Bülent Arınç denen adamın dini, imanı, ırkı, mezhebi nedir gerçekten çok merak ediyorum. Bizi de bu merak öldürecek inanın. Bülent Arınç’ın her konuşması, her açıklaması bizim bu merakımızı daha çok arttırıyor. Geçen gün çıktığı bir televizyon programında yine bu meraklanma halimizi arttırdı.

HDP-PKK sevdalısı CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’na verilen cezaya karşı çıkarak ona sahip çıktı. Teröre yardım ve yataklıktan dolayı görevden alınan HDP’li Ahmet Türk’e sahip çıktı. Büyük bir nankörlük göstererek AKP’yi bölmek, Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ı devirmek için harekete geçenleri kutsadı.

Canan Kaftancıoğlu’nu savunma cümleleri şunlar olmuştur:

  • 5-6 yıl sonra bu davanın açılması zorlamadır. 
  • Tweetleri ifade özgürlüğüne giriyorsa, ben bunlara tahammül etmek zorundayım.
  • Üzerinden 5 yıl geçtikten sonra bu dava açılıyor ve 2. celsede bu karar veriliyor.

Oysa Canan Kaftancıoğlu’na milli ve manevi değerlere düşmanlık, alay, aşağılama içerikli twitleri sorulduğunda “Tweetlerimi parti politikasına göre paylaşıyorum” demişti. Her twitinin bugün de arkasında olduğunu söylemişti.

CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, daha iki ay önce PKK terör örgütünün propagandasını yapmaktan, hapisle cezalandırılan "Bakur/Kuzey" isimli belgeselin yönetmenlerine destek vermişti.

5 ay önce de, PKK kurucularından terörist Sakine Cansız’ı sahiplenme twitleri sorulunca “(Sakine Cansız) hakkındaki düşüncelerim değişmedi.” demişti.

Yani, Canan Kaftancıoğlu 10 yıl önce ne düşünüyorsa, bugün de aynısını düşünmektedir.

O yüzden Bülent Arınç’ın zaman üzerinden savunma çabası ve Canan Kaftancıoğlu’na verilen cezayı sulandırma gayreti beyhude bir çabadır. Türkiye’de tartışmalar, terör örgütü PKK’ya yardım ve yataklıktan dolayı kayyum atanan HDP’li belediye başkanlarına odaklanmışken, Bülent Arınç yine bu kayyumları sulandırmak için “Ahmet Türk'ün terörle ilgisi yoktur” açıklamasını yapmış… Bunu dediği anda, Türk Devleti'nin kayyum kararını direkt tartışmaya açtırmaktadır.

Ahmet Türk’ün, PKK’nın elinde esir olduğunu bilmeyen yoktur. 2007-2008 yılındaki “Esir ve Köleler Kurtarılmalı” başlıklı yazılarımda bunu vurgulamış ve “Yoksa toprak ağası olan, şatolarda yaşayan DTP Genel Başkanı Ahmet Türk'ün ruh hastası (AB)-(D)ullah Öcalan ile ne işi olabilir?” diye de soru sormuştum.

Bir önceki Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde de HDP’li Ahmet Türk’ün karşısına geçip, ayak ayak üstüne atıp, sigarasını ona yaktıran 17-18 yaşlarındaki terörist olayını bilmeyen yoktur.

Fakat, Ahmet Türk PKK’nın elinde esir diye, PKK’ya yardım ve yataklık yaptığı suçları yok mu saymak gerekiyor?

Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlığının internet sayfasından Atatürk ve Türk bayraklarını çıkarmak, terörist marşlarını ayakta söylemek, teröristleri anmak, kayyum tarafından işe alınmış şehit yakınlarını işten çıkarıp, onların yerine teröristleri işe almak… PKK’nın elinde esir ama örgüte hizmetten de geri durmuyor. O halde Türk Devleti gerekeni yapmıştır. “Ağır hasta, hapiste ölecek” diye hapisten devlet adamı duruşu olanların merhameti ve sağduyusuyla çıkarılan Ahmet Türk’ün tekrar dinçleşip terör örgütüne hizmet peşinde koşmasına zaten ne Türk Devleti, ne o devlet adamları müsaade etmez.

