Kaynak: AA

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "sözde cumhurbaşkanı" ifadesinin, cumhuriyeti, demokrasiyi ve milletin iradesini hedef alan, son derece tehlikeli bir söz olduğunu belirterek, bu sözün derhal geri alınması gerektiğini bildirdi.

Kalın, Twitter'dan yaptığı paylaşımda, şunları kaydetti:

"Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'sözde cumhurbaşkanı' ifadesi, cumhuriyeti, demokrasiyi ve milletin iradesini hedef alan son derece tehlikeli bir sözdür ve derhal geri alınmalıdır. Milletin iradesini yok sayan bu şaibeli zihniyetin demokratik siyasette yeri yoktur."

"KILIÇDAROĞLU'NUN 'SÖZDE CUMHURBAŞKANI' İFADESİ SON DERECE TEHLİKELİ BİR İFADEDİR"

Siyasette bu kez de "sözde cumhurbaşkanı" tartışması yaşanıyor. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun kullandığı bu ifadeye sert tepkiler var.

CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun "sözde cumhurbaşkanı" ifadesi siyasette yeni bir tartışmayı da beraberinde getirdi. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, "Kılıçdaroğlu'nun sözde ifadesi çok tehlikelidir. Tartışmaya açar. Milyonlarca insana saygısızlıktır. Son günlerde darbe imaları konuşuldu. Tekrar böyle şeyleri akla getirmeye başladı. Buradan demokrasimiz zarar görür. Yetkiyi veren millettir. Bunu da onlar sorgulayabilir" dedi.

İletişim Başkanı Fahrettin Altun, twitter hesabından açıklama yaptı. Altun, Kılıçdaroğlu'nun özür dilemesi gerektiğini savundu. "Yalan, iftira ve hakaret siyasetin değil siyasetsizliğin ve acziyetin göstergesidir." ifadelerini kullandı.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Şentop da CHP liderine tepki gösterdi, "Anayasada yer alan devletin temel kurumlarını bizatihi hedef alan, itibarsızlaştıracak ifadeler, sadece bu kurumlara değil, siyasete, demokrasiye, millet iradesine ve nihayet devletin kendisine hasar verir." dedi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ise yaptığı paylaşımda, Kılıçdaroğlu'nun Amerikan seçim sonuçlarına saygı gösterilmesini istediğini hatırlattı. Sözde ifadesini "Millet iradesine en büyük saygısızlığı" olarak niteledi.

CHP liderine bir tepki de AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'ten geldi. Çelik Kılıçdaroğlu'nun “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ilkesi ile kavga ettiğini belirtti. "Kılıçdaroğlu, milletimizin iradesine ve Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil eden meşru makama saldırmaktadır." diyen Çelik, Kılıçdaroğlu'nun "Demokrasi düşmanı olduğunu itiraf ettiğini" savundu.

Eleştirilere cevap veren CHP Sözcüsü Faik Öztrak, "Cumhurbaşkanı, Anayasamızın 103. Maddesine göre “Üzerime aldığım görevi TARAFSIZLIKLA yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma (…) NAMUSUM VE ŞEREFİM ÜZERİNE and içerim” diye yemin eden ve bu yemine uygun hareket eden kişidir." paylaşımında bulundu.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, "Kılıçdaroğlu'nun 'sözde cumhurbaşkanı' ifadesi son derece tehlikeli bir ifadedir." dedi.

CNN Türk'te yayınlanan "Ne oluyor?" programına katılan Kalın, gazeteciler Hakan Çelik ve Göksu Öngören Özgür'ün gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

"CHP İSTANBUL İL BAŞKANI ÜZERİNDEN KONU SİYASALLAŞTIRILDI "

Kalın, Cumhurbaşkanının da önüne gelen dosyaları incelediğini dile getirerek, herhangi bir üniversiteye rektör olacak kişinin akademik birikimine, yöneticilik tecrübesi ve diğer yönlerine baktığını aktardı.

Konunun başka bir zemine kaydırıldığını vurgulayan Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Üniversiteli öğrenciler, akademisyenler kendi dinamikleri çerçevesinde, kendi tartışma zeminleri içinde bu konuyu devam ettirselerdi belki daha sağlıklı bir tartışma zemini olacaktı ama konu politize edildi, siyasallaştırıldı, özellikle CHP İstanbul İl Başkanı üzerinden konu siyasallaştırıldı ve tartışma, oraya gidip bir meşru cumhurbaşkanının kullandığı bir yetkinin sorgulanması meselesine dönüştü."

