Asrın felaketini yaşadık…

45 binin üzerinde canımızı kaybettik…

Nice dramlar, travmalar hayatımızın bir parçası hâline geldi…

Unutulması mümkün olmayan anlara şahit olduk…

Acı, sevinç, hüzün, mutluluk, keder, kahır, dert, sancı ve gözyaşı birbirine karıştı…

Milletimizin dayanışma azmi ve paylaşma duygusu göğsümüzü kabarttı. Hem milletimizle hem de devletimizle bir kez daha gurur duyduk.

***

Ancak bu gururu aziz milletimize çok görenler deprem felaketinin ikinci gününden itibaren teyakkuza geçtiler.

Enkaz altında kurtarılmayı bekleyen canlarımıza ciğerimizin yandığı bir süreçte milletimizi başka şeylerle meşgul etmeye çalıştılar.

Devletin olmadığından…

Hükümetin enkaz altında kaldığından…

Askerin kışlasından çıkarılmadığından…

İnsanların donarak öldüğünden…

Yardımların ulaştırılmadığından…

Çadırların olmadığından…

Sobanın bulunmadığından…

WC’nin yetersizliğinden…

Daha birçok konudan…

11 ilimizin etkilendiği, 500 km’lik çapı içine alan ve 14 milyon insanımızı kapsayan büyük felakette sadece yıkılan bina sayısı 31 binin üzerindeydi.

Toplam yıkılması gereken acil bina sayısı ise 203 bin 958 olarak tespit edildi. Bu bilanço bile birçok ülkenin böylesine bir yıkımda zor toparlanacağının ispatı niteliğindeydi. Ki felaketi yakından gören ülkeler bile zaten şoktaydı…

***

Türk ordusu anında teyakkuza geçti.

Hükümet yetkilileri apar topar deprem bölgesine ulaştı.

Devlet-millet elinden gelen gayreti en hızlı şekilde gösterdi.

İmkânlar son haddine kadar zorlandı.

Ancak…

Tüm bunlara rağmen olumsuz koşullar bazı gecikme ve aksaklıkların yaşanmasına neden oldu. Arama-kurtarma yapacak ekiplerden enkaz altında kalanlar, yolların bozulması, hava şartlarının kötülüğü, sarsıntının etkisi, felaketin yaşandığı alanın genişliği, yıkılan yapıların getirdiği zorluklar bu etkenlerin arasındaydı…

MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli de, “Aynı anda hem zamanla hem de zorlu şartlarla mücadele edilmektedir. Depremlerden zarar gören insan sayımız çok fazla, coğrafi sahamız çok geniştir. Bu çerçevede ister istemez bazı eksikliklerin, amaçlanan ve arzulanan hizmetlerin temininde bazı yetersizliklerin vuku bulması normaldir” diyerek bu durumu özetledi.

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan da elimizde olmayan bazı durumlardan dolayı yaşanan gecikme için helallik istedi. Oturdukları koltuklardan konuşmanın kolay olduğunu ve muhalefetin âdeta deprem turisti gibi davrandığını söyledi.

***

Vay sen misin helallik isteyen!

“Devlet yok” diyerek hükümeti suçlayan muhalefet insafsızca tutumunu daha da artırdı. Devlet ya da hükümetin isteyerek ve kasıtlı olarak arama-kurtarma çalışmalarına geç başladığı yalanına sarıldı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Helallik istiyor. Halkına kastetmenin helalliği olmaz. Kastettiniz siz, bilerek yaptınız siz” sözlerini sarf etti. Meral Akşener, Pervin Buldan, Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan, Temel Karamollaoğlu ve Gültekin Uysal’ın suçlamaları da farklı değildi.

***

Sadece 31 binden fazla yerle bir olmuş binaya, aynı anda ve anında (ışık hızıyla) müdahale edebilecek, hava şartlarının elvermediği, kara yollarının tahrip olduğu, 11 ilde 14 milyon insanın doğrudan etkilendiği bir felakete müdahale edebilecek bir ülke var mı?

Varsa Kemal Kılıçdaroğlu açıklasın.

Ya da ışınlanmayı keşfettiyse milletimizle paylaşsın.

Adaylık sevdasının ceremesini milletimizin acılarına alet etmesin.