Bülent Arınç yine gündemde, yine görevinde…

Daha önce Cumhur İttifakı karşıtlığı ve MHP düşmanlığıyla, Canan Kaftancıoğlu’na verilen hapis cezasına karşı çıkmasıyla, kayyum atanan HDP’li Belediye Başkanı Ahmet Türk’e sahip çıkmasıyla, FETÖ'den hüküm giyen ve yurt dışına kaçan kişinin pastanesine ziyarete gitmesiyle, FETÖ’cü suçlamasıyla hapis yatan damadının serbest bırakılmasıyla gündeme gelmişti. Şimdi de genelleme yaparak “KHK bir faciadır. “ sözüyle FETÖ’cülere, PKK’lılara sahip çıkmasıyla gündem oldu.

Bülent Arınç’ın bu konudaki açıklamaları aynen şu şekilde:

“Bu felaketi yaşayan insanlara acıyorum ve onlara merhamet ediyorum ve onlardan özür diliyorum. Evime temizlik yapmaya gelen, daire başkanlığından ihraç edilen bir kadını gördükçe, eşi polis ihraç edilmiş başka bir kadını gördükçe, ben yerin dibine geçiyorum. Kırıkkale’den yumurta getirip kapı kapı dolaştıran bir genel müdür yardımcısı gördükçe, ben felaket görüyorum. Bir benzinliğe gittiğim zaman bir Danıştay üyesinin pompa tuttuğunu gördüğümde, acı duyuyorum.” “Burada şu yapılabilirdi; ben sizi ‘gri liste’ye aldım. Ne olduğunuzu da çok bilmiyorum. Sizinle çalışmak istemiyorum. Fakat bu güne kadarki bütün yasal haklarınızı size geri veriyorum. Siz kamuda çalışmayın, gidin nerede çalışıyorsanız çalışın. Fakat böyle ihraç edilince insanlar yurt dışına çıkamıyor. Özel sektörde de iş bulamıyor, ‘Vay terörist, sen mi geldin' deniyor. Pazarda limon satamıyor, ‘Terörist gelmiş’ diyor, tezgâhı başına geçiriyorlar. Sonunda OHAL süresince yargı yoluna da gidemiyor.”

Bülent Arınç’ın bu ifadelerine bakınca FETÖ’den, PKK’dan dolayı, KHK’dan dolayı ihraç edilen herkes masum, sanki devlet suçsuz yere herkese zulüm yapıyor sonucu çıkıyor.

Bülent Arınç “KHK ile ihraç edilenler içinde haksızlık yapılan, iftiraya uğrayan kişiler var, bu konuda hassas olunmalı” demiş olsaydı, bu herkesin üzerinde durması gereken bir tespit olarak ifade edilebilirdi.

Bülent Arınç “Bir Danıştay üyesinin pompa tuttuğunu gördüğümde, acı duyuyorum” diyor. Bu Danıştay üyesi dediği kişi kara saçı, kara gözünden dolayı mı ihraç edilmiş, yoksa Ergenekon, Balyoz tezgâhlarında FETÖ’nün hücresi olarak yargıda faaliyet yürüttüğü için mi?

Yoksa bu kişi Bülent Arınç’a suikast yalanlarıyla girilen TSK’ya ait kozmik odanın içini boşaltan ekibin içindeki bir yargı üyesi miydi?

Bir Danıştay üyesi niçin ihraç edilir?

Bülent Arınç o kişinin ismini versin de kamuoyu tanısın, bilsin. Suçsuz yere, haksız yere ihraç edildiyse anında görevine geri döndürülsün.

Ben de FETÖ suçlamasıyla birçok kişiye haksızlık yapıldığı kanısındayım. “FETÖ’nün okuluna, dershanesine gitti, yurdunda kaldı, gazetesine abone oldu, bankasına para yatırdı” diye binlerce kişinin hayatı, yedi sülalesiyle birlikte nefes alamaz hale getirilirken, FETÖ’nün ana beyninde aktif yer alanlar, elini kolunu sallayarak hâlâ geziyor.