"CUMHURBAŞKANLIĞI YETKİSİNİ SAYIN RECEP TAYYİP ERDOĞAN'A VEREN MİLLETTİR"

İbrahim Kalın, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik sözleri üzerine şunları söyledi:

"Kılıçdaroğlu'nun 'sözde cumhurbaşkanı' ifadesi son derece tehlikeli bir ifadedir. Bu, seçilmiş bir cumhurbaşkanının meşruiyetini tartışmaya açmaktır.

Bu, bir kere Cumhurbaşkanı'na son seçimlerde oy veren yüzde 52,5 yani neredeyse 26-27 milyon insana bir saygısızlıktır. Milli iradeyi yok sayan bu tür yaklaşımlar, cumhuriyete ve demokrasiye karşı bir tehdittir, bir tehlikedir. Siz seçilmiş, görevinin başında olan, kanunlar, kurallar çerçevesinde görevini icra eden meşru cumhurbaşkanına 'sözde' yani 'meşruiyeti olmayan' yaftasını vermeye çalışırsanız, çok ciddi bir tehlikeyle karşı karşıyayız demektir, muhalefet adına da. Muhalefetin demokrasiyi, millet iradesini sindiremediği, özümseyemediği anlamına gelir bu.

Cumhurbaşkanının politikalarını beğenmeyebilirsiniz, eleştirebilirsiniz, bu ayrı bir şey ama meşruiyetini bu şekilde sorgulamaya açmaya çalışırsanız, gayret ederseniz, demokrasiyi zedelersiniz, yaralarsınız. Bu da maalesef CHP'nin geçmişinde bulunan bir takım şaibeli dönemleri akla getirir. Son günlerde, son dönemlerde darbe imaları konuşuldu. İster istemez darbe karşıtı olan herkes bunlara da tepki gösterdi. Tekrar bu tür şeyleri akla getirmeye başlar. Meşru, seçilmiş, seçimle işbaşına gelmiş bir cumhurbaşkanının görevini, yetkisini, konumunu, makamını bu şekilde sorgulamaya kalkarsanız, 'sözde' veya benzeri ifadelerle, sakil ve kerih ifadelerle, buradan demokrasimiz, cumhuriyetimiz zarar görür. Bunlar son derece tehlikeli ifadeler ve Sayın Kılıçdaroğlu'nun bunu düzeltmesi gerekir. Bu mantıkla gidecek olursak Meclis'in meşruiyetini de sorgulamaya başlarsınız, Kılıçdaroğlu'nun meşruiyetini de sorgulamaya başlarsınız, bunun sonu gelmez. Milletin iradesine saygısızlıktır bu her şeyden önce."

Böyle bir yaklaşımın demokratik siyasette yeri olamayacağını dile getiren Kalın, "Bu tartışmanın veyahut kendince meydan okumanın, sorgulamanın yapılacağı yer sandıktır.

Sandığa gittiğinizde milletten oy istersiniz, seçilirsiniz, ondan sonra rakibinizi alt ettiğinizi söylersiniz. Seçilmiş, seçimle iş başına gelmiş bir cumhurbaşkanına, 26 küsur milyon insanın oy verdiği bir cumhurbaşkanına siz 'sözde cumhurbaşkanı' diyemezsiniz, onun meşruiyetini tartışmaya açamazsınız. Siz o makamda da değilsiniz, öyle bir yetkiniz de yok.

Cumhurbaşkanlığı yetkisini Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a veren millettir ve bunu muhakeme edecek kişi de Sayın Kılıçdaroğlu değildir." ifadelerini kullandı.

"DEMOKRATİK REFLEKSİN HAREKETE GEÇMESİ GAYET NORMAL"

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, "Darbe konusu Türkiye'nin gündeminde midir?" sorusunu şöyle yanıtladı:

"Türkiye'de darbeler dönemi sona ermiştir. Millet bunu 15 Temmuz'da çok net bir şekilde göstermiştir. Hala bu darbe meselesini gündemde tutmaya çalışan ve bunun üzerinden bir takım imalarda bulunan, kendilerince siyaset yapmaya çalışan belli kesimlerin olduğu da bir gerçek. Darbeden ziyade darbe lobiciliği yapan, adeta darbe pazarı kurmaya çalışan belli kesimler var. Bu konularda açıklama yapan kişileri görüyoruz, bazen bir kişi olabiliyor, bazen bir grup olabiliyor, bazen bir grubun yahut bir partinin temsilcisi olabiliyor. 2021 yılına girdiğimiz günlerde birisi çıkıp bu açıklamayı yapıyorsa, insanların buna tepki göstermesinden daha doğal ne olabilir? Yahut '27 Mayıs darbesi şunlar olsaydı aslında olmazdı.' demek geriye doğru, aslında 'Darbe sivillerin suçudur, onlar şunları yapsalardı askerler müdahale etmeyecekti gibi.' bir okumayı beraberinde getiriyor."

