Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çorlu'da Baykar Akıncı Taarruzi İnsansız Hava Aracı (TİHA) Teslimat ve Kurs Bitirme Töreni'nde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin mühendislik kabiliyetlerinin yeni sembolü, bağımsızlığın gökyüzündeki yeni temsilcisi Taarruzi İnsansız Hava aracı Akıncı'nın teslimatı vesilesiyle bir arada bulunduklarını söyledi.

Ağustos'un, Türk tarihinde aynı zamanda zaferler ayı olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"Perşembe günü 950'nci sene-i devriyesini kutladığımız Malazgirt Zaferi'nden yarın 99. yıldönümüne kavuşacağımız İstiklal Harbimizin zirvesi olan 30 Ağustos Zaferi'ne kadar pek çok dönüm noktasını bu ay içinde yaşadık. Bugünkü programımızla tarihimizdeki bu zaferler halkasına bir yenisini daha eklemiş oluyoruz. Türkiye'nin son 19 yılda yazdığı başarı hikayesinin en ön safında hiç şüphesiz savunma sanayimiz var. Bilhassa insansız hava araçları teknolojisinde ulaştığımız seviye, savunma sanayindeki kabiliyetlerimizin tüm dünya tarafından kabul edilen başarısının ifadesidir. Çok değil bundan 10 yıl önce bize bu araçları parası ile bile satmayan, bakımlarını yaptırmak istediğimizde 'bugün git, yarın gel' diyenler vardı. Aynı çevreler bugün sahada oyunu değiştiren Türk İHA'larını ve onların açtığı çığırı konuşuyor. Bu başarının gerisinde Nuri Demirağ, Nuri Killigil ve Vecihi Hürkuş gibi vatanseverlerin akim kalmış mücadelelerini yeniden ayağa kaldıran Türk mühendisleri, teknisyenleri ve teknikerleri bulunuyor. Bu başarının arkasında 'yapamayız, beceremeyiz' diyen mandacı kafalara inat, 'en iyisini, en ilerisini biz yaparız' diyen inanmış yürekler var."

Bu adanmışlığın meyvesini, bugün sınıfında dünyanın en gelişmiş İHA'larından biri olan Akıncı'yı, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin envanterine katarak aldıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Taarruzi İnsansız Hava Aracımız Akıncı ile birlikte Türkiye, bu teknolojide dünyanın en ileri üç ülkesinden biri olmuştur. Bu başarının mimarları olan Bayraktar ailesini, başta baba Bayraktar Özdemir Bey'i, eşini ve evlatlarını, Baykar'ın fedakar mühendislerini, teknikerlerini, çalışanlarını, Akıncı'nın tasarım, geliştirme ve üretim safhalarında emeği geçen herkesi, şahsım, ailem ve milletim adına yürekten tebrik ediyorum. Rabbimden Akıncı'nın bölgesinde ve dünyada huzurun, güvenin, barışın ve adaletin tesisi için samimi gayret gösteren Türkiye'nin gücüne güç katmasını niyaz ediyorum." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin savunma sanayindeki hassasiyetinin, gözünü kan bürümesinden değil, dünyanın son bir asırdaki serencamından kaynaklandığını dile getirerek, "Son yüzyılda iki büyük savaş yaşayan dünyamız, istikrar ve düzene kavuşmak şöyle dursun daha çetin sınamalarla karşı karşıya kaldı. Dünyanın çeşitli yerlerindeki çatışmalar, kargaşalar ve sosyal düzensizlikler giderek derinleşiyor. Göç, salgın, özellikle salgın hastalık, açlık, kıtlık gibi felaketler, dünya nüfusunun en önemli gündem maddesi olmayı sürdürüyor." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, uluslararası kuruluşların sadece 3-5 ülkenin çıkarlarına hizmet eden çarpık yapılarıyla büyük sorunlara çözüm bulmakta aciz kaldığını söyledi.

