Kemal Kılıçdaroğlu özellikle son 2 aydır Meral Akşener tarafından ABB Başkanı Mansur Yavaş ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu figüran olarak kullanılmak suretiyle sürekli itibarsızlaştırılıyordu. Son Saraçhane tiyatrosuyla da bu durum zirveye çıkmıştır. Saraçhane tiyatrosunda Mansur Yavaş’ın bu tiyatroda konuk misafir olduğu netleşirken, asıl tezgâhın Kemal Kılıçdaroğlu’na yapıldığı konusunda herkes hemfikir olmuştur.

Ben de iki aydır bu içerikli yazdığım tüm yazılarda Mansur Yavaş’ın zaten bu senaryoda konuk misafir olarak Meral Akşener tarafından kullanıldığını, Meral Akşener’in gönlündeki asıl adayın Ekrem İmamoğlu olduğunu defalarca yazdım. Bunun için de Kemal Kılıçdaroğlu’nu sürekli itibarsızlaştırdığını, onu ezdiğini devamlı vurguladım.

Saraçhane tiyatrosundan 2 gün önce “İtibarı çapsızlarla paspas olan Kılıçdaroğlu!” başlıklı bir yazı yazarak “Meral Akşener son iki aydır Kemal Kılıçdaroğlu’na âdeta Çin işkencesi yapmaktadır.  Meral Akşener kendisinin sevmediği Mansur Yavaş, kendisinin çok sevdiği Ekrem İmamoğlu üzerinden Kemal Kılıçdaroğlu’nu çok zavallı bir hâle düşürmüştür” değerlendirmesinde bulunmuştum.

Saraçhane tiyatrosuna baktığımızda da bu hâlin seviyesi kat kat artmıştır.

6+HDP masasının en güçlü partisi CHP ama şimdi onun Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu âdeta siyasi maskara hâline getirilmiştir.

Kemal Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu’nun mahkeme gününü bildiği hâlde Almanya ziyaretini gerçekleştirdi. Yani bilerek, isteyerek Almanya’ya gitti. Niye? Çünkü Ekrem İmamoğlu’na verilecek ceza ne olursa olsun nihai bir karar değil. Üst mahkeme yolları var. Sağduyulu bir açıklama ile hukuk yolu takip edilmesi gerekirken daha mahkeme kararını vermeden Ekrem İmamoğlu’nun "Herkesi saat 16.00’da Saraçhane’ye davet ediyorum" daveti, Meral Akşener’in “Ankara'dan yola çıktım, Saraçhane'de görüşürüz” aceleciliği birleşince Kemal Kılıçdaroğlu Almanya programını iptal edip, jet hızıyla dönme kararı aldı.

MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin Her şeyden evvel 14 Aralık 2022 tarihinde İmamoğlu’yla ilgili davanın görüleceği herkesçe bilinmektedir. Bu durum şapkadan çıkmış bir tavşan değildir. Mahkeme kararının hitamında, senaryosu önceden yazılmış filmin Saraçhane’de gösterime sokulması da kategorik bir operasyondur.

Nitekim operasyonun hedefi CHP Genel Başkanı’dır. Kılıçdaroğlu’nun adaylığına soğuk ve şaşı bakanların Saraçhane tantanasına can havliyle sarılması, İP Başkanı’yla İmamoğlu’nun sevinç içinde kucaklaşmaları, bu şarkı burada bitmeyecek nakaratları tam bir düzenbazlıktır.

Kılıçdaroğlu’nun Almanya’da bulunduğu esnada kural dışı hamlelerle devre dışına alınma çabaları gözden kaçmayan kurnazlık ve kumpastır. Altılı masada Kılıçdaroğlu’na yönelik birikmiş ve bilenmiş itirazlar Saraçhane’de İmamoğlu ve İP Başkanı vasıtasıyla sahneye çıkmıştır” şeklindeki değerlendirmesi Saraçhane tiyatrosunun tam özeti olmuştur.

Saraçhane tiyatrosunun ertesi gün sabahında FOX TV’ye çıkarak süreci kendi kontrolü altına almak isteyen Kemal Kılıçdaroğlu "Sayın Davutoğlu aradı ve üzüntü duyduğunu ifade etti. Kendisi Saraçhane'ye gitmek istediğini belirtti" ifadelerini kullanırken, kendisine  'Akşener sizi aradı mı?' sorusuna ise Kılıçdaroğlu "Hayır aramadı" cevabını vererek kendisine kimlerin tezgâh kurduğunu da bir nevi ifade etmiş oldu.

