6'lı masanın akıl hocası Selahattin Demirtaş muhalefet cephesine yazdığı haftalık uyarı mektubunda, muhalefetin Kürt sorununa ilişkin nasıl bir çözüm önerdiğini ana hatlarıyla şimdiden ortaya koyması gerektiğini ifade etmiş. HDP’nin muhalefete koşulsuz destek vereceğini zannedenler açısından sıkıntılı günler kapıya dayanmış görünüyor. Bir taraftan vatan millet edebiyatı parçalayıp diğer taraftan Türkiye topraklarını uzun soluklu bir bölünüm projesine sürükleyecek adımları atmak muhalefet açısından pek kolay olmayacaktır.

Muhalefet madem Kürt meselesinin mürebbiyeliğini üstlendiyse ve sandıkta HDP’nin oylarını “Biz bu sorunu çözeceğiz” sözleriyle arkasına alıyorsa ilk adım olarak meselenin tarifini tüm boyutlarıyla yapmalıdır. Nedir bu Kürt sorunu? İki yılda virüs uzmanı olan, bulaşma yollarından korunma taktiklerine kadar nelere dikkat etmek gerekir hepsini öğrenen, deprem olunca jeolojiye, ekonomi kötüyse iktisat terimlerine yoğunlaşanlar olarak, her şeyi anladık, anlıyoruz da bu Kürt sorununu bir türlü idrak edemiyoruz. Tüm bilinmezler bilinir olsa da bu Kürt sorununun üzerindeki sis perdesi bir türlü dağılmıyor. Biz mi kalın kafalıyız, Kürt sorunu var diyenler mi anlatım özürlü?

Anadilde eğitim hakkından bahsediyorlar mesela. Devlet Kürtçeyi seçmeli ders olarak veriyor ama seçen olmuyor. CHP’li Sezgin Tanrıkulu’nun Diyarbakır’da yaptığı bir konuşma vardı. Kürtçe seçmeli dersin Kürt vatandaşlar tarafından seçilmemesini eleştiriyordu. Sorunun mustaripleri olarak işaret edilenlerin meseleden haberleri yok. O zaman başka şeyler düşünüyor insan. Sorunun kaynağının Kürt vatandaş olmadığı anlaşılınca “Kürt sorunu var” diyen PKK kontenjanından seçilmiş kukla vekiller sorunuyla yüzleşiyoruz.

Ama aklı başında olan herkes iyi biliyor ki bu işin asıl amacı self determinasyon yolundaki ara taşları döşemektir. Artık yaşam umudu kalmayan bir hastanın ölümü nasıl normal karşılanıyorsa toplum da bu ayrılığa karşı yavaş yavaş alıştırılmak isteniyor. Gerekli altyapı sağlandıktan sonra önce otonomi, sonra ayrılma hakkı denilerek dört parçalı Kürdistan’ın Türkiye ayağı aradan çıkarılacaktır. İşte Kuvayı Milliyeci muhalefetimiz böyle bir ihanete karşı kolları sıvamıştır.

Kürt meselesi en başından beri emperyalist devletlerin desteklediği bir projedir. Başına buyruk hareket eden ve kendi ulusal çıkarlarını gözeten bir Türkiye mi, ABD ve Batı’nın sağlayacağı desteğe köle saadetiyle bağlanacak bir kukla devlet mi? Mesele emperyalist devletler açısından gayet anlaşılabilir bir durumdur. Ya muhalefet açısından? Onlar bu işten nasıl bir kazanım sağlayacak? Dolayısıyla yuvarlak masa yuvarlak lafları bırakıp Demirtaş’ın çağrısına kulak vermeli ve “Çözeceğiz” dediği bu meseleyle ilgili Türk milletini aydınlatmalıdır. Kim ak kim kara, geçit başında meydana çıksın…