Facebook’un da dâhil olduğu Meta şirketine bağlı Meta AI birimi beyne bir çip yerleştirmeden beyinden geçenleri okumakla ilgili araştırma çalışmaları yürütüyor.

Yıllar önce yazdığım yazılarımda insan makine arabirimi (MMI) çalışmaları, yeni nöromorfik bilgisayarlar, yapay zekâ başlıkları bir araya geldiğinde oluşacak “İnsan 2.0” hedeflerinden bahsetmiştim. Meta’nın çalışması da bunun bir ayağı. 

Bugün sağlık alanında MR, MEG ve EEG teknolojileri, elektrot ve magnetometreler ile beyne girişim yapmadan kafatasına bağlı elektrotlar ya da kafanın içine girdiği bir MEG ekipmanı ile tümör saptama, beynin çalışamayan bölgelerinin analizi, yaygın yaşlılık hastalıklarının tespit ve tedavisi için çalışmalar yürütülüyor. Beyni okumaya dayanan bu çalışmaların bir ayağı da, bu çalışmada yapılan, beyinden geçenlerin okunması. 

Çalışmada 169 deneğe bazı konuşmalar dinletilirken bunların beyin değişimleri, hangi kelime ve kelime gruplarına nasıl tepki verdikleri eş zamanlı olarak elektrot ve magnetometreler ile kayıt altına alınıyor. 56 bin saatlik konuşmanın dinletildiği çalışmalarda elde yazılı metin, ses kaydı, EEG ve/veya MEG kayıtları, yapay zekâ ile örtüştürülüyor. Bu verilerden öğrenen yazılım ne kadar fazla veriye sahip olursa o kadar net sonuç verebiliyor. Sonuçlara göre dinletilen kelimelerin %73’ünün yapay zekânın ilk 10 tahmini içinde doğru tahmin edildiği belirtiliyor.

Doğal olarak, insan kafasının ve beynin farklılıkları, çevresel elektromanyetik girişimler, duygusal durum, sistemlerin kalibrasyonu gibi birçok konu başarımı etkileyecektir.

Bu tür çalışmaların insan hayatına etkisi ise sağlık alanı başta olmak üzere ilerleyebilecektir. Daha önce gözle bilgisayar kontrolü gibi engelli insanların kullanımını kolaylaştıracak ürün seviyesine ulaşmış birçok çalışma vardı. Bu çalışma da benzeri şekilde yeterince olgunlaşırsa beyinden geçen kelimelerin yazıya dökülmesini sağlayabilecektir.

Bununla beraber bu tür çalışmalar hep elektromanyetik olarak steril bir ortam ile kafaya çok yakınlaşan sensörleri içeriyor. Eğer bu algılayıcıların mesafesi artırılabilirse uzaktan beyin okuma gibi teknolojilere zemin hazırlayabilir. İşte o zaman savunma ve istihbarat gibi alanlarda kullanılabilir hâle gelebilir.

Diğer yandan bu çalışma tek yönlü de olsa, çift yönlü bir modelleme mümkün olabilirse, yani bir dalga üretimi ile beyinden bir kelime geçirilmesi sağlandığında buna tam bir iletişim demek mümkün olabilecektir.