Koronavirüs dünyayı kasıp kavurdu. Neyse ki, aşı bulundu ve bütün ümitler aşıya bağlanmış durumda. Her ülke aşı temini ve uygulama için seferber oldu. Türkiye de gerekli bağlantıları yaptı, siparişleri verdi, aşılar geldi ve aşılama başladı. Çok kısa süre içinde 1 milyondan fazla insan aşılandı. Dünya Sağlık Örgütü, Türkiye'de ulusal aşılama programı ve kapasitesinin gerçekten çok güçlü ve etkili kullanıldığını belirterek, yürütülen aşı çalışmalarından övgüyle bahsetti. Diğer taraftan aldığımız tedbirlerin de sonuç verdiğini, vaka ve hasta sayısının hızla düştüğünü gördük. Tedbirleri elden bırakmıyoruz. Yeni gelen ve kısa zaman içinde geleceği anlaşılan 50 milyon doz aşıyla birlikte çok daha etkili ve hızlı sonuç almamamız için hiçbir sebep yok.

BAŞVURMADIKLARI FİTNE KALMADI

Türkiye gerek salgın sürecinin yönetilmesinde, gerek aşı temini ve uygulamasında dünyada örnek gösterilen ülkeler arasında olmasına rağmen, zillet güruhu hâlâ karalamanın, insanları yanıltmanın ve milletten alamadıkları iktidarı virüsten beklemek gibi bir zavallılığın peşinde koşuyor. Salgın tedbirleri dünyanın istisnasız her yerinde özellikle ekonomide olumsuz etkiler oluşturdu. Bizim de bundan etkilendiğimiz doğrudur. Ancak, sanki sadece Türkiye’de sıkıntı varmış gibi davranıyor, tamamen yalan üzerinden bir kriz havası oluşturmaya çalışıyorlar. Bu yalanı pekiştirebilmek için bütün unsurları ile birlikte seferber olmuş durumdalar. Yaptıklarının millette bir karşılığı olmayınca, bu defa devlete, kurumlara ve kendilerinden olmayan herkese, hem de hiçbir ölçü ve kural tanımadan saldırıyorlar. Kimi devletin valisini, kaymakamını militan ilan ediyor, kimi teröristleri temize çıkarmaya uğraşıyor, kimi de bulabildiği her şeyi, hatta sosyal medya parodilerini gerçekmiş gibi servis edip, bir kaos oluşturmaya çalışıyor. Kurmadıkları tezgâh, atmadıkları çamur, söylemedikleri yalan, başvurmadıkları fitne kalmadı.

SIKINTILARI AŞIYORUZ

Terörü süpürdük ve kahraman güvenlik güçlerimizin olağanüstü çabası ile bitme noktasına getirdik. Türkiye ile hesabı olanları dizginledik. Suriye’de, Libya’da, Doğu Akdeniz’de, Ege’de, Kıbrıs’ta hak ve hukukumuzun gereği neyse onu yaptık ve kararlılıkla bunu sürdürüyoruz ve sonuç alıyoruz. Koronavirüsü yenebilmek için her imkânı kullanıyoruz. Salgının oluşturduğu olumsuzlukları gidermek için her türlü tedbir alınıyor ve uygulamaya sokuluyor. Esnaf ve küçük işletmeler için yeni destek paketleri açıklandı. Aşılama önümüzdeki günlerde daha da hızlanacak. Bütün bu gelişmelere bağlı olarak yeni normale geçişin de fazla uzak olmayan bir zamanda sağlanabileceğini ümit ediyoruz. Diğer taraftan Sayın Cumhurbaşkanı yeni reform paketleri hazırlandığını ve kısa süre içinde Meclise sevk edileceğini açıkladı.

HACIYATMAZ GİBİLER

Her şeyin üstesinden geliyor, her zorluğu aşıyor, her sıkıntıya çare buluyoruz da, bu zillet güruhunu ne edeceğiz? Bunların yalanlarını, bozmak ve yıkmak için yaptıklarını, her biri açık bir ihanet olan söz ve eylemlerini nereye koyacak, nasıl bir çare bulacağız? İşin kötü tarafı, bunlar için henüz bir aşı da bulunamadı ve ufukta bir ışık görünmüyor. Ne laftan anlıyorlar, ne utanmaları var. Ne durmak biliyorlar, ne yalanları bitiyor. Hacıyatmaz gibiler. Her tarafa eğiliyor, kaldıkları yerden devam ediyorlar. Cumhur İttifakı’na muhalefet etmek uğruna feda edemeyecekleri hiçbir değer, göze almayacakları hiçbir ihanet yok. Bunu biz iddia etmiyoruz, kendileri söylüyor.

AYNI ZİLLETE GÖMÜLÜYORLAR

Bir de bu hâlleriyle bize hukuk ve demokrasi anlatmaya kalkışıyorlar ki, hakikaten pişkinliğin bu kadarına pes diyoruz. CHP’si, İP’i, HDP’si, Gelecek’i Deva’sı hepsi birden medyada köşe tutmuş yancıları ile birlikte aynı şeyi söylüyor, aynı zillete gömülüyor. Bunlara göre HDP’nin Esenyurt ilçe binasını kanlı PKK terör örgütünün üssü hâline getirmiş olması demokrasidir ama polisin bu terör yuvasını basması demokrasiyi yok etmektir. Siz hiç zilleti oluşturanların birinden bu terör yuvası için bir şey söylediğini duydunuz mu? Bu güruha göre, hukukun işliyor olması için kravatlı terörist Selahattin Demirtaş’tan yaptıklarının hesabının sorulması yerine serbest bırakılması gerekmektedir.

NASIL BİR DÜZEN KURACAKLAR?

Bir de bunların iktidar olduklarını düşünebiliyor musunuz? Bunlara göre Cumhurbaşkanı, bakanlar, Cumhur İttifakı ve milletvekilleri, valiler, kaymakamlar, askerler, diplomatlar, polisler ve öğretmenler, memurlar, işçiler, iş adamları militan. Cumhur İttifakı’na oy verenler için yaptıkları yakıştırmayı, buraya yazmaktan hayâ ediyorum. Geriye kaldı teröristler ve destekçileri. Bu durum aynı zamanda kiminle devleti yöneteceklerinin, nasıl bir düzen kuracaklarının da ispatıdır. Çok şükür ki, Türk milleti her şeyin farkındadır ve bunlara hiçbir şekilde itibar etmediği gibi, ciddiye bile almamaktadır.