İlker Başbuğ'un açıklamasına ilişkin olarak da Kalın, "Bir siyasi analiz yaparken de geçmişe dönük analizlerin de bugünün siyasetiyle çok iç içe geçtiğini göz ardı etmemek lazım. Sayın Başbuğ'un böyle bir niyeti olmamış olabilir, darbeye zemin hazırlayacak bir yaklaşım ortaya koyma niyetiyle bunu söylememiş olabilir. Ama bizim demokrasimiz o kadar kırılgan süreçlerden geçti ki... Bunları yaşamış bir ülke olarak ister istemez birileri bu dönemleri çağrıştıracak bazı ifadeler kullandığında demokratik refleksin harekete geçmesi gayet normal." diye konuştu.

"BİR DÖNEM CHP'NİN İKTİDAR FORMÜLÜ, CHP ARTI ORDU EŞİTTİR İKTİDAR İDİ"

Muhalefet partilerinin darbe konusundaki açıklamalarına ilişkin soru üzerine Kalın, "Darbe meselesi, geçmişte yaşadıklarımızdan bağımsız olarak değerlendirebileceğimiz bir şey değil. Bir şekilde bu darbelerin içinde siviller de oldu. Askeri yanına alarak iktidar olmak isteyen siyasi partiler de oldu. Bir dönem CHP'nin iktidar formülü, CHP artı ordu eşittir iktidar idi." dedi.

Kalın, Türkiye'de bazen sivil siyasetin o kadar itibarsızlaştırıldı ki adeta askeri darbelere zemin hazırlandığını, sivil siyasetin bilerek itibarsızlaştırıldığını söyledi.

Buna malzeme veren siyasetçilerin de olmuş olabileceğini ama bunların hiç birinin bir askeri darbenin meşru zemini olamayacağını vurgulayan Kalın, "Çıkıp bugün birileri 'Ben şunu sevmiyorum, beğenmiyorum. Nasıl gidecekse, nasıl giderse gitsin, darbe ile bile olsa gitsin' dediğinde, insanların buna demokratik bir refleks tepki göstermesi gayet normal. Bu, Türkiye'nin demokratikleşme bilinci açısından sağlıklı bir şey. Sıkıntılı olan bu tür yollardan, yaklaşımlardan medet uman birilerinin bulunuyor olması." değerlendirmesini yaptı.

"SİYASETİ VE DEVLET KURUMLARINI SAĞLAM ZEMİN ÜZERİNDE İNŞA ETMEMİZ GEREKİYOR"

İbrahim Kalın, siyaset ve devlet kurumları zaafa uğradığında darbe türü müdahalelere zemin hazırlandığını belirterek, "Geçmişte de darbe yapmak isteyenler bu iki şeyi yaptılar. Dolayısıyla siyaseti ve devlet kurumlarını sağlam zemin ve temeller üzerinde inşa etmemiz gerekiyor. Bunun için milletin iradesi esastır, sandığa gitmek esastır. Milletin onay vermediği hiç bir yapının, modelin yaşayamayacağını herkesin kabul etmesi esastır." ifadelerini kullandı.

Ortak zeminin, siyasetin demokratik bir zeminde ilerlemesi gerektiği ilkesi olduğunu vurgulayan Kalın, bu sağlandığında, hem siyasetin hem de devlet kurumlarının güçlü olduğu bir zeminde darbe imkanı ve ihtimalinin çok zayıflayacağını dile getirdi.

Kalın, aslolanın demokrasiyi seçimlerle, Anayasa'nın çizdiği kural ve kanunlar çerçevesinde işletecek bu modeli hep birlikte yaşatmak ve buna zarar verecek imalardan, açıklamalardan, bunun meşruiyetini tartışmaya açacak pozisyonlardan kaçınmak gerektiğini söyledi.

