Türkçe Düşün
İstanbul
HAFİF YAĞMUR
27°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Buraya kadar

Buraya kadar

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:

İnsan aynı hatayı kaç kere yapar? Ya da bir mümin aynı delikten kaç defa ısırılır?

Bu soruların cevabı iki ile sınırlanmış.

Peygamber efendimiz müminin aynı delikten iki defa sokulmayacağı belirtiliyor. Dostoyevski ise ilk yapılan yanlışın kaza, ikincisinin hata, üçüncüsünün ise tercih olduğunu söylüyor.

Günümüzde ise hatanın sınırlarını çıkar ya da menfaatlerin belirlediği bir yaşam tarzı ön plana çıkıyor. Her dönem hastalığı olarak da bilinen bu yaklaşım insan ilişkilerinde belirleyici bir rol oynarken suçun da kaynağını oluşturuyor. Dolandırıcılık hadiselerinin, daha çok kazanma hırsının, artan aç gözlülüğün altında bu parametre yatıyor. “Ne kadar” kazandığınız, “nasıl” kazandığınızdan daha önemli hale geliyor. Öyle ki bu tarzın en görünür olduğu yer ise siyaset…

Bu tarzın, Yusuf Akçura’nın 120 yıl önce kaleme aldığı “Üç Tarz-ı Siyaset” ile ilgisi olduğunu düşünmeyin sakın. Alakası yok! Türkçü olduğunu söyleyen bir takım siyasetçilerin, soluğu Türk düşmanlarının yanında aldığı bir siyaset tarzından bahsediyorum. Hem de bir değil, iki değil, en az üç kere…

Tam bir “Siyasi dolandırıcılık” vakası…

İP Başkanı Meral Akşener, Trabzon'da bir çay ocağında yaptığı konuşmada 6’lı masa ile ilgili bir vatandaşın, “Keşke o masadan kalktığınız zaman geri dönmeseydiniz” ifadeleri üzerine, “Keşke. Şimdi ki aklım olsa katiyen yapmazdım. Ama oldu işte” diyerek pişmanlığını dile getirdi.

Keşkeler insanın kulağına küpe olması gereken, bedeli de ağır olan öğretilerdir. Hayat, bazen insana “keşke” dedirtir ama bu keşkelerin sayısının artması o insanın kulağının küpe tutmadığının da ispatıdır. Belki de bu yüzdendir sokakta gördüğü 20’li yaşlardaki bir delikanlıya kulağındaki küpeleri çıkarıp “al bunları sevdiğin kıza tak” deyişindeki sahte cömertlik hali…

3 Mart 2023 tarihinde “kumar” ve “noter” masası diyerek 6’lı masadan kalktıktan üç gün sonra altına çekilen hurda bir sandalyeye tekrar oturan Meral Akşener’in, 9 ay sonra “Keşke tekrar oturmasaydım” diyerek yaptığı itiraf siyasetteki tek pişmanlığı mıdır?

CHP eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu kendi çocuklarına vasiyet ettiği için de pişman mıdır?

Saraçhane’de Ekrem’e, Ahlatlıbel’de de Mansur’a verdiği destek için de pişman mıdır?

Partisinden milletvekili yaptığı Gültekin’in ilk fırsatta kendisine karşı Kılıçdaroğlu’nun yanında yer aldığını görünce pişmanlık duymuş mudur?

“Dindar kesimden oy akışı sağlarlar” dediği Davutoğlu-Babacan-Karamollaoğlu üçlüsünün Cumhurbaşkanı Yardımcılığı, Bakanlık ve milletvekili koltuklarını kaptığını görünce “Keşke ben de bu akışa katılsaydım” demiş midir?

Kandil’in ardı ardına destek açıklamaları yayınladığı bir masada bulunmaktan pişmanlık duymuş mudur? “HDP kapatılmalı mı?” sorusuna “kapatılmalı” diyemediği için vicdan azabı çekiyor mudur? Terörist Selahattin Demirtaş’la kahvaltı yapamadığı için yüreği parçalanıyor mudur?

Partisinin 2. Olağan kongresinde TTB’nin bölücü yönetimine selam gönderdiği için tövbe etmiş midir?

Partisindeki yolsuzluk ve taciz iddialarının araştırılmasını isteyen bir yöneticinin içinden geçmeye çalışan Akşener, Siirt’te “burası kürdistan topraklarıdır” diyen bir müptezelin içinden geçmediğine hayıflanıyor mudur?

Bir şehit yakınına küfür etmesine rağmen partisinin Kocaeli milletvekili Lütfü Türkkan’ı korumaya için burnunun direği sızlıyor mudur?

Geçmişte teröristbaşı Öcalan’a “ermeni dölü” dediği için pişmanlık duyduğunu söyleyen Akşener, partisinin grup toplantısında “Sayın Öcalan” dediği için de pişman olmuş mudur?

31 Mart 2019 yerel seçimlerinde CHP ve HDP ile aynı adayları desteklediği için pişman mıdır? “Kürdistan’da kazanıp, batıda AKP ve MHP’ye kaybettireceğiz” diyenlerle aynı yola baş koyduğu için “keşke” diyor mudur?

2018 yılında CHP-HDP ve SP ile kapalı kapılar ardında gizli ortak anayasa çalışmaları yaptığı için pişman mıdır?

HDP’li vekillerin dokunulmazlık fezlekelerine, “önüne arkasına bakıp karar vereceğiz” diyerek durumu kurtarmaya çalıştığı için pişman mıdır?

Kendini hesaba çektiği vakitlerde, “Keşke HDP’yi Kürt siyasi hareketinin temsilcisi olarak tanımlamasaydım” demiş midir?

24 Haziran 2018 seçimlerinde CHP’den 15 milletvekili kiraladığı, bu sebeple CHP’lilerin her hakaretini de kabullenmek zorunda kaldığı için “keşke depozitolu vekil alsaydım” diyor mudur?

Her gece başını yastığa koymadan önce, “Bu kadar zillete düşeceğimi bilsem bu partiyi kurmazdım” diyor mudur?

Önce Çiller’e, sonra Erdoğan’a, sonra Bahçeli’ye, son olarak da Kılıçdaroğlu’na… “Keşke ihanet etmeseydim” diye hiç aklından geçirmiş midir?

Artık elindeki hançeri bırakıp evine dönmesi için o kadar çok keşke’si var ki...

“Son pişmanlık neye yarar.

Her şeyin bedeli var.

Buraya kadar…”

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *