Bir ziraat mühendisi olarak; bilgim, tecrübem ve sektöre olan inancım gereği bir ülkenin gelişmişlik düzeyinin, tarım sektörünün gelişimiyle doğru orantılı olduğuna inanırım. “Tarımın nüfus, ihracat, istihdam ve milli gelir gibi alanlardaki payı ne kadar artarsa, ülkelerin kalkınma ve gelişmişlik oranı da o kadar artar.” Bu kadar açık ve nettir. Bu nedenle çiftçinin ve tarım sektörünün desteklenmesi son derece önemlidir. Aksi durumda “tarımın desteklenmediği bir ülke, diğer bütün alanlarda gelişmiş olsa dahi gelişimi ve kalkınması eksik kalacaktır.” Dolayısıyla “tarım desteklerinin milli gelire oranı, kanunun öngördüğü şekilde yüzde 1’e yükseltilmelidir.”

“Çiftçiler tarım sektörünün işçileridir.” Hiçbir zaman sektörün patronu olamadılar maalesef. Gerek işçi, gerekse çiftçi olarak tarımsal üretimin en önemli bölümünü oluştururlar. Ülkemiz tarımının ilerlemesi için çiftçilerin her anlamda bilincinin artması en büyük etkendir. Bu nedenle “çiftçilerin tarım sektörüne bakışı, beklentileri, tarımda yeni yöntemleri takip etmeleri, kendilerini ve işletmelerini geliştirip büyütme istekleri, devletin tarım alanına yaptığı destek veya yatırımlardan haberdar olmaları” tarımsal ürün üretiminde, ticaretinde, gelişiminde ve tarımda gelişmiş ülkeler sıralamasında önemli rol oynar.

Son zamanlarda çiftçiler; tarımın ihmal edildiği ve desteklenmediğini düşünmektedir. Görüşleri, “yeterli devlet desteği alamadıkları veya devletin tarım sektörünü daha fazla önemsemesi ve desteklemesi gerektiği yönündedir.” Bu durum çiftçilerin, özellikle son yıllarda tarım sektörüne yapılan destek ya da uygulanan politikalar hakkında yeterli bilgiye sahip olmadıklarını da göstermektedir.

Saha çalışmalarını çok önemserim. Saha çalışması, mevcut durumu bütün çıplaklığıyla ortaya koyar. Ülkemiz tarımında en büyük eksiklik, “karar vericilerin ya sahadan yeteri kadar beslenemedikleri ya da sahadan gelen verileri yeterince irdeleyip kullanamamasından kaynaklanmaktır.” Masa başında alınan kararlar sonrası durum bütün açıklığıyla ortadadır. Tarımda genel olarak olaylar ve olgular yıllar bazında, genelde kendini tekrarlar. Aslında “ülkemizde tarım tekerrürden ibarettir.” Örneğin 2018 yılı; “fiyatlar arttı, çiftçi gübre alamıyor, çiftçi yemi dolarla alıp sütü kuruşla mı satacak demişiz, soğanı konuşmuşuz, ucuza patates yemişiz.” 2014 yılı; “kuraklık ve don, elektrik fiyatları, ithalat politikası, tarım politikaları, süt fiyatı ve buğday ithalatı konuşmuşuz.” Bu döngü yıllar bazında sürekli devam ediyor, acaba neden? Bunun sebebini sizlere bırakıyorum.

Dolayısıyla 2019 yılında yapılan bir saha çalışmasının 2021 yılı içinde çiftçinin tarıma bakış açısını yansıtması düşüncesiyle sizlerle paylaşmak istiyorum.

Çiftçilerin yüzde 92’sinin çocuk sahibi oldukları ve ilerde çocuklarının hangi mesleği yapmalarını istedikleri sorulduğunda, yüzde 34’ünün memur olmasını, yüzde 9’u çiftçi olmasını istemiştir.

Çiftçilerin mevcut üretim faaliyetlerinden memnun olma durumları incelendiğinde ise yüzde 54’ü üretimlerinden memnun olduğunu, yüzde 46’sı ise memnun olmadığını belirtmişlerdir.

Çiftçilerin bir sonraki yıl mevcut üretimine devam edip etmeme durumları incelendiğinde yüzde 83’ü devam edeceklerini, yüzde 17’lik kısmı ise devam etmeyeceğini bildirmiştir.