Batı'nın son bir kaç yüz yılda bilim, fen ve teknolojide elde ettiği üstünlüğü fırsat bilerek, hak, hukuk, adalet, insan onuru gibi evrensel kavramları kendi refah düzenini korumak için suistimal ettiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"Şimdi soruyorum sizlere, Afganistan'da anneler, çocuklarını dikenli tellerin ardındaki yabancı askerlere teslim etmek zorunda kalıyorsa, vicdanlar buna nasıl suskun kalabilir? Filistin'de uçurtma uçurması gereken çocukların bomba seslerinden korkan kardeşlerini teskin etmek için çırpındıkları bir dünyada başlar nasıl huzurla yastığa değebilir? Suriye'nin yerle bir olan şehirlerinde anne, babalar enkaz yığınlarında evlatlarının cansız bedenlerini ararken, dünyanın geri kalanı kendi evlatlarının geleceğine nasıl güvenle bakabilir? Umut yolculuğuna çıkan mültecilerin bedenleri, Akdeniz'in, okyanusların karanlık sularında kaybolurken insanlık buna nasıl bigane kalabilir? Dünyanın dört bir yanında benzer zulümler, farklı sebep ve şekillerle yaşanıyorsa, hangimiz sırtımızı mazlumlara ve mağdurlara dönerek yaşamaya devam edebiliriz? Tüm bu acı tablolar, insan onuruna yaraşır bir hayatı sadece kendilerine reva görenlerin eseridir. Elbette bu sorunlar çözümsüz değildir. Tarihinin hiçbir döneminde adı soykırımla, sömürgeyle, katliamla, işgalle anılmamış, umudu, vicdanı, huzuru temsil eden bir medeniyet tasavvurunu yeniden inşa ederek, karanlık tabloyu tersine çevirebiliriz ama önce buna niyetlenmek gerekiyor. En acısı da karşımızda öyle bir niyetin olmamasıdır."

"Türkiye'nin geçtiğimiz 19 yılda elde ettiği netice, 84 milyon insanımızın ortak başarısıdır"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyada olup bitenlere bakıldığında kimi ülkelerin teknolojideki üstünlüklerini, yeni kaynaklar ele geçirmek, sınırları değiştirmek için kullandıklarının görüldüğünü dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Halbuki teknoloji, huzuru getirmek, savaşları bitirmek, soykırımları engellemek, refahı sağlamak için kullanıldığında tüm insanlığa hizmet edecektir. Türkiye olarak prensibimiz, geliştirdiğimiz her teknolojiyi ülkemizle birlikte insanlığın tamamının faydasına sunmak, hayrına kullanmaktır. Savunma sanayiinde de aynı bakış açısıyla, aynı hissiyatla hareket ediyoruz. Bugün Suriye, Libya, Azerbaycan'da önüne geçtiğimiz insanlık dramları işte bu anlayışın bir sonucudur. Türk askerinin adım attığı her toprakta, Türk bayraklı İHA ve SİHA'ların havalandığı her sema, işte bu sebeple huzur buluyor. Güney Asya'dan Kuzey Afrika'ya, Orta Doğu'dan Balkanlara kadar gittikleri coğrafyaların insanlarıyla, göz hizasında konuşmaya bile özellikle tenezzül etmeyenler, elbette bu durumdan memnun değildir. Hayatları boyunca hep karşısındakinden bir şeyler çalmanın, hep kendine çalışmanın derdinde olanlar, elbette bu tabloyu iyi karşılamıyor. İşte bu sebeple, bölgemizdeki ateş çemberinin içine Türkiye'yi de alacak şekilde genişletmeye çalışıyorlar. Çeşitli zamanlarda PKK'yı, FETÖ'yü, DEAŞ'ı, YPG'yi öne sürüyorlar. Ülkemizi türlü badirelerinin içine çekmek gayretinin gerisinde, hep bu strateji var. Terör örgütlerinin işe yaramadığı durumlarda, gizli, açık ambargolarla, ekonomik tuzaklarla, diplomatik sinsiliklerle netice almaya yöneldiler. Allah'ın yardımı ve milletimizin birliğine, beraberliğine ve kardeşliğine sahip çıkması sayesinde hem sahada hem masada tüm bu oyunların üstesinden geldik. Türkiye'nin geçtiğimiz 19 yılda elde ettiği netice, 84 milyon insanımızın ortak başarısıdır. Bu başarıda, dünyanın dört bir yanında yüreği bizim için çarpan yüz milyonlarca kardeşimizin de büyük payı vardır. Dünyada örneklerini daha sıkça görmeye başladığımız, geçmişte milletçe de acı şekilde yaşadığımız acı tecrübeler bize, Türkiye'nin her alanda mutlaka gücünü artırması gerektiğine işaret ediyor. Bosna Hersek'te, Karadağ'da bunu gördük."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin, bu milletin ne olduğunu, olanların da hissettiğini ve bu şekilde Türkiye'ye bir yaklaşım gösterdiklerini belirterek, "Eğer ülke, millet ve devlet olarak yeterince güçlü olmazsak, bin yıllık vatanımız bu coğrafyadan, bizi adeta bıçakla kazır gibi kısa sürede tasfiye edeceklerinden şüpheniz olmasın. Değerli kardeşlerim, bizim başka vatanımız yok. Bizim gidecek başka bir yerimiz de yok. Onun için ülkemize, vatanımıza, devletimize sıkı sıkıya sahip çıkacağız. Üstelik bizim sorumluluklarımız sadece 780 bin kilometrekare ile de sınırlı değil. Eğer bölgemizde, dünyada istikrar, huzur ve düzen sağlanacaksa bunun Türkiyesiz gerçekleştirilmesi düşünülemez." ifadelerini kullandı.

