Bundan yaklaşık 2 yıl önce şu satırları içeren “Yerli ve Milli Nedir” isimli bir yazı yazmıştım: [1]

“Bir cihaz, bir Çin firması tarafından Çin’de Çinliler tarafından tasarlanmış, yazılımları Çin’de üretilmiş ama fiziksel üretimi Türkiye’de yapılmış olsun. Bu durumda bu cihazın yerli olup olmadığı da önemli bir tartışma konusu olacaktır. Maalesef bu şekilde bir truva atı yöntemi ile binlerce dolara satılan Çin ürünleri, Türkiye’de yerli malı belgesi alabilmektedir.

Türkiye’deki yerli malı belgesi mevzuatı, kabaca, malın üretim maliyetlerinde yerli katkıyı ölçen bir yerlilik oranı hesabına dayanıyor. Bu mevzuatta tasarım, yazılım ve üretim aşamasındaki diğer fikri mülkiyet hesaba katılmadığında (yabancı üreticinin işine gelmediği için) Türkiye’de sadece montajı yapılan bir ürün kolayca yerli olabiliyor.”

Yurt dışından bir tasarım getirilip, Türkiye’deki baskı devre fabrikalarına bu tasarım ile üretim yaptırıp, bunu yine Türkiye’de üretilen bir kutunun içine koyduğunuzda bu cihaz için yerli malı belgesi almak mümkün olabiliyor. Çünkü elle tutulabilen neredeyse tüm bileşenler yerli.

Peki ya elle tutulmayanlar? Yerli malı mevzuatını ilgilendiren kanunlar karşısında, üretim sürecinin ana çıktılarından olan tasarım gökten inmiş gibi maliyetlendirilmeyebiliyor. Bu cihazın komple çalışması için cihazın içinde yazılım olup olmadığına bakılmayabiliyor. Eğer yazılım gerekiyorsa ve Çin’den yüklenip içine konduysa yerli malı belgesi için hesap çizelgelerinde bu yer almayabiliyor. Alsa bile yanına küçük bir yabancı katkı maliyeti yazmak için bir engel yok.

Özetle, donanım bir şekilde burada monte edilebiliyor; gözle görünmeyen kalemlerde, yabancı menşeli üretici kötü niyetli ise, belge almak için bunları gizleyebiliyor. Çünkü yabancı üreticilerin tasarımları, patentleri, diğer fikri mülkiyetler ve yazılımları yurt dışı kaynaklı. Ürünün yerliliğinin hesaplandığı çizelgede, bu gözle görünmeyen yabancı katkı maliyetler bulunmadığı ya da çok düşük tutulduğu için de yerli katkı oranı %51 üzerinde çıkabiliyor.

Türkiye’de yerli malı belgesi süreci, ilgili kanunlar ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tebliğlerine göre TOBB tarafından sanayi odaları eliyle işletiliyor. İlgili son tebliğde geçen “üretim sürecinin önemli aşamalarının ve ekonomik yönden gerekli görülen en son esaslı işçilik ve eylemin Türkiye’de yapılmış olması şartıyla yerli malı kabul edilir” cümlesi, özellikle teknolojik ürünlerdeki yerli malı belgelerinin dayanak cümlesi.

Tebliğe göre “üretim sürecinin önemli aşamalarının” Türkiye’de yapılmış olması tanımlanmış olmasına rağmen, analiz süreci, tasarım süreci dâhil olmak üzere, üretim sürecinin ayrılmaz bir parçası olan bir kısım süreçlerin Türkiye’de yapılıp yapılmadığını denetlemek mümkün olmayabiliyor. “En son esaslı işçilik” ifadesi de diğer arka kapıyı oluşturuyor. Montaj bazlı üretim birden yerliymiş yanılgısına yol açabiliyor. Diğer yanda, sürecin denetimini yapan uzmanlar tüm üretim sürecine bakabilmek için ürünün bulunduğu alana göre bilgi altyapısına sahip olmayabiliyor.

Bu noktanın detaylı şekilde çalışılması ve Türkiye’de gerçekten yerli kaynaklarla üretim yapan tüm girişimlerin, yabancı üreticilere karşı etkin bir yerli malı belgesi ile korunması büyük önem taşıyor. Uzmanlık alanına göre, kamu kurumlarının ya da kümelenmelerin kamu görevi üstlenerek denetim sürecine dâhil edilmesi, sürecin aksayan yönlerine uzman bakışı getirebilir. Örneğin; haberleşmede BTK, ulaştırmada, havacılıkta ilgili kümelenme, savunma alanında SSB, yerli malı belgesi süreçlerine dâhil edilebilir. Bu sayede “üretim sürecinin” burada gerçekleştirildiği garanti altına alınabilir.

Ayrıca, sektörlerin kendi içinde oto kontrolünü sağlamak için de bir “askıya çıkarma mekanizması” ile itiraz kurumu tesis edilebilir.

Bunlar sayesinde olumsuz istisnalar ortadan kaldırılarak, en üst seviyede net olan yerlilik politikaları daha başarılı uygulanabilecektir.

Bundan bir sonraki ve daha etkin aşama da harcamaların yerli malına yönlendirilmesi olacaktır. Uygulanmaya başlanacak “program bütçe sistemini” de yukarıdan-aşağıya bir bakış getirebilmesi anlamında çok önemli görüyorum. Strateji ve Bütçe Başkanlığınca uygulanmaya başlanacak bu model, “yerli malı kullanımı” politikası doğrultusunda, bir programın ve içindeki projelerin kamu bütçeleri harcanırken, ne kadarının yerli ürünlerde harcanacağının dahi belirlenebileceği çerçeve olabilecektir. Bu sayede her projedeki her alt yüklenici, zorunlu olarak, projelerin mal, malzeme ve işçiliklerini yerlilik gözeterek gerçekleştirebilecektir.

[1] https://www.turkgun.com/yerli-ve-milli- nedir-makale-29012