Dert bir değil, bin değil. Hangi derde yanacağımızı, hangi yarayı saracağımızı  bilemez olduk. Baskı ve zulme direnen yanlarımız bizi ayakta tuttu, bizi biz kıldı, var eyledi. Öldürüldü, sürgün yedi, işgal edildi, soykırıma uğradı, asimilasyona maruz bırakıldı, kimliği yasaklandı, dili susturuldu, kültürü yabancılaştırıldı, ismi değiştirildi, tarihi sahteleştirildi… Yenilmedi. Bizi, biz eyledi… Tohum attılar geleceğe, umutlarını yitirmediler, ‘ant etmişim milletimin yarasını sarmaya’ deyip yemin ettiler, direndiler, ders verdiler, örnek oldular. Var olsunlar…

Ne büyük milletsin. Bunca baskılar, bunca zulümler seni tarihten silemedi. Kimisi uğrunda toprağa düştü, kimisini denize attılar. Toprağa düşenler yeşerdi umut oldu, denize düşenler derya oldu, ‘gözlerimizden akan yaşlar, derya deniz kan oldu’.

Aydın oldular, ışık saçtılar karanlık yurdumuzun üzerine. Üzüldüler, yandılar, yüreklerinde kara kanlar aktı ama yılmadılar. Ant etmişlerdi…

Söze değer verdiler, şiirler yazdılar, hikâyeler, destanlar yazdılar. Destan gibi ömür yaşadılar. Söz erleriydi çünkü onlar. Söz verdiler millet için ölmeye. Sözlerini tuttular.

Binlerce yıl yaşadılar ve yaşayacaklar, gönlümüzde taht oldular, kurultayımıza han oldular, derdimize derman, gözyaşlarımızı silen oldular. Ant etmişlerdi çünkü…

Ve gene bir gün mezarcılar gelir beni gömmeye… Geldiler gömmeye çalıştılar, kalbimize gömdüler. Ve ne yazık ki o ‘mezarcıların’ kirli botları hâlâ benim toprağımda…

Bu sözler, aslında ulusal marşımızın bana aktardığıdır. Evet, Kırım Halk Cumhuriyeti’nin ulusal marşından Ant Etkenmen (Ant etmişim) esinlendiğim fikirlerdir. Sözleri ise şair ve yazar, Kırım Tatar Demokratik Cumhuriyeti Başbakanlığı görevlerinde bulunan ve 1918 yılında Bolşeviklerce şehit edilen Numan Çelebi Cihan’a aittir.

Ulusal marşımızda da söylendiği gibi, ‘Gene bir gün mezarcılar gelir beni gömmeye’. O mezarcılar geldi ve bu satırın yazarını şehit ettiler, ama gömmediler, cesedini denize attılar… Çırpınırdın hey Karadeniz. Sen mezar oldun Çelebi Cihan'a. ‘Nasıl bolsun bu zavallı qardaşlarım çürüsün’, daha ne zamana kadar sürecek bu baskılar?

Zengin hayat hikâyesine sahip olan Numan Çelebi Cihan, yaşamı boyu Kırım Türkleri için mücadeleden asla taviz vermeyen ve geri durmayan bir devlet büyüğümüzdür. Şair ve yazarlık kişiliği ile beraber siyasi kimliği ile de Kırım Tatarı için savaşan Çelebi Cihan ve dava arkadaşları, 1917 yılında Kırım Ahali Cumhuriyeti’ni ilan ettikten sonra Milli Hükûmetin Başbakanı ve Adalet Bakanı seçilir. Fakat ‘mezarcılar’ bugün olduğu gibi yine de rahat durmaz, istemez Kırım’ın yükselişini, bağımsızlığını. Kırım’ı işgal eder, Numan Çelebi Cihan’ı yakalamak için tuzaklar kurar. Barış görüşmesi bahanesiyle davet edilip tutuklanan Numan Çelebi Cihan, 23 Şubat 1918 yılında Akyar Hapishanesi'nde şehit edilir ve cesedi Karadeniz’e atılır.

Kabri Karadeniz olan Başbakanım, mezarın nurla dolsun!