Nesilden nesile Tanrı Dağı’ndan demiri eriterek çıkan Türklerin ruhu bizim içimizde her yeni asırda yaşayacak. METE’DEN KÜRŞAD’A, SULTAN ALPARSLANDAN BAŞBUĞ TÜRKEŞ’E; BAŞBUĞUMUZ ALPARSLAN TÜRKEŞ’TEN DEVLET ATAMIZA MİRAS KALAN CİHANŞÜMUL DAVASI; TÜRKLERİN BU DÜNYAYA GELMESİNDEKİ GAYEYİ KIYAMETE KADAR YAŞATACAK!

ÜLKÜ DEDİ, VATAN DEDİ, TURAN DEDİ… Yeri geldi hapishanelerde kaldı… Yeri geldi sürgün edildi… TAŞ MEDRESELİLERE, ÜLKÜCÜ AĞABEYLERE NEFESİ YETERDİ... Öyle bir sevgiyle bağlılardı ki Başbuğlarına, zamanı gelince ölüme bile giderlerdi liderleriyle…

“Türk Töresinin bir şartı da yüksek vazife duygusudur. Vazifeyi her ne pahasına olursa olsun yapmaktır. Diğer bir şart, toplum uğrunda her çeşit fedakârlığı yapmaktır. Millete hizmet yolunda şahsi menfaatlerden, şahsi zevklerden feragattir. Vazgeçmektir. KİŞİLER KENDİLERİNİ MİLLET İÇİN FEDA EDERLER. TÜRK MİLLETİ’NİN BÜYÜKLÜĞÜ BÖYLE YÜKSELECEKTİR. ONU SİZLER YAŞATACAK, SİZLER YÜKSELTECEKSİNİZ…” İçimizdeki ÜLKÜ VE TURAN AŞKINI bu sözlerle başlatan, bu sevdanın, O YÜCE DİLEĞİN meşalesini yakan, iki büyük eseri MHP ve ÜLKÜ OCAKLARI’NI BİZLERE ARMAĞAN EDEN Başbuğ Alparslan TÜRKEŞ’İ herhangi bir kalem anlatabilecek mi? Hisler dile gelip ardından kaleme dökülüp yazabilecek mi?

25 Kasım 1917’de Lefkoşe’de doğan ÜLKÜCÜ HAREKETİN LİDERİ BAŞBUĞ ALPARSLAN TÜRKEŞ, doğduğu yerin şartlarından dolayı vatanın bağımsızlığının bir TÜRK için bu hayattaki en önemli olgu olduğunun erken yaşlarda bilincine varan Gazi Paşamız Mustafa Kemal ATATÜRK gibi küçük yaşında ruhuna işleyen; İngiliz işgali altında bulunan Kıbrıs’ta hafızasına kazdığı tek bir durum vardı; O da ilerde Türkiye'ye gidip asker olmak ve gelip baba ocağını düşman işgalinden kurtarmak!

Yıl 1933… Kürşad’ın yıllarca Çin esareti altında kalan ülkesinin acısına daha fazla dayanamayıp isyan başlattığı yerde, Gazi Paşamızın Samsun’a çıktığı yerde, Başbuğumuz da TÜRKLERİN BAĞIMSIZLIĞI İÇİN ANA YURDUNA DÖNER! Kuleli Askeri Lisesi'ne kaydolur. Ardından Harp Okulu’nu bitirir.

Yıl 1944… Nihal ATSIZ ve Nejdet SANÇAR ile "Irkçılık-TURANCILIK" davasından yargılanır. Hapishanede; TÜRKLÜĞÜ SAVUNMANIN BEDELİNİ ÖDER! Ne de olsa; “Ülkücü olmak çileye talip olmaktır, nimete, ikbale değil…” "BEN YERYÜZÜNDE HER ŞEYDEN ÇOK MİLLETİMİ VE VATANIMI SEVERİM” sözleriyle mahkeme salonunda tarihin gördüğü en güzel savunmayı yapar!

13 Kasım 1960’taki Hindistan sürgününün ardından, 31 Mart 1965’i gösterdiğinde Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'ne(CKMP) katılır ve Genel Başkanlığa seçilir. 1969 ADANA’DA CKMP’NİN ADI MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ(MHP) VE AMBLEMİ ÜÇ HİLAL OLARAK DEĞİŞTİRİLİR! BİR TARİHİN İLK SAYFASI O GÜNDEN İTİBAREN YAZILMAYA BAŞLAR! YAZAN İSE; Başbuğ Alparslan TÜRKEŞ VE TAŞ MEDRESELİ AĞABEYLERİMİZ, ŞEHİT VE GAZİLERİMİZ BAŞTA OLMAK ÜZERE BU VATANIN ESAS SAHİPLERİ, TÜRK MİLLİYETÇİLERİDİR!

Böylelikle, Milliyetçi Hareket Partisi'nin Kurucusu ve İlk Genel Başkanı olarak görev yapan BAŞBUĞUMUZ, SON KALEMİZ, YILMAZ NEFERLERİN BULUNDUĞU ÜLKÜ OCAKLARI’NI KURMUŞTUR!

