ÇİFTÇİLER SİYASETE “İLK AÇIK SİNYALİ” GÖNDERDİ!

Geçtiğimiz hafta Almanya Çiftçiler Birliği’nin organize ettiği eylem görüntüleri çok izlenenler arasına girmeyi başardı. Hatta yaşananlar bazı ülkelerin tarım gündemi de oldu denilebilir. Dolaysıyla sevgili tarım dostu ve çiftçi-üretici okurlarım yaşanan gelişmeleri yakından takip etme gereği duydum.  

Kasım ayında Almanya anayasa mahkemesinin 60 milyar avroluk tahsis edilmiş borcu iptal eden kararının ardından, federal hükümet geçen hafta çiftçilere yönelik sübvansiyonlarda yılda yaklaşık 900 milyon avro (983,34 milyon dolar) tasarruf etme planlarını duyurmuştu.

Hükümet, kesintilerin ülkenin 2024 bütçesini dengelemek için gerekli olduğunu söylüyor. Alman çiftçilerse, dizel sübvansiyonu kesintileri ve onları doğrudan etkileyen vergiler nedeniyle öfkeli.

Siyasetiniz Çiftçilere Karşı Savaş İlanıdır!

Geçtiğimiz hafta Almanya’nın dört bir yanından çiftçiler, traktörlerini Berlin’in merkezine sürdüler. Binlerce Alman çiftçi ve traktörleri, hükümetin Berlin’in 2024 kemer sıkma tedbirlerinin bir parçası olarak gelecek yıl dizel sübvansiyonlarını ve tarım araçlarına yönelik vergi indirimlerini kesme planlarını protesto etmek için Berlin’in merkezinde toplandı.

Çiftçiler Brandenburg Kapısı’nda planlanan kesintileri protesto ederek, “Siyasetiniz çiftçilere karşı savaş ilanıdır” ve “ÇOK FAZLA ÇOK FAZLA! ARTIK BİTTİ!” yazılı pankartlar taşıdılar. Berlin’in merkezindeki Strasse des 17. Juni bulvarı boyunca bir dizi traktör park ettiler.

Çiftçiler, federal hükümetin dizel yakıt sübvansiyonlarını kaldırma kararının yanı sıra tarım ve ormancılık makinelerinin satın alınmasında vergi indirimlerinin reddedilmesi konusunda kızgın. Alman Çiftçiler Birliği’ne göre bu değişikliklerin çiftçilere maliyeti 1 milyar Euro’ya (yaklaşık 1,1 milyar dolar) kadar çıkabilir.

Brandenburg Kapısı çevresinde bir konvoy halinde hareket eden yüzlerce traktörle yaklaşık 3.000 çiftçi protestolarına yılbaşı dolayısıyla şimdilik ara verdi.

Gelecek yılın bütçesine göre, tasarruf hedeflerine ulaşmak için tarımsal dizel akaryakıta uygulanan kısmi vergi iadesinin yanı sıra tarım araçlarına yönelik vergi muafiyeti kaldırılmasını; çiftçi temsilcileri bu önlemlerin geçimlerini ve Almanya’nın tarım sektörünün rekabet gücünü tehdit edeceğini belirtiyor.

Çiftçilerden “Büyük Direniş” Sözü!

Hükümetin yaklaşımını eleştirenler arasında Yeşiller Partisi Tarım Bakanı Cem Özdemir, çiftçilerin dizelden “alternatifi” olmadığını söyleyerek, “Bize gıdayı sağlayanlar çiftçilerdir, bu kesintiler sektöre yük bindiriyor.” Sözleriyle destek oluyor gibi görünüyor çiftçilere…

Maliye Bakanı Christian Lindner ve Ekonomi Bakanı Robert Habeck, çiftçileri dinlemeye istekli olduklarının sinyalini verdiler. Ancak Karlsruhe kararından sonra manevra alanlarının çok az olduğunu iddia ettiler.

Almanya Çiftçiler Birliği’nin önderliğinde çiftçiler şimdi Berlin’in üç partili iktidar koalisyonuna planlanan kesintilerden vazgeçmesi gerektiğine dair “ilk açık sinyali” gönderdiler.

