıkması, Atatürk için zulümdür. Zaten, CHP demek de, zulüm demektir.