Her alanda bağımsızlığın sağlanmasının dosta güven, hasma korku vermenin en başta gelen şartının savunma sanayinde güçlü olmaktan geçtiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şüphesiz yüzde 20'lerde yerli oranına sahip savunma sanayisini bu kadar kısa sürede yüzde 80 yerliliğe yaklaştırmak, Cumhuriyet tarihinin en büyük başarılarından biridir. Kamu, özel sektör vasıtasıyla edindiği kabiliyetlerle temelini ecdadımızın attığı savunma sanayisinde Türkiye'yi artık oyun kurucu ülkeler arasına sokmuştur." dedi.

"Her ne şekilde olursa olsun şu gerçeği herkes görüyor, biliyor." diyen Erdoğan, şunları söyledi:

"Bölgemizde herhangi bir tasarrufta bulunmak isteyen önce Türkiye'ye bakacak. Akıncı ile birlikte dünya çok daha farklı müzakerelerin içine girecektir. Bölgemizde bir taşı bile yerinden oynatmak isteyen önce Türkiye'nin rızasını arayacak. Bölgemizde operasyona niyetlenen önce Türkiye'nin barış ve istikrar esaslı yaklaşımını değerlendirecek."

"Milli SİHA'larımız için pek çok ülke sırada bekliyor"

Milli SİHA'lar için daha pek çok ülke sırada beklediğini belirten Erdoğan, "Bayraktar TB2'lerimizi Ukrayna, Katar ve Azerbaycan'a ihraç etmiş durumdayız, yeni yeni ihraç anlaşmaları da yapıldı, yapılıyor." diye konuştu.

Erdoğan, şöyle devam etti:

"Şimdi hedefimiz, kendi inşa ettiğimiz kısa pistli uçak gemilerimize inip kalkabilen SİHA'lar geliştirebilmektir. Türkiye'yi bilhassa insansız savaş uçağı teknolojisinin de öncü ülkesi yapmakta kararlıyız."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kısa pistli uçak gemilere inebilen SİHA'lara ilişkin, "İnşallah bunu da başararak SİHA'larımızı deniz aşırı görevlerde de kullanabilecek bir yetkinliğe sahip olacağız." dedi.

Editör: Haber Merkezi