Tarım sektörü doğaya açık olduğundan karşılaştığı riskler fazladır. Bir diğer risk grubu ise tarımsal faaliyetlerle ilgili oluşumları etkileyen ve tarımda yanlış algı oluşmasını sağlayan, yeterli bilgiye sahip olunmadan, tarımla ilgili yapılan yorumlar ve olaylardır.

Bu yorumlarla farkında olmadan çok yönlü bir meslek olan çiftçiliği itibarsızlaştırdığınızı düşündünüz mü? Dolayısıyla ülkemiz tarımını.

Bu olaylar sadece çiftçiler için değil, bu işe girmek için fırsat kollayan genç girişimcileri de etkiliyor. Her fırsatta çiftçilik yapmak, üretmek felaket haberleri gibi sunulmaya çalışılıyor. Adeta «sıra sana geliyor, sana geliyor” mesajı verilmeye çalışılıyor. Çiftçiye yapılan bu yaklaşımlar iddia ediyorum bir insana yapılsaydı; stres ve anksiyete yoluyla immün sistemini perişan eder ve o insan birkaç ay içinde ölürdü.

Tarımsal faaliyetler yapılamıyor, girdiler çok pahalı, çiftçi traktörünü satacak hale geldi, tarım bitti bitiyor imalarınızla..! Köylerde üretici konumunda olan genç kuşağın bir anda şehirlerde tüketici konumuna gelmesine… Dolayısıyla köylerden kentlere olan göçün artmasına katkı sağladığınızı hiç düşündünüz mü?

Özellikle bu pandemi sürecinde! Yeterli bilgiye sahip olmadığımız, özetle uzmanı olmadığımız konularda yorum yapmaktan kaçınmalı, sağduyulu davranmalıyız.

TARIMSAL GELİŞME

Kırsal tarımda gelir arttırıcı iki temel unsur vardır. Bunlar; ekonominin çekiç gücü olarak görünen tarıma yatırım yapmak kaydıyla, diğeri ise kırsalda hane halklarının gelirini arttıracak ve kent gelirine yaklaştıracak olan unsurdur.

Tarımsal katma değer ve kırsal gelir büyümesine etki eden en önemli faktörlerin başında; makro ekonomi, siyasi istikrar, serbest girdi piyasasına erişim, iyi işleyen ürün piyasası ve verimliliği tetikleyen teknoloji adaptasyonu gelmektedir. Burada tarımsal gelişme ve kırsal gelirde büyüme sağlamanın yanında ayrıca sürdürülebilir olmasının da sağlanmasıdır.

Tarım esasen; temelli, geçiş ve şehirleşmiş ekonomilerdir.

Dolayısıyla tarım birbirinden farklı üç ekonomik yapıda yürütülmektedir. Kalkınma çabaları her üç yapı için farklı farklı olmaktadır.

Dolayısıyla tarım dışı sektör ile tarım sektörü geliri arasındaki farkı korumalıyız.

Bunu korumak için uygulanan sübvansiyonlar tarımda dönüşüm yaratmalıdır. Bunları yapmak için de Tarım Bakanlığı, sivil toplum kuruluşları ve özel sektör iş birliği içinde olmalıdır.

Her zaman belirttiğim gibi bizim desteklemelerde amacımız ödeme yapılan çiftçi sayısını ve ödeme miktarını arttırmak olmamalı, ödemelerle tarım sektöründe iyileştirmeler yapmak ve çiftçiyi tarımsal faaliyet yaptığı yerde yani kırsalda tutmak olmalıdır.

HAYATIMIZDAN KG ÇIKTI, ADET VE DİLİM GİRDİ

Yapı ve kültür olarak farklılığımızla her zaman kendimizi belli ederiz. Gıda alışverişi yaparken genelde kg, karpuz ve kavunu ise tane olarak alırız. Kısa bir zaman önce tane olarak alanı gördüğümüzde ne cimri adam diye söylenirdik.

Karpuzu dilim olarak alanı ise yine cimriliğinden başlar, arkasından saydırırdık. Hiç olmazsa karpuzun yarısını komşuna verirsin be adam diye söylenir, en son kınardık.

Pandemi süreci gıda fiyatlarının artmasının tadı tuzu oldu. Aralarında bir bina farkı olan iki markette bile gıda fiyatlarının farkı göze çarpıyor.

Tüketici ürün fiyatlarının artma hızını takip etmede zorlanır hale geldi ve fiyatları takip etmeyi bıraktı. Zorunlu ihtiyaçlarını cebindeki parası kadar almayı tercih ediyor. Artık hayatımızdan kg çıktı, yerine adet ve dilim girdi. Ya ürünler pahalandı ya biz fakirleştik ya da kınadığımızı çekiyoruz?

ÇİFTÇİMİZ GÜLERSE BAYRAM OLUR MEMLEKETTE

Çiftçilerin şah damarının kesilmediği, onlara gün batımı yaşatılmadığı, ölü hücrelerinin canlandırıldığı, çiftçinin değil tabiatın emildiği ve çiftçisinin gülmesiyle bayram eden bir memleket olmak dileğiyle…