Son birkaç gündür Google’ın Türkiye’den çıkacağı yönünde haberler yapıldı. Hatta kendilerine özgürlükçü ve muhalif diyenler dahi “Bu durumun hep hükümetin politikaları sonucu olduğunu, bu yabancı ama “yüce” Google’ın bile bizi terk ettiği, şimdi ne olacağı”, gibi söylemlerle ağıtlar yaktılar.

Durum ne idi? Rekabet Kurumu isimli bir kurumumuz var. Bu kurum fındık konusunda kendisinden bekleneni henüz verememiş olsa da mobil cihazlardaki yazılımlar üzerinde önemli bir karar verdi. Konu, Google’ın Android işletim sistemini cep telefonu üreticilerine satarken, ürettikleri cep telefonları ile beraber, ön tanımlı olarak, yani kutudan çıktığında, arama motoru olarak Google kullanılması, cihazın ana ekranında arama kutusunun yer alması, ses ile ya da tuşa basılı tutunca yapılan internet aramalarında yine Google internet araması çıkması, uygulamaların web erişimi gerektiğinde Google’ın WebView isimli aracını kullanma zorunluluğu, harita uygulaması olarak ön tanımlı Google Maps kullanma zorunluluğu gibi bir dizi dayatmayı yapıyor olmasıdır. Google bu sayede diğer rakiplerini devre dışı bırakmaya ya da onlara karşı büyük bir avantaj kazanmaya çalışıyor.

Bu aslında bir güvenlik konusu da. Tüm internet aramalarımızın takip edilmesinin, canımızın bir yemek çektiğini arkadaşımıza söylediğimiz anda önünüze yemek reklamları getirilecek kadar takip edilmemizin, her an hangi konumda bulunduğumuzun, bir ABD’li şirket tarafından takip edilebiliyor olmasının güvenliğimiz lehine olmayacağını da görmemiz gerekir.

Rekabet Kurumu bu durumu anlamış ve Google’a 6 ay süre vererek Türkiye’de üretilen cep telefonu üreticileri ile sözleşmelerini, bu bahsettiklerim kapsamında hiçbir zorlama ya da mali teşvik olmayacak hale getirmelerini istemiş. Google ise bu hale getirdiğini belirtmiş ve sözleşme örneklerini göndermiş. Rekabet Kurumunun raporundan açıkça anlaşılıyor ki, bir kısım başlıklarda yumuşatma olsa da yandan dolaşılmış ya da dolaylı zorlamalar bırakılmış. Bu kapsamda da Rekabet Kurumu kasım başı itibarıyla düzenlemeleri yapmadığı her gün başına, Google’ın Türkiye cirosunun on binde beşi oranında (günlük 1.5 milyon TL olduğu söyleniyor) ceza kesileceğini Google’a bildirmiş.

Google ise düzenlemeleri yapmak yerine Türkiye’deki telefon üreticilerine bildirim gönderiyor ve kendi uygulamalarını (Maps, Play, Search, WebView vb) cep telefonlarına fabrika çıkışında yükleyemeyeceklerini belirtirken, (denilene göre) otorite üzerinde kamuoyu baskısı oluşturmaları için ilgili devlet kurumlarının erişim bilgilerini paylaşıyor.

Unutmayalım, her türlü tekel tüketicinin aleyhinedir. Google’a burada şunu demek lazım: “Burası Türkiye”. Avrupa Birliği, diğer ülkeler ve hatta ABD nasıl tüketicilerini korumak için Microsoft, Google ve benzeri Amerikan şirketlerine yol gösteriyor, tekeli engellemek için mevzuat dayatıyorsa, biz de dayatırız. Uygulanmazsa da cezayı keseriz. Bu karar ve cezaya karşı mahkemeye itiraz yolu açık olduğu halde Google’ın bu şekilde bir kamuoyu baskısı yaratma yöntemiyle hareket etmiş olması da bir güç gösterisinden başka bir şey değildir. En hafif anlamda yakışıksızdır.

Rekabet Kurumu her ne kadar Google ile ilgili kararları web sitesinden şimdilik kaldırmış olsa da, umarım bu bir geri adım değildir. Olması gereken, tüketicinin ve yerli üreticilerin lehine olan adımların atılmasıdır. Cep telefonu üzerindeki tekelin aynı zamanda güvenlik konusu olduğu da gözden kaçmamalıdır.

Bir sözümüz de, kendine sözüm ona özgürlükçü diyen basın ve siyasi mecralara olmalıdır. Burada sizin özgürlüğünüzü elinizden alan bir “çok uluslu şirkete” karşı devletiniz özgürce uygulama kullanma ve dinlenmeme özgürlüğünüzü savunmaktadır. Farkında mısınız?