Ekrem İmamoğlu kimin belediye başkanı?

CHP’nin değil mi?

Meral Akşener o hâlde Kemal Kılıçdaroğlu’na CHP’nin İBB Başkanı üzerinden niye bu nankörlüğü ve nezaketsizliği sergiliyor?

Meral Akşener’in derdi ne ise niçin Kemal Kılıçdaroğlu ile baş başa yahut 6’lı masa toplantısında konuşmak yerine hep arkadan iş çevirmeyi tercih etmektedir?

Meral Akşener’de Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik nankörlük, vefasızlık, nezaketsizlik, saygısızlık, tezgâh, kumpas, itibarsızlaştırma, adam yerine koymama adına her davranış gözükmektedir.

Kendisine iyilikten başka hiçbir şey yapmamış Kemal Kılıçdaroğlu’na bunları reva görmesini sağlayan güç ve baskı nedir?

Çünkü Meral Akşener’in gözü dönmüş gibi bir hâli vardır. Kendisine bu kadar iyilik yapmış Kemal Kılıçdaroğlu’nu aylardır CHP’li iki çapsız belediye başkanını kullanarak itibarsızlaştırmaya çalışması, üzerinde birilerinin baskı kurmasından kaynaklanmaktadır. Direkt akla gelen ABD ve onun taşeronu FETÖ’dür. Bir ayda dört kere ABD Ankara Büyükelçisi ile görüşen Meral Akşener her manada şüpheli bir siyasetçidir.

ABD Merkezi Haberalma Teşkilatı (CIA) danışmanı ve terör örgütü FETÖ destekçisi Henri Barkey’in "İkinci kaybeden, cumhurbaşkanlığı için ortak aday olacağını sanan Kılıçdaroğlu" diyerek, CIA ve Pentagon'un psikolojik harp elemanı ve Türkiye düşmanı Michael Rubin’in de sosyal medyada yaptığı paylaşımda "Gerçek hakaret değildir" diyerek, PKK destekçisi Avrupa Parlamentosu Eski Türkiye Raportörü Kati Piri’nin de “Erdoğan zira bütün popüler muhalefet liderlerini hapse atıyor" diyerek Ekrem İmamoğlu’nu desteklemesi aslında “Kimler kimlerle” manzarasının örnekleridir.

Soner Yalçın’ın CHP’nin gazetesi Sözcü’de 1 buçuk ay önce sorduğu şu soruları bu şüphe içinde değerlendirin derim.

“Kılıçdaroğlu adaylık yarışında “elenirse” bunlar kimi aday yapmak istiyor? Kim o saklı FETÖ elemanı?

Benzeri bu sorular, “FETÖ'nün adayı kim” sorusunu sormama sebep oldu.

Sahi, FETÖ'nün Türk siyasetine kumpas kurmaktan vazgeçtiğini mi sanıyorsunuz? Yanılırsınız

Şüphe duymayan hakikati bulamaz.” (9 Kasım 2022)

***

Saraçhane tiyatrosunu izlerken aklıma direkt Soner Yalçın’ın bu yazısı geldi. Son iki aydır yoğunlaşmış bir şekilde Kemal Kılıçdaroğlu’nu adaylıktan elemeye çalıştıkları ortadadır. Bunun önderliğini de Meral Akşener yapmaktadır. Kemal Kılıçdaroğlu da terör örgütü PKK ve FETÖ’ye yakın siyaset güden bir siyasetçidir. Ama anlaşılan ABD ve taşeron örgütleri kendileri adına daha verimli bir aday aramaktadır.

Bu pazar İstanbul’da seçim olsa bir daha İBB Başkanlığını rüyasında görmesi mümkün olmayan Ekrem İmamoğlu gibi bir karakteri Cumhurbaşkanlığı alanında kendilerine verimli figüran olarak görmektedirler.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Price’ın, "İmamoğlu'nun mahkûmiyeti insan hakları, temel özgürlükler ve hukukun üstünlüğüne saygı ile çelişmektedir" şeklindeki açıklaması da aslında zihinlerini bir kez daha açık etmiştir.

