''YUH!” diyeceğim de, edebimize yakışmıyor… Diyanet İşleri Başkanlığı, “kurucusu Atatürk” için kör-sağır- dilsiz! 30 Ağustos’ta Gazi’ye bir Fatiha’yı esirgeyen hutbeler, işin tuzu, biberi… Bize kalırsa Diyanet İşleri Başkanı o makama yük artık… Memleketin her yanında vicdanlar sızladı.. Ne acı, devletin kurumu “cehennem”i yaşatıyor Müslümanlara!

*

O kurumun başındaki profesör etiketli adamın şahsi tarikat-cemaat ilişkileri doruğa vardı… Allah ile Müslüman arasına siyasetçiyi, yobaz şeyhleri, fitneci tarihçi bozuntularını sokma hakkı yok… Mümtaz Türk milletinin Kur’an aydınlanmasına ışık tutacağına… Devasa bütçelerle ilmin, aklın ve imanın kaynağı olacağına… Örümcek ağı gibi saran cehalet, fitne, sömürü ve din istismarına dur diyeceğine… “Ruhban sınıfı”na dönüşmüş, yüklü maaşlı kadrolarıyla, sırmalı cüppeleriyle milletin yüreğini kanatıyor!

*

“İmdat” diyeceğim de, sesimizi duyan çıkmayacak… Türk milleti öz vatanında, kendi elleriyle yaptığı mescitlerinde cehennemi yaşıyor… Müminleri sürekli “azarlayan” vaizler, “hayatı” anlatacağına “cehennemle korkutan” imamlar, kurslarda çocuklarımıza tacize yeltenen ahlaksızlık, kadınlarımıza musallat olan “namussuz bir namus” ucubesi…

Camisini, mescidini temizlemeye fırsat bulamayan “esnaf-tüccar” din görevlileri… Müslüman şehrin sokaklarında cirit atarken “hoşgörüye sığınan sapıklar” kadar değeri olmayan “millî değerler”e saldırı… Söyleyin ey Diyanetin başındaki muhterem… Neyimize çare oldunuz da kurucumuza Fatiha esirgersiniz?

*

Ve siz “Allah ile aldatan” simsarlar… “Tühhh” diyeceğim de yapışacak yeriniz yok! Diyanet üzerinden millete “o…u çocukları” demeye yeltenen küstah belediye meclis üyesi… Çalıştay maskeli toplantılarda yüzlerce çocuğa sokakta namaz kıldıran ve bunu “bir inkılâbın muştusu” sayan Kürtçü-İslamcılar... O bölücü parti nasıl “dinî gösteri” yapabiliyor bu ülkede? Söyleyin ey Diyanetin başındaki muhterem… O bölgemizin halkını bunlara karşı bilgilendirdiniz mi?

*

Şirk, kibir, münafıklık, bencillik, riyâ yakalarına yapışmışken… “Tayyip Bey’e dokunmak ibadettir” dediklerinde, “Allah’ın vasıflarını toplamış” dediklerinde, “Onun doğduğu şehir mübarektir” dediklerinde, “Ezeli ve ebedi başkandır” dediklerinde, hâşâ “Peygamber’e benzettiklerinde”, FETÖ tezgâhıyla “Kutlu Doğum Haftaları” düzenlediklerinde, “Reis geliyor diye tabiat kıyama durdu” dediklerinde, “AKP’ye oy vermeyen cehennemliktir” dediklerinde…

Söyleyin ey Diyanetin başındaki muhterem… Müslüman Türk için, Kur’an için hangi refleksi gösterdiniz?

*

Hizbullah denen ihanet, cumhuriyet ve Atatürk’e saldırırken, var mıydı bir açıklamanız? IŞİD cirit atarken yolladınız mı bir aydın adam Müslümanlara? Bu toprağın her zerresi şehit kanı… Çarpılırsınız! Ha FETÖ gitmiş, ha Menzilciler gelmiş, var mı bir çözümünüz? Ha Süleymancılar gitmiş, ha Işıkçılar gelmiş, var mı bir dermanınız? Ha Adnan şarlatanı gitmiş, ha Cüppeli gelmiş, var mı bir çareniz? Milletin parasını dandik ve ciltler dolusu bir “ansiklopedi”ye gömen adamlardan hesap sorabildiniz mi? Yok! Anca “cehennemle korkutup” ölmüşlere nefret aşılayın siz!

*

“Çüşşş!” diyeceğim de yakışmıyor mürekkebe… Trabzon-Ortahisar’daki camiye asılan bayrağımızın yanındaki Atatürk posterini indirtmeye kalkan müftüye ne demeli? Ne demeli, Atatürk heykellerine saldıran sarıklı cüppeli yobazlara? Ne demeli, Mustafa Kemal’in ölmüş anasına iftira yağdıran tarihçi müsveddelerine? Ne demeli, Diyanetteki yobazlığa kafa tutan ülkücülere “trol” demeye kalkan cehalete?

*

Dört yanımız ateş, içimizde çöreklenmiş yılanlar… İslam dünyasının tek ümidi Türk milleti iken… “Milletini sevmeyi günah belleten” örümcek kafayı beslemeye devam mı edeceksiniz? “İslam” diye münafık “Araplaşma modası”nı dayatmaktan vazgeçmeyecek misiniz? Her cuma, milleti namazdan alıkoymanın yollarını mı arıyorsunuz muhterem? Bu cennet vatanı “cehenneme döndürmek” kararında mısınız?

Ve bir soru: Kurumdaki FETÖ’cüleri ne yaptınız? Demokrasi de “istifa” diye bir şey var, hatırlatalım!