Memlekette bazı cenahlar için siyaset, “eğer iktidarda yoksan memleketi kötüle dur.” cümlesinden ibaret…

Tam da bunun üzerine biraz düşünelim ve kendimize soralım: Bu uygulanabilirliğinden şüphe duyduğumuz modern demokratik rejim ile meşrulaşan *“muhalefet” nedir? Bu kavram tarih boyunca vardı, tabi krallıklar, padişahlıklar karşısında meşru değildi ama demokrasi muhalefeti meşrulaştırdı, yönetimin bir organı hâline getirdi. Ne için? Daha sağlıklı bir yönetim için. Peki ne umuldu, ne oldu? Muhalefet, saygı temelli bir sistemin daha iyisine ulaşmak için ürettiği sağduyu mekanizması* iken duyarsız saldırı mekanizması hâlini aldı. Muhalefetin tavrı, “Eğer iktidarda ben yoksam memleketi kötüler, iktidarda olana söverim.” oldu. Öyle ki memleketin muhalefeti, memleketin teröristi ile saf durdu… Yani milletin daha sağlıklı bir yönetim ile refah içerisinde yaşaması için var olan muhalefet; millete kurşun atanın yanında saf durarak yönetime kurşun attı ve atıyor… “Demokrasi! Cumhuriyet! Hak! Adalet! Özgürlük! Saygı!..” diye günün beş vakti çığırtkanlık edenler, bu kavramların tanımından uzaklar, neyi savunduklarını bile bilmiyorlar. Bu bilmezlikle de, orantısız bir muhalefet yaparak yönetime talipler.

MHP, Milliyetçi Hareket’in ideolojik bir tavra dönüşmesi ile harekete geçişin adıdır. Bir dava partisidir. Elbette milliyetçilik, bir siyasi saf olmaktan öte vatan toprakları üzerinde yaşayan her ferdin vefa ile sahip olduğu tavırdır, daha doğrusu böyle olmalıdır. Ama işte anlaşılmayan ve uygulanamayan demokrasi, sağduyu ile milliyetçiliği harekete geçirmiş ve partileştirmiş. Tam bu noktada MHP’nin diğer partilerden ayrılan yönü vurgulanıyor; bir dava partisi olma özelliği. Bu da diğer partilerin memleket için var olduklarını unutup şahsiyetçi tavırlara bürünmesi karşısında MHP’nin memleketi her şeyden evvel tutuşunu açıklıyor. Tabi muhalefetten bihaber muhalefet(!) bunu bir ‘dik duramama’ olarak görüyor. Çünkü demokrasi ve muhalefet gibi kavramların esas tanımından habersiz oldukları gibi esas meselenin memleket olduğundan da habersizler. Yani arif olan için görünen tablonun yorumu en insaflı tabir ile bu şekilde…

Muhalefeti hakkı ile yapan MHP; yıllarca yanlış olanı eleştirdi, net oldu, sert oldu, tavizsiz bir dik duruş sergiledi. Bunu şahsi çıkarları, iktidar hülyaları için yapmadı, memleket için yaptı. Çünkü MHP ben iktidarda olayım hülyasında bir parti değildir, fikirlerim iktidarda olsun derdindedir. Bunu maalesef dev Ülkücüyüm diyen çoğu kişi dahi hâlâ kavrayamamış, mesele iktidar değil memleket… MHP’nin ilk sloganı “Milliyetçi Türkiye!”… Bu slogan dahi tek başına MHP’yi tanımlamaya yetiyor aslında… Derdimiz iktidar olmak değil diyor, çabamız milliyetçi bir Türkiye için… MHP’yi anlamak için kurucu iradenin yaşadıklarını ve o dönemi anlamak yeterli… Türk milleti, milliyetini karakter kodlarına işleyen milliyetçi bir yapıya sahip… Milliyetçi bir refleksle milli bir mücadele için harekete geçmiş ve ardından gelen zafer ile Türkiye Cumhuriyeti milliyetçi bir temel üzerine kurulmuş. Ama yönetim emanetini Atatürk’ten alanlar, milli bir zafiyete düşmüş ve işte tam bu süreç milletin milliyetçi iradesi ile MHP’yi doğurmuş… Türk milletinin sağduyusu olarak doğan Milliyetçi Hareket, siyaseti iktidar arzusu üzerine değil milletin varlığı üzerine kurmuş. Şimdi bu yapıdan, ‘şahsi küslükler yaşayarak tek başına bir kenarda, orantısız bir muhalefetle burnunun dikine gitmesi, iktidar hırsı gütmesi’ beklenemez değil mi? Ama bekliyorlar, bu bekleyiş aslında bir bilmeyiş…

MHP kuruluş amacına riayet ederek, sloganını yaşıyor… Milliyetçi Türkiye sloganını iktidara taşıdı… Yanlışa yanlış dedi ama doğruyu da alkışladı. Sağlıklı bir siyaset için muhalefet yaptı, erozyona uğrayan milliyetçi yönetimi kazanmak için eleştirdi ve şimdi kazandığı milliyetçi yönetimle; millet için ittifakta. Kuruluş amacından taviz vermedi ve ülkenin kaos anında küsüp kenara geçmedi. Bu milletin sağduyusu, devletin koruyucu iradesi olarak devlet makamındakinin yanında devlet için saf tuttu ve fikirlerini yönetim makamına oturttu. Bunu görememek için irade felci yaşamak gerekir, ancak teslim edilmiş bir irade, MHP’nin ittifak ile geçmişte eleştirdiği ne var ise şimdi düzelttiğini görmez, görmek istemez. Şimdi soralım; “MHP yıllarca eleştirdi şimdi tükürdüğünü yaladıdiyen sözde dev milliyetçiler, sizce milliyetçiler mi? Yine bu sözü tükürüklerle savuran ve muhalefeti sürekli bir saldırı mekanizması sanarak Atatürk maskesi ile gard alan CHP, sizce demokrasinin, muhalefetin tanımını biliyor mu? Bunlar ne için muhalefet yapıyor? Hakikaten “vatan, millet, devlet” için mi? Bir iradeleri var mı, yoksa iradelerini teslim mi etmişler… *Bunların muhalefeti ne için?*

***Belki de MHP’nin iradesi ile esen milliyetçi rüzgârlar bazılarını hasta ediyordur. Hâliyle rüzgâra karşı duran, şifayı kapar…