Gazi Mustafa Kemal Atatürk, dönemin son Türk yurdunun işgali üzerine Anadolu’nun her bir köşesinde başlayan yerel kurtuluş hareketlerini Sivas Kongresi’nde “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” ismiyle bir araya getirmiştir.

Bağımsızlığı karakteri bilen büyük Türk milleti “Her Türk asker doğar.” anlayışı ile bu Cemiyet etrafında yekvücut olarak bağımsızlık mücadelesi vermiş ve “mal bulduğunu zanneden” Mağribîleri geldikleri yere göndermiştir. Kimi ise geri dönememiş, işgal etmeye geldikleri topraklar, mezarları olmuştur.

Büyük Gazi zaferin ardından “Anadolu ve Rumeli Müdâfaa-i Hukuk Cemiyeti”ni partiye dönüştürme hedefini 9 Eylül 1923 tarihinde duyurmuş ve “Halk Fırkası” 11 Eylül 1923 tarihinde resmen kurulmuştur.

Bir Türkiye partisi olarak ve Türk milletinin verdiği bağımsızlık mücadelesinin manevi direkleri üzerine kurulmuş bulunan Cumhuriyet Halk Partisi geçen zaman içerisinde cumhuriyeti de, halkı da, partiyi de kenara itmiş Türk ve Türkiye düşmanlarının yuvalandığı bir “zararlı cemiyet” hâline gelmiştir.

Bir kaset kumpasıyla koltuğa oturan Kemal Kılıçdaroğlu bu haftaki grup toplantısında “1970’li yıllarda Filistin’e destek vermek için Filistin Kurtuluş Örgütünün saflarında gencecik pırıl pırıl üniversite öğrencilerimiz mücadele etti ve onların mezarları hâlâ oradadır.” demek suretiyle gerçeklerin üzerini örtmede maharetini göstermektedir. Kılıçdaroğlu; FKÖ kamplarında eğitim gören teröristlerin Türkiye’de pırıl pırıl gençleri, siyasetçileri, iş adamlarını nasıl katlettiğini de bir sonraki basın toplantısında anlatacak mıdır?

Ya da çok sevdiği Genel Başkanı adına CHP’nin Ankara İl Başkanı bu soruya cevap verebilir. Türkiye’nin bir Sovyet peyki olması için mücadele eden ve bol yıldızlı bayraklar sallayanlara karşı Türk Milliyetçileri; hem fikirleri hem de vücutlarıyla siper olmuş ay yıldızlı şanlı bayrağımızı tabutlarına süs yapmışlardır.

Kılıçdaroğlu’na takla atarak il kongresine tek aday olarak girmeye çalışan karikatür kahramanı Rıfkı; “ülkenin peşkeş çekilmesi”nden bahsederken kendi tarihlerinden yahut FETÖ’ye ve Kandil’e alan açan Genel Başkanı’ndan bahsediyor olmalıdır. Sayın Deniz Baykal’a kaset kumpası kurulduğunda da acaba ortaya çıkıp sahte kabadayılık yapmış mıdır?

Rıfkı, “yancı” derken Kandil’de yazılan senaryoları HDP ile birlikte sahneye koyan, Türklüğü Anayasa’dan çıkartmayı teklif eden Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun CHP’sini kastediyor olmalı.

Damat Ferit benzetmesini herhalde vatanı işgale gelen FETÖ’cü hainlerin darbe teşebbüsünü görmezden gelip devleti suçlu ilan eden muhterem Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu için yapmış olmalı. Dün vatan hainlerinin hedefinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bugün Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli olduğuna göre Atatürk’ün kutlu davasını Sayın Genel Başkanımızın devam ettirdiğini söylemek istemiş olmalı.

“Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini...

Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?” sözleriyle Türk milletinin sesi olan Namık Kemal’e Mustafa Kemal,

“Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini...

Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini.”

sözleriyle cevap veriyordu. Bugün Büyük Gazi’nin mirasını sömüren Kılıçdaroğlu ve avanesi Namık Kemal’in şiirindeki hançer dayayan olmuştur. Sayın Genel Başkanımız, temsil ettiği değer üzerine büyük Türk milletinin yardım çağrısına kulak vermiş ve gereken adımları atmıştır.

Genel Başkanını Çubuk’ta kaderine terk eden karikatür kahramanı Rıfkı şunu bilmeli ki vatanın bağrına dayanan hançeri kırıp atacağımız gibi o hançeri dayayan eli de kırmak Türk Milliyetçilerinin boynunu borcudur.

Editör: Haber Merkezi