Mesela Bülent Arınç’ın damadı FETÖ’nün göbeğindeyken serbest bırakıldıysa, bu FETÖ mücadelesinde adaletsizlik yapıldığını göstermiyor mu?

Arkası olmayan birçok gariban, saydığım sebeplerden dolayı her türlü sıkıntıyı yaşarken, Fethullah Gülen’e yakınlığını "Biz, bu süreç içerisinde kendisini yakinen  tanıdık. O da bizi sevdi. Öyle düşünüyorum. Hatta o zaman bekardım, annemle birlikte kalıyordum. Annem rahmetli  kendi elleriyle yemek hazırlar, cuma günleri vaazdan sonra kendisini alır, evimize  davet ederdik. Bir küçük dost grubuyla birlikte yemekler de yerdik." şeklinde anlatmış olan Bülent Arınç, bugün siyasette hâlâ ahkâm kesmeye devam ediyor.

Bülent Arınç, Cumhur İttifakı içindeki ‘elma kurdu’ gibidir. Yaptığı açıklamalarla sürekli Türk devletinin terör örgütü PKK ve FETÖ mücadelesini sulandırmaya ve gölgelemeye çalışmaktadır.

Her açıklaması kendini açık ettiği gibi, son açıklaması da kendisi hakkındaki tüm tespitlerimizi doğrulamıştır.

AKP’nin yazar ve yorumcuları bile Bülent Arınç’a büyük tepki göstermiştir.

Bülent Arınç, söz konusu PKK ve FETÖ olunca içinde sahip çıkma fırtınaları estirmektedir. Hiç kimseden çekinmeden, korkmadan da bu sahip çıkma misyonunu yine göstermektedir.

Bülent Arınç’ın geçmiş sicili hep FETÖ ve PKK’ya sahip çıkmakla bilindiği için şimdi de bu siciline yeni eklemeler yaptığını çok iyi anlıyoruz. AKP içinde geçmişten günümüze yaptığı açıklamalara bakın, onun kadar PKK ve FETÖ’ye kol kanat geren bulmanız mümkün değildir.

Bülent Arınç’ın son KHK açıklamasının, Türk devletine karşı düşmanları harekete geçirmek ve yeni düşman kazandırmaktan başka bir anlamı yoktur. Toplumun çeşitli kesimlerinden meslek mensubu örneği vererek her kesimi sinsice harekete geçiriyor.

Canan Kaftancıoğlu teröristbaşını övüyor, ardından ona ağıt yakıyor, ona sahip çıkıyor.

Ahmet Türk, Mardin Belediyesini terör örgütü PKK’nın kampı haline getiriyor, ona sahip çıkıyor.

Genelleme yaparak 15 Temmuz’da vahşice darbe girişiminde bulunan FETÖ’cülere sahip çıkıyor. Bülent Arınç gibi biri varken Cumhur İttifakı'na dışarıdan düşman aramaya gerek yoktur.

Mazlumla zalimi birbirine karıştırarak aslında zalimleri mazlumların kanatları altında gizleme taktiği, FETÖ’nün klasik bir yöntemidir.

FETÖ’nün siyasi ayağına dokunulmadığı sürece, Bülent Arınçlar konuşmaya devam edecektir.

Bülent Arınç, FETÖ’nün göbeğindeki damadının kurtulmasının öz güveni ile sağa-sola sinyal vermeye başladı…

İşi biraz da drama haline sokuyor ki, etki alanı genişlesin… Belki de “cambaza bak” oyunuyla, damadı tartışılmasın düşüncesinde…

Türk devleti kimseye haksızlık, adaletsizlik elbette yapmamalı ama biz Bülent Arınç’ın Ömer diyeceği ağzını büzmesinden biliyoruz.

PKK ve FETÖ sicili ortada…

Bülent Arınç, şu Danıştay üyesini bir açıklasan da herkesin merakı giderilse…