Bu yazının konusu olan dijital emperyalizm üzerinde çalışırken Wall Street Journal’ın 2019 yılındaki makalelerinden birine denk geldim. Makalenin başlığı “Yükselen Dijital Milliyetçilik Tehlikesi” idi. Böylece bu yazının nasıl başlayacağı da netleşmiş oldu. Dijital Emperyalizm Tehlikesi.

Küreselci fikirlerin dünyasında aslında bir özgürlük varmış gibi sunuluyor. Ancak özünde baktığınızda kendi teknolojisini, kendi dijitalini dayatan birileri var. Bunlar çoğunlukla ülkeler gibi düşünülse de aslında şirketler.

Emperyal kelimesi latince “imperium” kelimesinden doğuyor. “Imperium” ise güç, kontrol anlamlarına geliyor. İşte dijital dünyada da şirketlerin ve çoğunlukla bunların hem destekçisi ve hem nemalanıcısı olan devletlerin bir hâkimiyet çabası, dijital dünyada olup biten.

Emperyalizmin nihai amacı ve devamlılığını garanti yolu sömürüdür. Toprak, doğal kaynaklar, zenginlik, kültür sömürülen unsurlardır.

Emperyalizmin araçları olarak ise bugüne kadar teknolojiler yaygın kullanılmıştır. Barut, tüfek, buhar makinesi iyi amaçlara olduğu kadar sömürgeci amaçlara da hizmet etmiştir. Bugünkü emperyalizm aracı teknoloji ise 1’lerin 0’ların dünyası yani dijital dünyadır.

Peki, dijital emperyalizmin hedefindeki zenginlikler nelerdir? Elbette nakit para ülkeden çekilmekte, sömürülmektedir. Tüm teknoloji satın almaları ve dijital tüketim dışarı giden döviz ile gerçekleşmektedir.

Bir de görünmeyen zenginliklerimiz var. Toprak altındaki zenginliklerimiz gibi. Elbette, “veri”den bahsediyorum. Bizim henüz çıkarmadığımız ama yanı başımızdaki ülkelerin aynı havzadan çıkardıkları petrol gibi düşünebilirsiniz veriyi. Veri, tüketim analizlerine temel olduğu için kıymetlidir. Veri, muhataplarınız hakkında bilgi demektir. Bağlantılar, sağlık durumu, finansal durum, eğilimler, siyasi görüşler, yazışmalar, paylaşımlar, hepsi dijital veri grubu örnekleridir.

Emperyalizmin kullandığı bilinç şekillendirme ve istihbarat gibi yöntemler için de dijital dünya aktif şekilde kullanılmaktadır. Yani veriyi sadece almaz, ayrıca verirler. Leke sürülmesi gerekene leke sürmek için dijital platformlar bulunmaz nimettir. Bir konuda bir milletin bakışı evrilecekse, uygun formatta muhtelif mutfaklarda hazırlanmış olan veri dijital olarak sunulur. Nereden sunulduğunun bir önemi yoktur. O veriye insanların kaç kez maruz kaldığı, bilinç şekillendirmenin ne kadar başarılı olduğu ile doğrudan ilişkilidir. Bu veriyi sunmak için yalnızca dijital ortam değil, kendisine numara tahsis edilmiş-edilmemiş tüm etki ajanları kullanılır.

Amerika kıtasının keşfinde sömürgecilerin kıtanın yerlilerine sundukları ateş suyu dedikleri alkoldü. Dijital emperyalizmin sunduğu ateş suyu ise dijitaldir, dijital içeriktir. Dijital; kolaydır, değişiktir, hızlıdır, yaygındır, çeşit çeşittir, havalıdır, kaypaktır, maskeyi sever, psikolojiyi kullanır, iyi hissettirir, uyuşturur.

İster alınsın, ister verilsin, veriden şirketler mutlaka kazanır. Bugünün milyar dolar eden dijital üretici ya da aracı şirketlerinin bu değerlere nasıl ulaştığı sorusunun cevabı da “veri”dir.

Elbette şirketlerle beraber onlardan vergi alan devletler, onlardan bilgi alan devletler de kazanır. Her bilgi konvansiyonel güç alanı edinme çabalarında bir silah olarak kullanılır.

Dijital emperyalizme karşı durulmadığı sürece dijital dönüşüm de bizi ancak dijital emperyalizm altında bir esire dönüştürür.

Dijital emperyalizmin karşısında durabilecek tek güç ise dijitalde milliyetçiliktir.