Çiftçilerin yaptığı işi bir başkasına önerme durumuna bakıldığında yüzde 58’i işini tavsiye edeceğini, yüzde 42’si ise etmeyeceğini belirtmiştir.

Çiftçilerin destek alma durumları incelendiğinde yüzde 42’si desteklerden faydalandığını, yüzde 58’i ise faydalanmadığını bildirmiştir.

Çiftçilerin yüzde 36’sı tarımın artık bittiğini ve iş imkânı sağlayacağı için tarım arazilerine fabrika açılması fikrine sıcak baktıklarını, yüzde 48’lik bir kısmı nasıl olduğuna bakmaksızın tarım arazilerine fabrika da açılabilir düşüncesine sahiptir. Tarım arazilerine imar izni çıkması ve maksimum gelir sağlayacak konut inşa edilmesi gibi bir durumla karşılaşırlarsa çiftçilerin yüzde 65’i konuta dönüştürülmesini istemediklerini, yüzde 35’lik kesim ise konuta dönüştürülmesini istediğini belirtmiştir.

Çiftçilere tarıma verilen mali desteklerin yeterliliği hakkındaki görüşleri sorulduğunda yüzde 95’lik kesim desteklerin yeterli olmadığını, yüzde 5’lik kesim desteklerin yeterli olduğunu düşündüğünü belirtmiştir.

Çiftçilerin eline 5 bin TL geçmesi durumunda yüzde 31’i hayvan alacağını, yüzde 23’ü borçlarını ödeyeceğini, yüzde14’ü ise bu parayı almayacağını belirtmiş.

Çiftçilerin eline 500 bin TL geçmesi durumunda yüzde 17’si konut alacağını, yüzde 13’ü hayvan alacağını, yüzde 12’si yatırım yapacağını, yüzde 10’u da çiftlik kuracağını belirtmiştir.

Görüldüğü gibi para miktarı arttıkça bu parayı tarımsal faaliyetler için harcayacak olan çiftçilerin oranı azalmıştır. “Bu durum çiftçilerin refah seviyesi arttıkça tarım sektörünü terk edebilecekleri şeklinde yorumlanabilir.”

Son söz: Çiftçilerin tarım sektöründeki gelişmelerden haberdar olması, doğru bilgiye ulaşması, tarımsal üretimi daha bilinçli yapması, aynı zamanda tarımın sürdürülebilirliğine ve toprak bütünlüğünün önemine dikkat çekmek için “tarımsal yayım çalışmalarının artması büyük ölçüde fayda sağlayacaktır.” Ayrıca “konu ile ilgili bilgilendirici reklam veya kamu spotlarının artırılması, ulusal kanallarda tarım programlarına yer verilmesi noktasında basın ve yayın organlarına özellikle Bakanlığa önemli görevler düşmektedir.”

Öğretmen; öğrenenle öğretileni buluşturan, öğrenenle öğretilmesi gerekeni kavuşturan bir akıl, görgü ve sorumluluk sahibi kişidir. “Bezden bir çantayla, bir defter, bir de kalemle köy okulunda ufkumuzu açan, iyi niyet, sadakat ve helal lokmanın hayatımızda yer edinmesini sağlayan, Türk milliyetçiliğini iliklerimize kadar işleyen”, Mustafa Duman, Ali Meral, Yaşar Sonsöz, Beşir Karslıoğlu, Ahmet Demirok, Ceyhan Ocak, Oğuz Özcan ve Süleyman Kodal öğretmenlerim başta olmak üzere, yurdumun her köşesinde azim ve sabırla görev yapan saygıdeğer öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü'nü tebrik ediyorum.

Ebediyete intikal edenlerle beraber terör saldırılarında hayatlarını kaybeden şehit öğretmenlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum.

Görevlerini yapmış olmanın huzuruyla emeklilik günlerini geçiren öğretmenlerimize hürmetlerimle birlikte uzun bir ömür temenni ediyorum.

“Hayatta olsun olmasın Cumhuriyetimizin fedakâr öğretmenleri her zaman kalbimizde yaşayacak, anıları yüreklerimizde tütecektir.”