Korona virüs salgınının ilk ortaya çıktığı günden itibaren gerek gazetemizde gerek yazdığımız köşelerde, yapılan resmî açıklamalara bağlı kalmaya, okuyucularımızı doğru bilgilendirmeye azami derecede dikkat ettik. Bundan sonra da bu dikkatimiz titizlikle sürdürülecektir. Mesele ciddi ve büyüktür. Dikkatli olmak, boynumuzun borcudur.

Ülke olarak, son birkaç yıl içinde felaketin ve ihanetin her türlüsünü yaşadık. PKK ve diğer terör örgütlerinin kahpeliklerine, FETÖ’nün dünya tarihinde görülmemiş kalleşliği eklendi. ABD’sinden Rusya’sına, Fransa’dan Almanya’sına, Suudi Arabistan’dan Mısır’a alayı birden sıraya girdi. Kimi açıktan saldırdı, kimi arkadan dolanıp namertlik etti. Sınırımızda bir terör devleti kurmaya yeltenip, ekonomi üzerinden boğazımıza sarılmaya kalkıştılar. Şehitler verdik, ama geri çekilmedik. Ne haklarımızdan vazgeçtik ne milli güvenliğimize yönelik tehditlere sessiz kaldık. Hukukumuzu koruduk, gerektiğinde sahaya inip, alayına birden meydan okuduk.

İÇİMİZDEKİLER BOŞ DURMADI

Bütün bu alçaklıklarla mücadele ederken, deprem, çığ düşmesi, uçak kazası gibi felaketler sıraya girdi. Hepsini savuşturduk, hepsinin yaralarını sardık. Bu mücadeleyi verirken dışımızdakiler kadar içimizdeki ihanet güruhu ile de uğraşmak zorunda kaldık. Sureti haktan göründüler, ama hiçbir zaman ülkemizin ve milletimizin yanında olmadılar. Siyasi faydayı, ülkenin varlığının ve birliğinin önüne geçirip, vatan-millet düşmanları ile paslaşmaktan, iş birliği yapmaktan, onlara malzeme verip azdırmaktan geri durmadılar.

KANDİL’İN ŞİRİN’İ

Şimdi de bir korona virüs salgını ile karşı karşıyayız. Bu salgının diğerlerinden farkı, hiçbir ayrım gözetmeden bütün insanlığa adeta savaş açmış olmasıdır. Buna rağmen içimizdeki güruh hâlâ buradan bir siyasi fayda elde edebilmenin derdindedir. Kin kusuyor, nefret saçıyorlar. Öyle şeyler yazıyor, öyle şeyler söylüyorlar ki, duyduklarımıza inanamıyor, hayrete düşüyoruz. Korona virüse adres verip hedef gösteren kanı bozuk ahlaksızlara rastladık. Kandil’in Şirin’i de bu arada şansını denemekten geri durmadı. Kovid-19’u da yeneriz, ama bu soysuzları ne yapacağız, nasıl iflah edeceğiz, bunu kimse bilmiyor.

BİLİM KURULU SÖZCÜ TAYİN ETMELİ

Biz yine konumuza dönelim. Devletimiz bu illeti en az hasarla atlatabilmemiz için olabilecek her şeyi yapıyor, her tedbiri alıyor. Bir Bilim Kurulu oluşturulmuştur. Virüsle mücadele ve salgının önlenmesi için bu kurul belirleyici niteliktedir. Sayın Cumhurbaşkanı ve Sağlık Bakanımız bu kurulun teklif ve tavsiyeleri yönünde kararlar alındığını açıklamışlardır. Resmi yetkisi olanlar tarafından kamuoyu yeteri kadar bilgilendirilmektedir. Ancak her akşam televizyon kanallarında saatler süren programlarda meseleler enine-boyuna tartışılırken, bir bilgi kirliliği de oluşmakta ve milletimizin zihni bulandırılmaktadır. Sayın Devlet Bahçeli, bu konuya özellikle değinmiş ve bu süreçte daha titiz hareket edilmesi gerektiğini belirterek, önerilerde bulunmuştur. Bu önerilerin dikkate alınması, gerekirse Bilim Kurulu’nun bir sözcü tayin ederek, açıklama ve bilgilendirmelerin tek merkezli yapılması çok isabetli olacaktır.

HEP AYNI İSİMLER EKRANDA

Saatlerce yayın yapan haber kanalları, süre doldurabilmek için ilgisiz ve alakasız isimlerle, konuyu tartışmaya açıyorlar. Bu doğru ve ilkeli bir yayıncılık olmadığı gibi, konu hakkında hiçbir eğitimi, bilgisi, donanımı olmadığı halde ekranda görünebilmek için herkesten önce koşarak bu programlara katılanları da anlamakta güçlük çekiyoruz. Mesele ne olursa olsun, hep aynı isimler, ekrandalar. Bu durum ne yayıncılık ne gazetecilik ne de meslek ilkeleri ile izah edilebilir. Bize de bu programlara katılmamız için yoğun ve ısrarlı teklifler geliyor. Her defasında meselenin ciddi olduğunu, reyting ve izlenme oranlarına yönelik konuk seçmeyi yanlış bulduğumuzu, daha ilkeli, seviyeli ve dürüst yayın yapılması ve doğru bilgilendirme yapabilecek konuklar davet edilmesi gerektiğini söyleyerek, teklifleri geri çeviriyoruz.

RESMİ AÇIKLAMALARA BAĞLI KALIYORUZ

Bütün insanlık bu virüsle mücadele ediyor. Olumlu veya olumsuz, her gün yeni bir gelişme ortaya çıkıyor. Dolayısı ile bizim gündemimizi de bu mesele oluşturuyor. Korona virüs salgınının ilk ortaya çıktığı günden itibaren gerek gazetemizde gerek yazdığımız köşelerde haddimizi aşmamaya, yapılan resmî açıklamalara bağlı kalmaya, okuyucularımızı doğru bilgilendirmeye azami derecede dikkat ettik. Bundan sonra da bu dikkatimiz titizlikle sürdürülecektir. Mesele ciddi ve büyüktür. Dikkatli olmak, boynumuzun borcudur. Ne hafife alabiliriz ne de bir korku ve endişe oluşturarak, milletimizin zihnini bulandırabiliriz. Uzmanların açıklamaları, tavsiyeleri, yönlendirmeleri elbette önemlidir. Ancak burada da herkesin kendi görüşünden çok, genel doğruları, Sağlık Bakanlığı kaynaklı açıklamaları öne çıkarmak durumundayız. Bunu yapmaya çalışıyor, bu ilke üzerinden hareket ediyoruz.

KURALLARA UYULMALI

İnancımız ve beklentimiz bu belanın en az hasarla atlatılacağı yönündedir. Bunu her zaman söylüyoruz. Bütün dünya bu bela ile uğraşırken, Türkiye’de bu meselenin bir siyasi polemik konusu olmasını hiçbir şekilde kabul edemeyiz. Fırsatı ganimet sayıp kin kusanları, sureti haktan görünüp arkadan vuranları bu millet ibretle izliyor ve bunlara hiçbir şekilde prim vermiyor. Herkes aklını başına almalıdır. Hükümet büyük bir gayretle ve bütün imkânlarıyla bu belayı defetmek için uğraşıyor. Bize düşen yardımcı olmak ve kurallara uymaktır. Birlik ve beraberliğimizi bugün gösteremeyeceksek ne zaman göstereceğiz?