Türkiye’de faaliyet gösteren Hrant Dink Vakfı, Friedrich Naumann Vakfı ve European Endowment for Democracy’nin desteği ile Türkiye’de medyada nefret söylemi izlenme raporu(!) hazırlamış. Rapor, 2019 yılının ocak–nisan aylarını kapsamakta ve raporda Türkiye’deki birçok köşe yazarının listesi tutulmuş bulunmakta. Raporda, düşmanlık/savaş söyleminde bulunarak Ermenileri ve diğer azınlıkları hedef gösterdiği iddiası ile birçok yazarın isimlerine yer verilmekte. TÜRKGÜN gazetesinin 5 yazarının da bulunduğu listede tam 14 nefret söylemi ‘tespit’ edilmiş. Peki, ben de dâhil olmak üzere bu 5 yazar neler yazdı?

1.Biz nefret ve ayrımcılık yapmamaktayız. Tam tersine Azerbaycan’da sivillere karşı yapılan nefret ve kinden doğan soykırım politikasını yazmış bulunmaktayız. Nefret ve kini yazdığımızdan dolayı siz bize nefret duymuş olabilirsiniz. Fakat emin olun ki bazı yalanlarınız gibi bunu da o kategoriye koymaktayız.

2. Ermeni çetelerinin ve ASALA terör örgütünün yurt dışında ve Türkiye’de olan bombalı eylemlerini yazmaktayız. Günümüzün belası olan terör olaylarının hepsini yalnızca bir topluluk nezdinde değil bütüncül bir anlayışla kınamakta ve insanlığa karşı suç olarak görmekteyiz. Gerçi bu olayların tarihini anmanın ve masum insanlara karşı düzenlenen saldırıları kınamanın sizin raporlarınıza göre kin ve nefret sayılmasını açık konuşalım, yadırgamadım.

3. Önce bir karar verin, terörden yana mısınız yoksa onun karşısında mısınız? Hocalı’da vahşice katledilen, işkence ve soykırıma maruz kalan masum insanlar karşındaki tutum ve davranışlarınızı vicdanınıza bırakıyorum. Elbette ki o da varsa?! Hadiselere adalet ve insaniyet çerçevesinde baksanız emin olun kaybedeceğiniz bir şey olmaz, bilakis çok şeyi kazanmış olursunuz. Hocalı’da yapılan soykırım sizleri rahatsız etmiyor mu? Doğrusu bunun cevabını merak etmiyorum, sadece kendinize sorup insanlığınızı değerlendirmenizi istiyorum.

4. Ermenistan’ın Tovuz bölgesine saldırılarından sonra yaşanan olaylar ve ardından yurt dışındaki diplomatik misyonlarımızın önünde düzenlenen protestolarda terör örgütü ASALA’nın simgelerini taşıyan pankartları ve terör örgütüne olan sempati ve sevgiyi nereye koyacaksınız? Madem teröre, kin ve nefrete karşısınız, ASALA’ya olan sevgi karşısında neden susuyorsunuz? Yoksa Ermeni terör örgütleri ‘terörcü’ kafilesinden sayılmaz mı veya size daha mı şirin gözükmekteler?

5. Raporun ocak ve nisan aylarını kapsamasındaki amacınız da malum. Bu tarihleri seçme amacınızı anlatayım. Ocak ve nisan aylarında tarihi olaylara baktığımızda her şey ortaya çıkmakta. 19 Ocak, ismini taşıdığınız gazeteci Hrant Dink’in öldürülmesi; 20 Ocak, Ermenilerin desteğiyle Sovyet ordusunun gerçekleştirdiği Bakü katliamı; 26 Şubat, Hocalı soykırımı; 31 Mart, Azerbaycanlıların soykırım günü; 24 Nisan, sözde Ermeni katliamı. Elbette unuttuğum ve gözden kaçırdığım tarihi olaylar olabilir ama ilk akla gelenler bunlar olduğu için bu tarihleri not etmekte fayda var. Belli tarihlerde “Nefret söylemi haftalık Z raporu”(!) hazırlayan vakfın yurt dışı sponsor desteği ile de geniş çapta hazırladığı raporun neden bu tarih aralığını kapsadığını sanıyorum artık daha iyi anlamaktayız. Şüphesiz ki bu tarihlerde gazetelerde bu olaylar yazılıp çizilecek. Hatta bazı yazarların olayın etkisinde kalarak duygusal yazılar yazması da gayet doğal. Anlaşılan bu tarih aralığı, yaşanan bu vahşetler üzerine kaleme alınmış makaleleri toplamak ve sözde Ermeni soykırım iddialarına karşı yazılanları not etmek için bir fırsat olmuş.

6. Son olarak, yazdıklarımın hiçbirinden herhangi bir pişmanlık duymadığımı bildirmeme gerek yoktur sanırım. Yaptığımızın gerçekleri yazmak olduğunu siz bizden de iyi bilmektesiniz ve biz bu gerçekleri yazmaya devam edeceğiz. Bunu sadece Türk olduğumuz ve karşımızdaki de Ermeni olduğu için değil, insanlık için, adalet için yapacağız. Bize göre terör terördür, nerede ve kimler tarafından yapılırsa yapılsın, terörün adı değişmez.

Peki siz ASALA’nın ve diğer çetelerin yaptıklarına terör diyebilir misiniz? Raporda o tarihler arasında yazılan makaleleri ve yazarları not etmekle hedef göstermiş olmuyor musunuz? Bu liste daha uzun olabilir. Fakat uzatmanın bir anlamı olmadığını düşünmekteyim. Özet olarak, bir şeyi tekrar ifade etmekte fayda var:

Biz, kin ve nefreti, insanlığa karşı suçları yazdık.

Keşke olmasaydı, biz de yazmasaydık…