Siyasi liderlerin, bir konuda görüş belirtirken bu hassasiyeti bu ortak zemini dikkate alarak siyaset yapmalarının önemli olduğunu ifade eden Kalın, "Özellikle 15 Temmuz'dan sonra milletimizin darbelerin karşısında dimdik duran bir millet olarak bundan gerekli dersleri çıkardığına inanıyorum." dedi.

"ERKEN SEÇİM BİZİM GÜNDEMİMİZDE YOK"

İbrahim Kalın, "İktidar ve muhalefet bloğunda ittifaklar şekillenir mi önümüzdeki süreçte?" sorusu üzerine, şu yanıtı verdi:

"Siyaset dinamik bir süreç şimdiden bir şey söylemek için çok erken. Ama her bir siyasi partinin belli ilkeleri vardır. İttifak kurarken de bu ilkelere en uygun başka aktörlerle birlikte hareket ederler. 2023 seçimlerine 2,5 yıl var ve erken seçim diye bir şey söz konusu değil. Erken seçim bizim gündemimizde yok. Seçimler 2023'te zamanında olacak. O zamana kadar da Cumhur İttifakı sağlam bir şekilde, gayet güçlü bir şekilde bu süreci devam ettirecek. Bu ittifaka katılımlar olabilir, bunun için şimdiden bir şey söylemek için erken.

Diğer partiler değerlendirirler. Kendi siyasi hedefleri çerçevesinde bunu anlamlı bir adım olarak değerlendirirlerse olabilir. Bu manada ittifaklar kapılarını kapatmazlar diğer aktörlere. Türkiye'de bir hükümet krizi yok. Türkiye'de yüzde 50'lerin üzerine çıkmış bir Cumhur İttifakı var ve şu an iktidarda olan, ülkeyi yöneten bir Cumhurbaşkanı var ve onun bir kabinesi var. Dolayısıyla erken seçimi konuşmayı dahi gerektirecek bir tablo söz konusu değil. Bu, suni bir gündem olarak dile getirildiği zaman demokrasinin işleyişine, ekonomiye ve yatırımcıya da zarar veriyor."

"ANKETLERE BAKTIĞINIZ ZAMAN TABLO ORTADA"

Erken seçim tartışmalarına ilişkin soru üzerine Kalın, "Erken seçim ihtimali yok. Bu tür temaslar veya çağrılar, mevcut ittifakı güçlendirmeye dönük adımlardır. Gelir, katılırlarsa mevcut ittifak daha da güçlenir. Hükümetin çalışmalarına belki daha büyük katkı sağlar. Gelmeseler de Cumhur İttifakı anketlere baktığınız zaman tablo ortada." dedi.

"Muhalefet ile yeteri kadar görüş alış verişinde bulunamıyor mu hükümet?" ve "Sayın Cumhurbaşkanı ile Sayın Kılıçdaroğlu arasında da bir görüşme söz konusu olabilir mi?" soruları üzerine Kalın, şunları söyledi:

"Planlanan böyle bir görüşme yok. Sayın Cumhurbaşkanımız kapılarını hiç bir zaman hiç bir siyasi figüre kapatmamıştır. 15 Temmuz'dan sonra da Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın Bahçeli, o zaman Binali Bey Başbakandı. Külliye'ye geldiler, değerlendirildi. Keşke muhalefet burada daha büyük bir siyasi sorumluluk ve olgunlukla hareket etse ve böyle temaslar daha sık yapılabilse.Cumhurbaşkanımız, terörle mücadele, PKK ile mücadele, FETÖ ile mücadele, enerji, Irak, Suriye, Libya, Doğu Akdeniz gibi yerlerdeki milli çıkarlarımız söz konusu olduğunda kapılarını hiç bir zaman kapatmadı. Ama sizin meşruiyetini sorgulama cüretinde bulunacak ifadeleri kullandığı zaman bir muhalefet lideri ile hangi zeminde oturup konuşacaksınız."

Parlamenter sisteme dönüş iddiaları ve taleplerine ilişkin görüşü sorulan Kalın, şu yanıtı verdi:

"Türkiye'de kaç lider, yüzde 30-35-40 ile tek başına iktidar olmak varken, 50+1 gibi yüksek bir çıtayı kendine hedef olarak koyabilirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan olarak seçimlere girdi hepsini de kazandı. İlk iktidara geldiği 2002 seçimlerinde yüzde 34,7 oy aldı ve o dönemde meclisteki sandalye dağılımından dolayı iki parti meclise girdi. Oy dağılımından dolayı AK Parti sandalyelerin yüzde 60'ına yakınını aldı. Bu her seçimde yükselerek 50'ye kadar çıktı.

