Çinli sosyal medya ve bilişim uygulamaları dünyaya yayılmaya devam ediyor. Diğer yandan Hindistan gibi bazı ülkeler de Çinli uygulamaları güvenlik gerekçesi ile engellemeye başladı. Çinli olup video konferans uygulaması alanında büyük çıkış yapan Zoom yanında, dünya piyasasında yükselen yıldızlardan birisi de 100 milyondan fazla Çinli olmayan kullanıcısı olan WeChat. Daha önce CitizenLab tarafından içeriklere gerçek zamanlı sansür uyguladığı raporlanan WeChat, üzerinden akan tüm içerikleri görmek ve sınıflandırmak için ciddi bir teknolojik hazırlığa sahip.

Tencent’in sahibi olduğu WeChat dışında diğer yaygın uygulamalar Qzone, Baidu arama motoru, TikTok ve Aliexpress.

Yine bir Pekin şirketinin uygulaması olan TikTok dünya çapında 800 milyon kullanıcıya servis veriyor. Büyük çoğunluğunu 30 yaş altı kullanıcıların oluşturduğu TikTok’un Türkiye’de 20 milyondan fazla kullanıcısı olduğu belirtiliyor.

TikTok uygulamasının geriye mühendislik yöntemleri ile incelenmesinin sonuçları ise oldukça acı. Kurulu olduğu cep telefonundan aldığı bilgilerin ve yetkilerin bir kısmı şöyle:

  • Cep telefonu donanım özellikleri ve tanımlayıcıları
  • Diğer tüm uygulamaların ve hesapların bilgileri
  • Adres defteri l 30 saniyede bir konum bilgisi
  • Cihazdaki diğer hesapları kullanabilme
  • Tabii ki mikrofon ve kamera kullanabilme
  • Panoya kopyaladığınız verileri okuma

 

Daha detaylı incelemelerde, uygulamanın geri mühendisliğe karşı dirençli geliştirildiği (yani ne yaptığının incelenmesini bilerek zorlaştırdığı) ve şaibeli şekilde dışarıdan ayrıca kod yükleyip çalıştırabilecek bir altyapıya sahip olduğu belirtiliyor.

Diğer yandan Counter Point Research tarafından yayınlanan akıllı telefon pazarı istatistiklerinde de en tepedeki yedi markaya bakıldığında %44’ü Çinli üretici. %22’lik “diğer üreticiler” başlığı da dağıtıldığında Çinli markaların dünya akıllı telefon piyasasına en az %55 oranında nüfuz ettiği söylenebilir. Her telefon üreticisinin kendi ürettiği ve cihaz içinde sunduğu mobil işletim sistemi ve üzerinde gelen ön tanımlı uygulamalar da önemli bir bilgi ağı oluşturuyor.

Diğer yandan yapay zekâ başlığında stratejik hedef koyarak ilerleyen Çin, yapay zekânın içine konduğu donanımlarla da dünyayı fethetmeye çabalıyor. Yapay zekânın içine girdiği bir örnek alan, Çin’in baskın olduğu dünya güvenlik kamerası pazarı iken, bir diğer alan da Huawei ile öncülüğe oynadığı telekom omurgalarındaki haberleşme teknolojileri alanıdır.

Çin, vitrinindeki bu malların yanına parayı da koyarak dünyaya ulaşıyor. Örneğin Filipinler’de Manila şehrinin güvenliği için Filipinler hükümeti, Çinli Huawei ve CITCC ile anlaşarak 400 milyon dolarlık bir kredi ile bu altyapıyı Çin’e borçlanarak finanse etmeyi planlıyor. Çin açısından borç diplomasisi diyebileceğimiz bu yöntem Türkiye’de de uygulanıyor. Yakın dönemde, Turkcell, Çinli tedarikçilerden alınacak başlıca 5G olmak üzere teknoloji alımlarında kullanılmak üzere Çin Kalkınma Bankası ile bir kredi mutabakat anlaşması imzalamıştı. Sevinelim mi, üzülelim mi? Yabancı sermayeye karşı değiliz, parayı ben veriyorum, benim ürünümü kullanacaksın diyen yabancı sermayeye karşıyız.

Özetle, Çin’in gitgide ördüğü bu ağı daha iyi hissedelim; İsrail, Amerika, Batı derken, Çin’i gözden kaçırmayalım.