Anayasanın 24. ve 41. maddesinde yapılacak olan başörtüsü ve Aile birliğini güvence altına alan düzenlemenin bu hafta içinde TBMM’ye sunulması bekleniyor. CHP’nin blöfüyle başlayan başörtüsü meselesi Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP lideri Bahçeli’nin tam ve en üst seviyede sahiplenmesiyle daha da genişledi. Anayasal değişikliği beklemeyen CHP adeta gözüne far tutulmuş tavşan gibi bakakaldı.

Cumhur İttifakının başörtüsü önerisine aile birliğinin korunmasını da ekleyerek bir değişikliğe gitmesi 6+1’li masadaki yarılmayı daha da derinleştirdi. Hatta 400 reyin bulunması halinde bile referanduma gidilebileceğinin ifade edilmesi masada panik havası oluşturdu. Masadaki ortakların CHP’nin kazdığı kuyuya düştüklerini fark etmeleri biraz zaman aldı.

3600 ek gösterge, EYT, Uzman Çavuş ve Jandarmaların özlük hakları, sağlık çalışanları, öğretmenler, çiftçiler, esnaflar, asgari ücret, memur zamları, sosyal yardımlar gibi birçok konuda samimiyetsizliğini ve çifte standartlı olduğunu ispatlayan CHP, Başörtüsü ve Aile birliğinin korunması konularında da aynı yaklaşımını sürdürdü.

***

24. maddede yapılacak olan değişiklik ile başı örtülü, başı açık hiçbir kadının anayasadaki temel hak ve hürriyetleri kullanmasının engellenemeyeceği ve hiçbir şarta bağlanamayacağının yer alacağı belirtiliyor. Bu kadar net bir ifade hakkında CHP neden net bir cümle kuramıyor?

Geçmişte başörtüsü düzenlemesini AYM’ye götürerek iptal edilmesini isteyen, başörtüsünden bez parçası olarak bahseden Kemal Kılıçdaroğlu’ydu. Bundan 5 sene önce CHP’nin kurultaylarında başörtülü kadınların konuşamadığını söyleyen bizatihi kendisiydi. “CHP olarak bir başörtüsü sorununu Türkiye’nin en temel meselesi haline getirdik” ifadelerini kullanan, Türk Ocakları İslam Dünyası Meseleleri ve Çözüm Yolları Sempozyumu’nda “Din halkın afyondur” diyen Karl Karl Marx’tan alıntı yaparak sözlerine başlayan, 2017 yılında yapılan Müftü ve imamlara da resmi nikah kıyma yetkisine karşı çıkarak bu düzenlemeyi anayasa mahkemesine götüren aynı CHP’ydi.

Madalyonun diğer yüzünde ise;

“Peygamber soyundan gelen”, “Kuran-ı Kerim’i ayetleriyle birlikte ezbere bilen”, başörtüsü yasağını kendisinin kaldırdığını iddia eden, CHP’ye üye olan genç bir kızın “Üniversitelerdeki başörtü yasağının kalkmasında şahsınızın gösterdiği tavır için teşekkür ediyorum” iltifatına mazhar olan, 26 Eylül 2015 tarihinde her sandığın başında bir imam bulunmasını isteyerek, “Din görevlileri yalan söylemez, herkese eşit davranır. Bu da bir anlamda seçimin güvenliğini sağlar” cümlelerini kuran bir Kemal Kılıçdaroğlu vardı.

***

Anayasanın 41. maddesinin başlığında yer alan, “Ailenin korunması, aile birliği ve çocuk hakları” ifadelerine ilave olarak ‘Aile Birliği’nin eklenmesine ve “Aile birliği ancak kadın ve erkeğin evliliğinden oluşur” şeklindeki düzenlemeye CHP nasıl yaklaşıyor? Kemal Kılıçdaroğlu ailenin kimlerden oluşmasını istiyor? Ya da savunduğu LGBT’nin açılımını biliyor mu?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, seçim vaatlerini taşıdığı billboardlara “Etnik köken, inanç, engellilik, cinsel yönelim yasayla dezavantaj olmaktan çıkarılacak” ifadelerini yazdırıyor. Bir anlamda LGBT’ye yasal güvencenin sözünü veriyor.

Yine katıldığı bir TV programında “LGBT, Türk aile yapısını bozuyor mu?” sorusuna “Hayır, ilgisi yok. Niye aile yapısını bozsun?” sözleriyle mukabelede bulunuyor. CHP Genel Merkezi önünde toplanan 13 kişilik LGBT üyesi, Kemal Kılıçdaroğlu’nu Fahri LGBT üyesi yaptıklarını duyuruyor.

Madalyonun diğer yüzünde ise;

Her fırsatta Suriyeli mülteciler için “evinize alın besleyin” diyenler, Kemal Kılıçdaroğlu’na “Neden Lezbiyen, Gay, Biseksüel, Trans bireyleri alıp evinizde birlikte yaşamıyorsunuz?” diye sormuyor. Kılıçdaroğlu şiddetli bir şekilde savunduğu LGBT’yi kendi ailesi için neden istemiyor? Başkalarının ailesi onun gözünde ne ifade ediyor?

***

Anayasa değişikliği oylaması bize CHP’nin boynundaki madalyonun hangi yüzünün kazanacağını gösterecek. Biz biliyoruz da bir de CHP’ye oy veren seçmen görsün istiyoruz.