Bülent Arınç’ın açıklamaları Türk Devleti'nin kararlarını sorgulatmak ve CHP, HDP, İP cephesine destek vermekten başka bir şey değildir.

Bülent Efendi "Ahmet Türk'ün terörle, şiddetle uzaktan yakından bir ilgisi yoktur. Kandil'le, HDP'yle var mıdır? Vardır, mecburiyetten.” diyorsa, zaten kayyum mecburiyetini itiraf etmiş olmuyor mu?

HDP’li Ahmet Türk, terör örgütü PKK’nın elinde esir ise ve bu yüzden teröre hizmete zorlanıyorsa, Türk Devleti kayyum atayarak onu da kurtarmış oluyor. Uzatmanın, sulandırmanın bir anlamı yoktur.

AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan bile Bülent Arınç’ın bu sulandırma kurnazlığına "Dün çıkmış bir ağabeyimiz, yok Ahmet Türk’ün terörle ilgisi yokmuş. Hadi oradan yahu. Hiçbir adam ezbere gerekçelerle, uyduruk gerekçelerle görevden alınmaz" tepkisini göstermiştir.

Bülent Arınç’ın “Artık Sayın Öcalan demek, suç olmaktan çıktı. PKK'nın kendine ait bayrağını elinde taşımak, Öcalan posterini elinde taşımak suç olmaktan çıktı" diye övüne övüne çözüm sürecinde sahiplendiği bu ihanetlere bakınca, terörist Demirtaş’ın eğlence arkadaşı Canan Kaftancıoğlu ve HDP’li Ahmet Türk’e bu derece sahip çıkması gayet normaldir.

Canan Kaftancıoğlu ile bir başka ortak noktası da, PKK’nın kurucusu terörist Sakine Cansız’a yaptıkları ortaklaşa ağıtlarıdır.

Bülent Arınç'ın, on binlerce insanın öldürülmesi, askerimizin, polisimizin şehit edilmesinden sorumlu terörist Sakine Cansız için ağıtı şöyleydi:

“Üç kadının böylesine sorgusuz sualsiz başlarına ateş edilerek öldürülmesi, kimlikleri kişilikleri üzerlerine atılan suç ne olursa olsun tasvip edilecek bir şey değil. Bir insanın hayatına bu şekilde son vermek çok vahşice. Kötü bir olay, üzüntü duyduk. Niçin öldürüldüklerine dair herhangi bir bilgimiz yok. Fransa’da üç kadının öldürülmesi olayını telin ediyorum.”

Evet, bu konuda haklı olabilirler. Canan Kaftancıoğlu aynı sözlerden ceza alıyor da, Bülent Arınç niçin televizyonlarda ahkâm kesiyor? Belki de Bülent Arınç bu durumdan korktuğu için Canan Kaftancıoğlu’na sahip çıkıyor.

Canan Kaftancıoğlu, Ahmet Türk, Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan gibilere sahip çıkan Bülent Arınç’ın, Cumhur İttifakı kurulduğu günden bu yana "AK Parti, MHP'lileşmemeli. Benim, MHP'nin anladığı anlamda milliyetçiliğe itirazım var"  lakırdısını dinliyoruz.

Hem kendisine sürekli sahip çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a zarar veriyor hem de Cumhur İttifakı düşmanlığı yapıyor.

PKK ve FETÖ yumuşak karnı olunca kendine bir türlü hâkim olamıyor.

Sosyal medya paylaşımlarından takip ettiğim kadarıyla oğlu Ahmet Mücahit Arınç’ın terör örgütlerine karşı bir milli duruşu ve Cumhur İttifakı'na karşı bir samimiyeti var. Hiç değilse biraz oğlunu takip etsin. Belki kendine hâkim olabilir.

Bir insan MHP’den rahatsızlık duyuyorsa inanın o insanın Türkiye üzerinde emeli olanlarla birlikteliği vardır.

İşte Bülent Arınç bunların başında gelen bir isimdir.