Tayyip Erdoğan'ın kendi taban gücünü düşündüğümüz zaman, AK Parti'nin 5-6 bazen 10 puan önünde oldu. Bu gücünü de hala koruyor Cumhurbaşkanımız. Bunun rahatlığı varken 50+1 diye bir hedef koydu. 'Gerçek manada demokratik meşruiyeti olan, yetkisi olan bir liderliğin böyle olacağını söylüyorum' dedi. Kaç lider buna cesaret edebilirdi? Yüzde 20-25 oy aldığında 'Tarihimizin en büyük oyunu aldık' diyen bir siyasi lider profilinin karşısında 'Hayır ben 50+1 ile geleceğim' diyen bir başka siyasi lider. Bu milletin iradesini esas alan bir yaklaşımın ifadesi bu. 'Bu sistemden memnun değiliz, 50+1 bizi zorlayacak' diye bir tereddüt, bir güven eksikliği asla söz konusu değil."

Kalın, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin, Türkiye'de milletin iradesini önceleyen, demokratik standartları yükselten, "Sandıkta ancak bu noktaya gelirseniz iktidar olursunuz" diyen bir bakış açısını ifade ettiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, önümüzdeki süreçte CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile herhangi bir görüşmesinin söz konusu olup olmadığının sorulması üzerine Kalın, böyle programın şu anda gündemde olmadığını kaydetti.

"KILIÇDAROĞLU BU ÜSLUPLA KONUŞMAYA DEVAM ETTİĞİ MÜDDETÇE BÖYLE BİR GÖRÜŞMENİN İMKANI SÖZ KONUSU OLMAZ"

Kalın, "Sayın Kılıçdaroğlu bu üslupla Cumhurbaşkanımız hakkında konuşmaya devam ettiği müddetçe böyle bir görüşmenin imkanı söz konusu olmaz tabii ki. Bu sadece kişisel bir mesele de değil. Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan aynı zamanda kendisine oy veren milyonlarca kişinin hakkını, hukukunu korumak zorunda. Birisi onun meşruiyetini sorgulamaya açtığında, sadece onun şahsına saldırmıyor ki aynı zamanda ona oy veren insanlara da bir saygısızlık var. O insanların da hakkını korumak zorunda elbette. Dolayısıyla bunun zeminini oluşturacak adımların atılması lazım." diye konuştu.

İLETİŞİM BAŞKANI FAHRETTİN ALTUN

İletişim Başkanı Fahrettin Altun, twitter hesabından açıklama yaptı. Altun, Kılıçdaroğlu'nun özür dilemesi gerektiğini savundu. "Yalan, iftira ve hakaret siyasetin değil siyasetsizliğin ve acziyetin göstergesidir." ifadelerini kullandı.

MECLİS BAŞKANI MUSTAFA ŞENTOP

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Şentop da CHP liderine tepki gösterdi, "Anayasada yer alan devletin temel kurumlarını bizatihi hedef alan, itibarsızlaştıracak ifadeler, sadece bu kurumlara değil, siyasete, demokrasiye, millet iradesine ve nihayet devletin kendisine hasar verir." dedi.

CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ise yaptığı paylaşımda, Kılıçdaroğlu'nun Amerikan seçim sonuçlarına saygı gösterilmesini istediğini hatırlattı. Sözde ifadesini "Millet iradesine en büyük saygısızlığı" olarak niteledi.

AK PARTİ SÖZCÜSÜ ÖMER ÇELİK

CHP liderine bir tepki de AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'ten geldi. Çelik Kılıçdaroğlu'nun “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ilkesi ile kavga ettiğini belirtti. "Kılıçdaroğlu, milletimizin iradesine ve Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil eden meşru makama saldırmaktadır." diyen Çelik, Kılıçdaroğlu'nun "Demokrasi düşmanı olduğunu itiraf ettiğini" savundu.

CHP SÖZCÜSÜ FAİK ÖZTRAK

Eleştirilere cevap veren CHP Sözcüsü Faik Öztrak, "Cumhurbaşkanı, Anayasamızın 103. Maddesine göre “Üzerime aldığım görevi TARAFSIZLIKLA yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma (…) NAMUSUM VE ŞEREFİM ÜZERİNE and içerim” diye yemin eden ve bu yemine uygun hareket eden kişidir." paylaşımında bulundu.

Editör: Haber Merkezi