Çile dolu yıllar tekrar başlamıştır… ÜLKÜCÜ HAREKETİ ÇOK ZOR GÜNLER BEKLEMEKTEDİR. İ’LÂ-YI KELİMETULLAH UĞRUNA VERECEKLERİ SAVAŞLAR KAPIDADIR. 1968 Yılından itibaren Marksist, BÖLÜCÜ, EMPERYALİST GÜÇLERİN PİYONLARI SAHAYA İNER. YURTDIŞINDAN ALDIKLARI EMİRLERLE; ÜNİVERSİTELERDE YUVALANMAYA BAŞLARLAR. ÜLKÜCÜ HAREKET NEYLE KARŞI KARŞIYA OLDUĞUNUN EZELDEN BERİ FARKINDADIR. EN BAŞINDAN BERİ HAZIRLANDIKLARI SENARYO ÖNLERİNDEDİR! BU KIYAMET YERİNDE, BAŞBUĞ ALPARSLAN TÜRKEŞ Maonun, Rusların, Stalinlerin maskesinin altına gizlenmiş komünist cephesinin, emperyalist güçlerin TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ’NİN ÜZERİNDEKİ OYUNLARI GÖRÜR VE ÜLKÜCÜ AĞABEYLERİ DOKUZ IŞIK ETRAFINDA TOPLAR!

12 Eylül 1980 sabahı BAŞBUĞUMUZ VE DAVAMIZ SORGU ALTINDADIR. TARİH TEKERRÜR EDER. PARTİMİZ KAPATILIR. BİR SAĞDAN BİR SOLDAN ASTIK DİYEN KÖR ZİHNİYETLER, MAHKEME-İ KÜBRA’DA HESAP VERECEKLERDİR!

Cunta tarafından tutuklanan Başbuğ, hastalandığı dönemde de Mevki Hastanesi’nde 4,5 yıl hapis yatar. HASTALANMASININ TEK NEDENİ EVLATLARINI TOPRAĞA VERMESİDİR. O ve 218 Ülkücünün idamı istenir... ELİNDE YETİŞTİRDİĞİ, CANINDAN ÇOK SEVDİĞİ, ARDINDA BIRAKMAK İSTEDİĞİ VATAN EVLATLARI KENDİNDEN ÖNCE RAHMET-İ RAHMANA KAVUŞMUŞTUR. ACISI ÇOK, ÇİLESİ AĞIRDIR.

Onun için hayatta verdiği en büyük sınav kendi sürgünleri değil; gözlerinin önünde evlatlarının gencecik yaşta teker teker toprağa düştüğünü, yaşı büyültülerek idam sehpalarına oturtulan neferlerini görmekti... Bu acının ölçüsü yoktu… İdam sehpalarına oturtulan sadece o körpe gençler değil; DAVAMIZDI, TÜRKLÜĞÜMÜZDÜ, İNANCIMIZDI. ÜLKÜCÜ HAREKET SORGULANMAKTAYDI, İNANDIĞIMIZ DEĞERLER, BÜYÜK ÜLKÜMÜZ SANIK SEHPASINDAYDI!

Milliyetçi Hareketi, Türk Milliyetçilerini bu imtihanlardan alarak, BİR MİLLETİN BAŞBUĞU OLARAK, 9 ışık doktriniyle her bir gencin içindeki kıvılcım olan DAVAYA ADANAN BİR ÖMRÜN ARAMIZDAN AYRILIŞININ 27. YIL DÖNÜMÜNDE ONUN EVLATLARI OLARAK, ÖĞRETİLERİNİ ESAS ALARAK AZİZ RUHUNU YAŞATIYORUZ VE ÖLENE KADAR DA YAŞATACAĞIZ!

MHP Genel Başkanı, Türk Dünyası Liderimiz Sayın Devlet BAHÇELİ Alparslan TÜRKEŞ için; "Merhum Türkeş Bey, inanmış bir dava adamı, Türk devlet ve siyaset hayatına derin izler bırakmış bir mücadele insanıdır. Onun hepimize örnek olan “temsil edici şahsiyetini” kavrayıp; mücadele ile geçen, akla, bilgiye, çalışmaya ve millet yolunda sürekli hizmet üretmeye yönelmiş hayatını örnek almak lazımdır.” Sözlerini kullanmıştır.

Türkeş'in naaşı, Beşevler'deki anıt mezara defnedildi. Türkiye'nin tüm illeri ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Kırım, Balkanlar ve Türkistan'daki Hoca Ahmet Yesevi'nin türbesinden getirilen topraklar, Türkeş'in mezarına konuldu.

MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ’NİN KURUCUSU, TÜRKLERİN SAVUNUCUSU MERHUM BAŞBUĞUMUZ ALPARSLAN TÜRKEŞ’İN RUHUYLA, ONUN BIRAKTIĞI ESERLERLE HUZUR BULAN, ONUN VADETTİĞİ GÜNLERE ULAŞMAK ÜMİDİYLE HER GÜN MÜCADELESİNE DEVAM EDEN, ÖNCE ÜLKEM VE MİLLETİM SONRA PARTİM VE BEN DÜSTURUYLA HER DAİM YÜCE TÜRK DEVLETİ’NİN YANINDA YER ALAN, ÜLKÜCÜLERE KOL KANAT GEREN DEVLET ATAMIZA, BİNLERCE ATSIZA SELAM OLSUN!