Kolpaçino Ekrem’e ABD üzüldü, Yunanistan üzüldü, HDP üzüldü, FETÖ üzüldü… Gerisine gerek var mı? Onun için üzülenler, ondan beklentisi olanlardır.

Karşımızda nasıl bir Ekrem İmamoğlu profili var?

Ağzı bozuk, dili durmuyor, küfürbaz… Bunu bazen bir valiye, bazen bir meclis üyesine gösterebiliyor. Bazen bir gazeteciye, bazen yargı üyelerine…

Milli hiçbir konuda hassasiyeti yok. Maske olarak ara sıra Atatürk nutukları atıp hamamın namusunu kurtarmaya çalışıyor.

HD(P)KK’lılara karşı aşırı bir ilgisi ve sevgisi var.

Geçmişte FETÖ’nün yayın organlarında programlar düzenlemiş birisi.

Kendi seçim kampanya danışmanı Necati Özkan tarafından “Ekrem İmamoğlu’nu CHP’lilerin %98’i desteklerken, HDP’nin %100’ü destekledi” tarif edilen kişi.

Aşırı bir Yunanistan hayranı ve Yunanistan medyasının da “Bizim çocuk” dediği, onun Yunanistan ziyaretini “Atalarının toprağını ziyarete geldi” diye sunduğu kişidir.

Meral Akşener’in "Babamın ailesi Yunanistan'a Diyarbakır'dan gitme” sözü üzerinden “Acaba ortak noktaları Yunanistan mı?” diye şüphe duymak da hakkımız herhâlde?

Kutsal şehir İstanbul’a geldiği günden bu yana çivi çakmamış, İstanbul halkını âdeta canından bezdirmiş birisini niçin Türkiye’nin başına bela etme hayali kuruyorlar ki?

Ekrem İmamoğlu profilindeki birini, Türkiye adına sevdası olan birisinin desteklemesi mümkün değildir. Onu Cumhurbaşkanı adayı olarak isteyenlerin sevdası çok farklıdır.

Kendi masa ortağına, kendi belediye başkanıyla kumpas kurmaya çalışanlar, Saraçhane’de gözüne far tutulmuş tavşan gibi yakalanmıştır. Ekrem İmamoğlu ile cıvık cıvık ilişkisi olanlar aslında maskesini oyun esnasında düşürmüştür.

Tiyatro sahnesi eksik olmayan 6+HDP masasında bakalım Saraçhane sonrası yeni sahne adresi neresi olacak?

Saraçhane’de kurulan ve her yanından cıvıklık akan sahnedeki çak hareketini Ekrem-Meral ikilisi yaptı. Bundan sonra çak hareketini kim kime yapacak merakla bekliyoruz.

Acınacak hâle düşen Kemal Kılıçdaroğlu bu oyunlara boyun mu eğecek yoksa oyunları mı bozacak, önümüzdeki günler bunu gösterecektir.

Ama Can Ataklı gibi CHP’li yazarlar bile…

“*Ortada bir mağduriyet yok.

*Meral Akşener ile İmamoğlu'nun sarıldığı fotoğrafa bakın, mağduriyet var mı? Gülüyorlar, seviniyorlar.

*Kılıçdaroğlu kazık yiyeceğini düşünmediği için Almanya'ya gitti.

*İmamoğlu'nun yaptığı çok büyük bir hataydı.

*Dün akşam İmamoğlu olayı mağduriyete çevirince Kılıçdaroğlu çok öfkelendi.

*Ekrem İmamoğlu, emrivaki yaptı. 6'lı masayı davet ediyorum dedi. Meral Akşener de atladı hemen ben varım diye” diyorsa CHP-İP arasındaki menfaat ve proje kavgası derinleşecektir.

Meral Akşener’in CHP ile kavgaya tutuşup, yeni bir “çözüm sürecinden” bahsetmesi, danışmanlarının terörist Demirtaş ve PKK sevdalısı Osman Kavala’ya hukuksuzluk yapıldığını tekrar vurgulamaya başlaması, okyanus ötesinin Ekrem ve Meral ikilisine yeni misyon ve konum belirlediğinin işaretleridir.

Bu son yaşananlarla birlikte tüm Türkiye gördü ki bu 6+HDP masasının Türkiye ile bir bağı da yok, Türk milletine vereceği bir katkısı da yoktur. Türkiye bunlara teslim edilirse ülkeyi her manada 7 parçaya böleceklerini bir kez daha ispatlamışlardır.