Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakanlık ve AKP Genel Başkanlığından bunu paket edince Foreign Policy dergisi “Amerika, Ankara’daki adamını kaybetti” sözleriyle durumu yorumlamıştı. Ahmet Davutoğlu her açıklamasında, yorumunda, eyleminde ABD’nin adamı olduğunu göstermiştir.

          Son olarak Barzani’ye, bölücülere ve siyasal Kürtçülere yakın olan Rudaw isimli haber sitesine yaptığı açıklamalarla hem ABD’nin adamı olduğunu hem de onlar için tam kullanışlı bir Serok Ahmet olduğunu göstermiştir.

        Serok Ahmet’in Rudaw’a yaptığı açıklamalar tam bir ABD güdümündeki terör örgütü yöneticisinin açıklamaları gibi olmuştur.

“Diyarbakır’a Amed denilebilir.”

“Sonuna kadar ben çözüm sürecinin yaşaması için çaba sarf ettim.”

“Yeni bir dönem, yeni bir süreç başlatmak lazım.”

“Dünyadaki en büyük Kürt şehri İstanbul’dur.”

“Suriyelilerin Kürtler için federasyon kararı alması hâlinde Türkiye’nin buna saygı göstermesi gerekir.”

          Çakma Türkmen Serok Ahmet’in siyasal Kürtçülük söylemleri hız kesmeden devam ediyor. Başdanışman, Dışişleri Bakanı, Başbakan, AKP Genel Başkanı iken ne ise Gelecek Partisi’nde de aynı karakter…

Şu ifadelere, şu yorumlara bakar mısınız?

Bir PKK’lı, bir HDP’li, bir YPG’li, bir PYD’li gibi…

          Zaten Başbakan iken PKK’nın Suriye kolu PYD için “Meşru görüyoruz” ve “Kobani’ye buradan selam ediyorum. Kobani’deki her kardeşlerimin alnından öpüyorum” diyen de bu Serok Ahmet’tir.

        Suriye’de Kürt kimliğini kullanarak, ABD’den silah alarak Suriye’yi bölmeye çalışan PYD/YPG iken “Suriyelilerin Kürtler için federasyon kararı alması hâlinde Türkiye’nin buna saygı göstermesi gerekir” şeklinde verdiği akla bakar mısınız?

          Serok Ahmet gerek Irak’ta, gerek Suriye’de sürekli sözde Kürdistan’a parça koparma derdinde… Bu Serok Ahmet yarınlarda da Türkiye ve İran’da da aynı talepte bulunacak kadar ABD çizgisini korumaktadır.

        Türkiye Cumhuriyeti tüm unsurlarıyla Barzani’nin 2017 yılında gerçekleştirmeye çalıştığı “bağımsızlık referandumunu” etkisiz kılma mücadelesi verip, bunda başarılı olunca Serok Ahmet ne demişti: “Irak’ta eğer Kürtler böyle bir şeye gitmişse yapacağımız yol şuydu; oturup konuşmak, yani dışlamak değil. Türkiye’nin Kürdistan referandumuna karşı söylemi yanlıştı.”

          Serok Ahmet Irak’ta, Suriye’de Barzani-YPG unsurlarının federasyon kurmasına çok sıcak bakıyor ama Türkiye’de Türk askerinin Tunceli dağlarına “Ne mutlu Türk’üm diyene” sözünü yazmasına “Bu eski Türkiye alışkanlıkları siyasi söyleme ve sloganlara da yansımaktadır. Demokrasiden nasibini almamış ülkelerin ortak özelliklerinden birisi dağlara, taşlara, meydanlara toplumu bölen, ayrıştıran sloganların yazılmasıdır. Türkiye sloganlardan yıllarca yeterince çekti” sözleriyle Türkiye’de ilk karşı çıkan olmuştu.

          Bu çakma Türkmen ve Yörük’ün gerçek ırkı, soyu nedir, gerçekten çok merak ediyorum. Türk, Türkmen, Yörük olmadığı kesin olmasına kesin de… Acaba ne?

          Adamın ömrü sözde Kürdistan’ın parçacık hayalleriyle, Türklük düşmanlıklarıyla geçiyor. Buna kim Türkmen ve Yörük diyebilir?

          Bu Serok geçtiğimiz hafta da utanmadan bir de Diyarbakır’da evlatları HD(P)KK tarafından kaçırılmış olan ailelerin eylem yaptığı yeri ziyaret etti. Doğal olarak anne ve babalar çok büyük tepki gösterdi. Aileler “HDP kapatılsın mı?” diye soru soruyorlar, Serok Ahmet “O başka konu” diyor.

          Çünkü utanması, yüz kızarması olmayan bu Serok Ahmet oraya gitmeden önce HDP’nin kapatılmasına karşı çıktı, terörist Demirtaş’ın serbest bırakılmasını istedi, Türk devletinin Kobani olaylarının hesabını sormak için yaptığı operasyon sonrası HDP’ye “geçmiş olsun” telefonu açtı, HDP’nin elindeki bölücülük yapan belediyelere kayyum atanmasına karşı çıktı. HD(P)KK’ya sahip çıkmak için tüm bunları yapan Serok Ahmet bir de utanmadan oradaki annelere, babalara bağırmaya çalışıyordu. Ama gördüğü tepki üzerine arkasına bile bakmadan oradan kaçmak zorunda kaldı.

Bu adama niçin “Serok Ahmet” dediğimizi şimdi daha iyi anladınız değil mi?

          O ABD’nin, Peşmerge’nin, YPG’nin, PYD’nin, HD(P)KK’nın Serok Ahmet’inden başka bir şey değildir. Rudaw’a yaptığı bölücü-Kürtçü açıklamalar bunun son delili olmuştur.

          “Amerika, Ankara’daki adamını kaybetti” diyenler yanılmasın, o yine ABD’nin adamı olmaya %0’lık Gelecek Partisi’nde devam ediyor.