Tarih düzleminde yaşanan her şeyin bir terkip ve ahenk içinde meydana geldiğini biliyoruz.

Bizim, tarih ve devlet felsefemiz de bu ahenk ve terkiple, başlangıç noktasından sonsuza dek uzanan bir bütünlüğü esas alır.

Bu bütünlük de tam manasıyla, şaşmayan ve aksamayan ilkelerle sürüp giden “Sünnetullah” kavramının içinde bir devamlılığı ortaya koyar.

Türk İslam derin düşüncesine göre “Cenab-ı Allah her şeyi belirli bir düzen içinde yaratmış, yaratmakta ve bu yaratma hükmü/eylemi de her an aynı ilkelerle devam etmektedir.”

Devlettin devamlılığı

“Biz Türkler, Devleti Allah’tan biliriz.” Türklerin devlet algısı ilk kuruluşundan bugüne kadar hep bu sıfatla donatılmıştır.

Devletimizi “Baki” olan Allah’a dayandırdığımızdan dolayı onu “beka” sıfatıyla karşılar, yaşatılmasını da milli varlığının olmazsa olmaz şartı olarak görürüz.

Bu devlet anlayışı sadece biz Türklere mahsus bir felsefenin ürünüdür. Bize göre kâinatta ve tarihte “Sünnetullah” çerçevesinde nasıl bir devamlık var ise devlette de öyle bir devamlılık vardır.

Rabb’ül Alemin’in “Bakî” esmasından mülhem, yaradılışın sürekliliğini “devamlılık” ilkesiyle birlikte kavrayan bir milletin de elbette ki meseleleri anlama, yorumlama ve çözümleme noktasında muhteşem bir düzen peşinde olduğu da görülmelidir.

“Türklerde Devlet” anlayışını daha iyi anlamak için konumuzun uzmanlarından Dr. Cemil Doğaç İpek Hocamızın gazetemizin 18.06.2021 tarihli nüshasında neşredilen “Türk Devlet Felsefesi ve Türk Dış Politikası” başlıklı yazısı çok açıklayıcı olacaktır.

Devletin bekası ve Lider Devlet Bahçeli…

İlk gençlik yıllarımda “Devlet, beka, istiklal, hürriyet, milli iktisat, vatan ve diğer kavramları düşünen bir Ülkü Ocaklı olarak hayli müşkül durumdaydım. Bazen kavramları tam olarak yerine oturtamıyor, tarihteki devletlerimizle Cumhuriyet değerlerimiz arasında uyumlu bir rabıta kuramıyordum…

Tam da o günlere rastlayan bir dönemde Devlet Bey’i 1996 yılında Türkiye çapında başlattığı “Dokuz Işık ve Ekonomi” seminerlerinin birinde Çankırı’da dinlemiş, O’nun anlatımıyla düşüncelerimi vuzuha kavuşturmuştum.

Sayın Bahçeli’nin fikri gücünde, Türklüğün yüksek devlet anlayışını; Tarihimizin, Atatürk’ün, MHP’nin ve Rahmetli Başbuğun yine bu merkezli kavrayışını da bizzat O’ndan öğrenmiştim.

Halen sürdürdüğü emsalsiz liderliği boyunca da Cumhuriyet değerlerimize ve milli meselelerimize yaklaşımını da elan hep birlikte görüyoruz.

O’nun meselelerimizi ele alış biçimi, olaylar karşısındaki dirayeti, bütünü kavramadaki dikkati, sakinliği ile olaylara rüsuhu, sadece gerçeği değil, hakikati bulma gayreti ve sorunlarımızı çözerken de durduğu mevzi, kadim “Türk Devlet Adamı” geleneğimizi yansıtmaktadır.

Bir lider ve devlet adamı olarak ortaya koyduğu dik duruş esas itibariyle “milli devlet şuurunun” kendisinde cem olması ve şahsiyetinde temerküz etmesidir.

Türk Devlet ve siyaset hayatında en önemli kavşak noktalarından biri olan 15 Temmuz 2016 ihaneti sırasında dikkatleri üzerine çeken Sayın Bahçeli sadece siyasi bir lider olarak değil milli mukavemetin de merkezi olduğunu da göstermiştir.

Esasen tüm Türkiye O’nun sayesinde yitik değerlerini yeniden bulmuş, Türk Devletinin binlerce yıllık kodlarını, özünü ve felsefesini tekrar yakalamıştır. Sayın Devlet Bahçeli bu yönüyle Türk Devletin Yenileyicisi yani “müceddidi” olmuştur.

Gerçekten de 15 Temmuzdan sonra O’nun müdahalesi ve içtihatlarıyla hiçbir şey eskisi gibi olmamış, “hendekler, çözümler ve Habur rezaletleri” tarihe gömülmüş, Suriye Sınırı ötesinde, Kuzey Irak Bölgesinde ve Mavi Vatan’dan Libya’ya kadar uzanan alanlarda milli çıkarlar akdem ve akdes olmuştur.

***

Bugün Türk Milletine ve Devletine ait Kızıl Elma, Devletin Bekası, Devlet-i Ebed Müddet ve Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi gibi kavramlar yeniden bir hareket kaynağı olarak gündemimize oturduysa…

Atatürk, Cumhuriyet, Vatan, Bayrak ve Mavi Vatan gibi mukaddes kavramlar yeniden zihinlerimize ve gönüllerimize nakşedildiyse…

Türk Devletleri Teşkilatı ile Turan gibi ulvi bir ülkü hayalden gerçeğe dönüşüyorsa ve yeniden kadim                         Devlet Geleneklerimizden bahsediyorsak…

Gökyüzünde çelik kanatlı uçaklarımız uçuyor ve denizlerimizde kendi gemilerimiz yüzüyorsa…

Mehmetçiğimiz kendi silahlarımız; tanklarımızla, toplarımızla, İHA’larımız ve SİHA’larımızla koruyorsa serhatlarımızı…

Vatan topraklarımızdan bereketle fışkırıyorsa yer altı zenginliklerimiz…

Çocuklarımız ve gençlerimiz dijital bir atılımla fezaya diktiyse gözlerini… Bunların arkasında hep “Yumruğunu masaya değil, meselelerin üzerine vuran Devlet Beyin sarsılmaz iradesi” görülmektedir.

***

Ve tarih akıyor… Zaman Allah’ın kudret elinde… Olan her şey Allah’ın izni inayetiyle ve Sünnetullah çerçevesinde her dem yeniden ahenkle yaratılıyor…

Türk Devlet Güneşi Beka inancıyla yeniden doğuyor. İkinci yüzyılımızda Atatürk’ün izinde; maziden atiye Devlet Fikrimiz yenilenerek, sonsuza uzanıyor.

Kutlu olsun.