Çiftçiler Birliği Başkanı, “Aksi takdirde ocak ayından itibaren büyük bir direniş yaşanacak. Buna katlanmayacağız” diye konuşma yaparken; gösteride Baden-Württemberg’li bir çiftçi, “Bugün federal hükümete net bir sinyal gönderdik: Tarıma yönelik vergi artışlarını geri çekin” dedik. Yeter artık geri çekilmeli, bu politikaya son verilmeli, yoksa hükümet değişikliği şart.” Sözlerini dile getirdi...

Çiftçilerin tepkisi nedeniyle Berlin sokakları birkaç gündür sallanmaya başlamıştı. Bu sallanma Noel tatilinden sonra da kaldığı yerden devam edecek gibi görünüyor.

Almanya da sokaklar sallanmaya devam ederken, gelin hep birlikte ülkemizin tarım politikası yürütücülerine bir göz atalım. Genelde her ülkede benzer şekilde tarım politikaları yürütücüleri örgütlenmiştir. Buna göre bir ülkede tarıma yön veren politikaların oluşmasında etkili olan tarım politikası yürütücüleri; Tarım Bakanlığı, Tarımsal kooperatifler, Mesleki örgütler ve birlikler, Sivil toplum örgütleri ve Tarımsal eğitim kurumları olarak sayabiliriz.

Tarımsal kooperatifler, üreticiler tarafından kurulmuştur. Ülkenin tarım politikasının yürütülmesinde etkili olabilirler. Tarım kesiminde üretim artışı, arzın kontrolü, ürün ve girdi piyasalarının düzenlenmesi gibi, tarımın gelişmesi için hizmetler, üretici kooperatifleriyle kolayca gerçekleştirilebilir. Var mı böyle kooperatiflerimiz(!)?

Meslek örgütleri, tarım politikasının yürütülmesinde etkili olan başka bir kurum da meslek örgütleridir. Çiftçilerin kurup yönettiği ve ülkenin tarım politikasının şekillenmesinde rol oynayan kuruluşların başında “ziraat odaları” gelmektedir. Çiftçilerin gerek haklarını savunmak gerekse onlara girdi temin etmek, her türlü bilgiyi çiftçilere ulaştırmak vb. konularda görev yapan, çiftçilerin meslek örgütüdür. Var mı böyle bir meslek örgütümüz(!)?

Sivil toplum örgütleri, ülke tarım politikasının yönlendirilmesi ve yürütülmesinde etkileri son derece az gibi görünen kuruluşlar olmasına rağmen sivil toplum örgütleri önemli lobi faaliyeti yaparak çalıştıkları ürün veya ürün grubunda politika oluşturabilmektedirler. Var mı böyle sivil toplum örgütlerimiz(!)?

Tarımsal eğitim kurumları, tarımsal eğitim kurumlarında (araştırma enstitüleri, üniversiteler, tarım meslek liseleri(?), vb.) Tarımsal alanda yapılan araştırmaların sonucunda elde edilen bulguların uygulanarak ülke tarım politikasının buna göre yönlendirilmesi, o ülkenin güçlü bir tarıma sahip olmasına neden olabilir. Var mı böyle eğitim kurumlarımız(!)?

Dolaysıyla ülkemizde ne çiftçileri organize edecek bir STK, çiftçi temsilcisi ne de olumlu ya da olumsuz bir yaptırıma karşı tepki gösterecek çiftçi vardır. Rahat olun, Bizde hala öyle bir kültür yok, gelişmeye de niyeti yok, maalesef… En son Sayın Sencer Solakoğlu böyle bir şey yapmaya kalkmıştı. Traktörle cadde de kendi başına turlayıp çiftliğine dönmüştü galiba…

Son söz: Ülkemiz çiftçileri; ekonomik olarak güçlenmeden, ürettiği ürünlerin fiyatının belirlenmesinde söz sahibi olmadan, yeterli temsil ve yaptırım gücüne kavuşmadan; öncelikle tarımı sonra sanayi ve hizmet sektörlerini geliştiremeyiz.

Ülkemizin kalbi “tarım sektörü” dür. Bu durumda kalbi iyi atmayan, kan dolaşımını yeterince sağlayamayan vücutta; hücrelerin, dokuların ve organların yeterince beslenemeyeceği, gelişemeyeceği bir gerçektir.

“İyi atmayan bir kalbe sahipseniz, ekonomik olarak gelişmeyi beklemeyin.”

Kalın sağlıcakla…