Devlet vatandaşının gönencini sağlamakla birlikte onun güvenliğinden de sorumludur. Devletin bekası ve daimîliği için, iç huzurun yüksekliği ve dış etkenlerin düşüklüğü açısından vatandaşın temel ihtiyaçlarının temin edilmesi yanı sıra tehlikesizliğinin sağlanması şart. Yani, insanı yaşat ki, devlet yaşasın.

Geçenlerde sel felaketi sebebiyle gündeme geldiler. Bir nevi unutulmuş toplumumuz olan Türkmensahra bölgesinde yaşayan Türkmenleri doğal afet bizlere hatırlatmış oldu. İran’ın kuzeyinde Hazarın kıyısı yani Horasan’a kadar İran - Türkmenistan sınırında yaşayan soydaşlarımız 1881 yılında Ruslara karşı yenilmesi sonucunda Rusya ile İran arasındaki anlaşma neticesinde Türkmen halkı ikiye parçalanıp birbirinden ayrı düştüler. Bugün Türkmensahra’da 2 milyondan fazla Türkmen yaşamaktadır. Kumbet, Akgala, Bender Türkmen ve Kümüştepe bu gibi şehirlere sahip olan Türkmenlerin demografik yapısı İran devleti tarafından değiştirilmeye ve fars nüfusunu göç ettirilmesine çalışılmıştır. Kapalı bir toplum olan Türkmensahra Türkleri İran’da olan başka halklara pek fazla açılmamışlar. Doğrudur, diğer halklardan kız alsalar da, dışarıya kız verme konusunda kurallıdırlar. Genelde bu sadece Türkmensahra’nın değil bütün Türkmenlerin özelliğidir. Dışa kapalı olmalarının diğer sebebi de ağırlıklı Şia olan bir devlette azınlık Sünni olmaları da etkenlerden biridir. Hemen hemen bölgenin diğer Türk toplumlarıyla kaderi aynı olan Türkmenlerin de kendi ana dilinde eğitim alma hakları ne yazık ki yoktur. Ne devlet, ne de özel eğitim merkezlerinde ana dillerini öğrenememektedirler. Çocuk ve gençler dillerini aile ve mahallelerinin dışında hiçbir şekilde kullanamamaktadır. Bu da Türkmencenin bozulmasına ve Farsça kelimelerin kullanılmasına sebep olmaktadır.

Engellere ve yasaklara doymayan İran, Türkmensahra’da yaşanan sel felaketinde de sınıfta kalmıştır. Nevruz Bayramı sebebiyle resmi tatilde olan İran devleti vatandaşını yalnız bırakmıştır. Valinin günler önce sel felaketi uyarısını almasına rağmen olayı ciddiye almayarak yurtdışı tatiline çıkması, aslında devletin bölgeye ve halkına karşı tutumunun ve devlet zafiyetinin numunesidir. Halkın tepkisini azaltmak ve eleştirilerin önüne geçmek adına valinin görevden alınması ise ne o canları geri getirecek, ne de maddi hasarın karşılığını verecektir.

Bölgeyi ‘ziyaret’ eden bir başka devlet yetkilisi ise sadece utandıklarını açıklamıştır. Hayır, önceden haberleri oldukları halde tedbir alınmamasından, zafiyetten ve yahut giden can ve mal kaybından dolayı değil, selden hasar gören halkın sabrından dolayı utandıklarını açıklamıştır. Utanmak yetmez, devletinin yaşamasını istiyorsan, vatandaşına iyi bakacaksın. Olan oldu diyelim, peki sel felaketinden sonra Türkmenlere yeterince yardım edildi mi? Maalesef ki, hayır! Türkmenler vatandaşlığını taşıdığı İran’dan yeterince destek alamadı.

Kim yardıma koştu, biliyor musunuz? Kendisi gibi de ikiye parçalanmış diğer soydaşı, kendisi gibi öz dilinde eğitim hakkı olmayan kardeşi, kendisi gibi baskılar altında olan, benzer felaketleri ve muameleyi gören, kendisi gibi coğrafyanın gerçek sahipleri olan Güney Azerbaycan Türkleri… Mezhep farkına rağmen hem de engellere ve yasaklara aldırmadan…Yardım için seferber oldular, sel felaketinden zarar gören soydaşlarına yardıma gittiler. Güney Azerbaycan’ın tüm şehirlerinde yardım kampanyası başlatıldı ve bu iş hala da devam etmektedir. Toplanan yardımlar hiçbir devlet kurumuna teslim edilmeden direkt bölgeye götürülmektedir. Son yaşanan felakette bölge Türkleri yüzlerinin akıyla sınavı atlatmış oldu ve tarihe güzel bir not düştüler. Bu İran’da yaşayan Türklerin yeniden bir olmasını ve daha da birleşmesi gereğini göstermiş oldu.

13 gün resmi tatil olduğundan dolayı İran devleti tatili bahane ederek geç kaldığını söylemektedir. Anlaşılan o dur ki, bayram tatillerinde İran’da devlet yok, halbuki devletin varlığı bayrama seyrana bakmaz. Devlet hep ayakta ve halkının yanında olmalıdır. Farsların yoğun yaşadığı Şiraz şehrini sel vurduğunda devlet neden bütün gücüyle ayakta ve halkının yanında oluyor da Türkmensahra bölgesinde yaşanan felakette bayram tatilinden dönülmüyor? Acaba Türk olduklarından dolayı mı? Merak etmeyin devletinizin yetersiz kaldığı yerde Türk kendi soydaşını darda koymaz ve devletinizin tatilde olduğu zamanlarda Türk soydaşını yalnız bırakmaz!