YILDIRAY ÇİÇEK / TÜRKGÜN

Siz, PKK’nın siyasi uzantısı olarak kurulan sözde siyasi partilerin kazandığı belediyelerde hiçbir gün belediyecilik faaliyeti yapıldığına şahit oldunuz mu? Yol, park, bahçe, orman, kütüphane, sosyal tesisler, müze, spor sahaları gibi açılışları yaptığına ve bunu ön plana çıkardığını gören oldu mu? Mümkün değil… Çünkü bunların varlık sebepleri ve faaliyet alanları sadece Kandil ve İmralı köleliğidir.

Bu kölelikleri yüzünden kayyum atanınca da Türkiye’deki “Şerefsiz Korosu” demokrasi ağıtları yakıyor. Seçilen her belediye başkanının görev alanı yasalarla bellidir. O alan dışına çıkıp, terör örgütü PKK’ya yardım ve yataklık yapıyorsa elbette kayyum atanacak, devlet o belediyeyi kontrol altına alacaktır.

Kandil’e lojistik destek veren, belediye bünyesinde terörist barındıran, sürekli PKK propagandası yapan ve Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter yapısını bozma faaliyetleri içinde olan DEM’li belediyeleri kim savunuyorsa bu suça ortak olacak kadar haysiyetsizdir.

“PKK sizi tükürüğüyle boğar” diye Türk devletini tehdit eden Van Belediye Başkanı’nın mazbatası peşine en çok düşen de CHP’li haysiyetsizlerdi biliyorsunuz.

Yasalar çerçevesinde DEM’den seçilip, seçildiği ilin, ilçenin halkına hizmet eden bir belediye başkanına devlet niye dokunsun? Fakat DEM’den seçilen halka değil, direkt terör örgütü PKK’ya hizmet ediyor.

Bunların zaten başka seçeneği de yoktur. Osman Baydemir, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı iken belediyenin çöpçü kadrosunda görülen PKK’lılar tarafından nasıl sorguya çekildiğini Türkiye görmedi mi?

18 yaşındaki PKK’lı bir teröristin Mardin Büyükşehir Belediyesi’nin makam koltuğuna oturup, ayak ayak üstüne atıp Belediye Başkanı Ahmet Türk’e “Ahmet Efendi yak sigaramı” diye emir verip köleleştirdiğini duymayan kaldı mı?

PKK’lı Selahattin Demirtaş’ın “Hendek kazanların ellerinden öpüyorum” diye organize ettiği “Hendek terör olaylarında” belediye araçlarıyla hendekleri kazanlar, halkın can ve mal güvenliğine zarar verenler, bu olaylarda 835 askerimizin, polisimizin şehit olmasına aracılık edenler HDP(DEM) belediyeleri değil miydi? Evet, bu alçakların ta kendisiydi.

Bu alçakların terör örgütü PKK’ya yardım ve yataklık yapma dışında şansları yoktur. Belediye imkânlarını da doğal olarak bölücülük eylemleri için harcayacaklardır.

DEM’in kazandığı Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, kentteki Kürtçe tabelalara vergi indirimi uygulayacaklarını  açıklayarak ve 'Diyarbakır' yerine 'Amed' ifadelerini kullanmaya başlayarak, Mardin Büyükşehir Belediyesi ilk meclis toplantısında İstiklal Marşı ve saygı duruşuna karşı çıkarak, Tunceli Belediye Başkanı 'Dersim Kürdistan'dır, Kürdistan Dersim'dir' diyerek ve Belediye sayfasında Tunceli ismini “Dersim” yaparak Diyarbakır/ Bağlar Belediyesi çatışmalarda öldürülen PKK’lı kadın teröristlerin anısına yapılan heykelin açılışını yaparak, Van Büyükşehir Belediyesine “PKK sizi tükürüğüyle boğar” diyen, teröristbaşı Öcalan’ın doğum gününü kutlayan, Türk askerini “Siz PKK’lı gerillaya dokunmayın, onlarda size dokunmasın” diyen bir alçağın seçilmesi tabi ki de  atanacak kayyumun ayak sesleridir. Bu ayak sesleri önünde kim durmaya çalışırsa, bilin ki bu ülkenin en şerefsizi odur.

“Seçildik” diye kimsenin terör örgütü PKK’ya yardım ve yataklık yapmaya hakkı yoktur. Yasalara uymayanın ödeyeceği bedel ortadadır. İstanbul, Ankara, Mersin, Adana gibi açıktan DEM ile iş birliği yapan CHP Belediye Başkanları bunlara ne tavizler verdi ve verecek hepsini dikkatlice takip etmek lazımdır.

Türkiye, CHP-DEM ittifakını başına bela aldı. Bakalım bu şer ittifakından neler doğacak?

Editör: Haber Merkezi