AGROLIA, 8134, 4 WD (40 km/h, elektrikli)

Biz biriz, birlikte güçlüyüz!

Fındık ve çay kadar Karadeniz, incir, zeytin, üzüm ve anason kadar Ege’yiz. Buğday, arpa ve nohut kadar İç Anadolu, pamuk, şeker pancarı ve patates kadar Doğu’yuz. Antep fıstığı, mercimek ve karpuz kadar Güneydoğu, portakal, limon ve keçiboynuzu kadar Akdeniz, patates, soğan ve sarımsak kadar Marmara’yız.

Karşılama kadar Trakyalı, horon kadar Karadeniz, bar kadar, semah kadar, halay kadar Doğu’yuz, Güneydoğu’yuz Anadolu’yuz. “Aradığımız bizde! İçimizde! Özümüzde!”

Geldi gelmekte olan!

Fosil yakıt kaynaklarındaki azalmalar, çevre kirliliğindeki artışlar ve iklim değişikliği etkilerinin artması sebebiyle fosil yakıtlara alternatif olabilecek enerji kaynakları konusundaki çalışmalar giderek artmaktadır. Tarım sektöründeki yakıt tüketimleri düşünüldüğünde elektrikli traktör kullanımının dış kaynak bağımlılığının azaltılmasına ciddi katkı sağlayabileceğini düşünen insanlardan biri olarak sevgili okurlarım, uzun zamandır elektrikli traktör çalışmalarını takip ediyorum. Hangi aşamada olduğunu, teknik özelliklerini, çiftçiye ve ülkemize neler kazandırabileceği konularını daha önceden yazmıştım.

Geçtiğimiz günlerde Tip Onay Belgesi’nin alınması ve en son 39 adet testten başarı ile geçen seri üretimin ilk elektrikli traktörü OECD Kod 2’ye göre testleme çalışmaları TAMTEST tarafından 31.01.2023 tarihinde tamamlanarak deney raporu almıştır. AGROLİA markası 8134 modeli ile 4 WD, 40 km/h elektrikli tip ile testlerden başarı ile geçmiştir.

TAMTEST OECD Kod 2 Belgesi’nin alınmasından sonra ülkemiz ve ülke tarımı için, yerli ve millilik kavramlarının daha net, daha anlaşılır bir hâl alması için elektrikli traktörün yaşama ve ayakta kalma mücadelesini sizinle paylaşma gereği duydum.

YERLİ VE MİLLİ BİR TÜRK, DÜNYAYA BEDELDİR!

İskoç gezgin Charles Macfarlane 1828’de İstanbul’a geldiğinde şöyle diyor: “On ulusun, on yiğit adamının gücü tek bir kimsede toplansa yine bir Türk’e bedel olmaz. Türklerin en çok konuştuğu şey savaştır, zaferdir. Eğlenceleri ise attır, silahtır. Türklerin doğrulukları ve namuslulukları ne kadar övülse yeridir.”

Türkler, Adolf Hitler'in bile korkulu rüyası olmuştur. “Neden yeryüzünden Türk ırkını yok etmiyorsunuz” sorusu sorulduğunda, “Böyle bir girişim yapılırsa, evrende tek bir Türk bile kalmamalı, yoksa o kalan tek Türk yine çoğalır ve dünyayı yok eder” cevabını vermiştir.

Elektrikli traktör teknolojisi (malzeme ve yazılım) bu saatten sonra Türklerin meselesi olmuştur. Bu konuda bizden daha fazla çalışan ve söz sahibi olan kimse yok denilebilir! Tarım denilince insanların ilk aklına Hollanda gelir ve Konya kadar yüzölçüme sahip bir ülke bizim kaç katı tarım ürünü ihracatı yapıyor diye sektör içinden ve dışından kişiler bu durumu devamlı dile getirir. Rahat olun, peşinen söylüyorum; Hollanda’da böyle bir çalışma ve üretim yok! Bırakın Hollanda’yı dünyada elektrikli traktör yazılımına sahip, bu beygir gücünde testleme çalışmalarını başarı ile tamamlayan, seri üretime hazır prototipi yapan ülke yok! Alman tarım makineleri imalatçısı Fendt, Hannover’deki Agritechnika fuarında ilk elektrikli traktör modelini kamuoyuna tanıtmış. Yine John Deere firması son birkaç yıldır elektrikli traktör prototiplerini test etme gayretindedir. Milyon dolarla hitap edilen böyle bir sektörde, piyasada işte yerlilik ve millilik! Burada yerli ve milli kavramı çok önemli! Bu iki kavram ülke olarak bizim maliyetlerimizi o kadar düşük tutacak ki, işte o zaman yerlilik ve millilik kavramları beyinlerimizde kodlanacak. Küçük bir örnekle açıklayayım; diyelim ki bir board yapıyorsun ve 1 USD’ye mal ediyorsunuz, üzerine yazılım fiyatını da koyduğunuz zaman bir board 15-20 USD olur. Ama yazılım bize ait olduğu için biz 1 USD’ye mal ediyor olacağız. Dolayısıyla sistem çok farklı!

TİP ONAY VE TAMTEST OECD Kod 2 BELGESİ ALMAKLA NE KAZANILDI?

Tip Onay Belgesi, Avrupa sertifikasyonu demektir. Türkiye’de bir araç satacaksanız öncelikle Tip Onay Belgesi almış olmanız lazım. Plaka takma, şasi numarası vurma gibi bütün haklar bu belgeye bağlıdır. Bunun için onlarca testten geçiriliyor traktör; ısıtma, motor güvenlik, elektromanyetik testinden tutun ki kabin testine kadar. Önce evraklarınız İrlanda’ya sonra Almanya’ya sonra Brüksel’e daha sonra İsveç’e gider ve uygun görülürse Tip Onay Belgesi verilir. Elektrikli traktör için bu belge alındı! Bunu dünyada alan tek şirket ZY Elektrikli Traktör; Önder Yol ve Ziraat Girişim Sermayesi ortaklığında kurulan yüzde yüz yerli sermayeli bir Türk şirketi.

Alınan bu belgeyle “Dünyada Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Kanada ülkeleri haricinde dünyanın her yerine elektrikli traktör satışı yapılabilir.” Avrupa bölgesindeki ülkelere hatta Avrupa Birliği belgesini kabul eden her ülkeye elektrikli traktör artık satılabilecek! Bir düşünün; İsrail, bütün Uzak Doğu ve Orta Doğu ülkeleri, Afrika, Güney Amerika ve Avustralya da olmak üzere bütün ülkelere satma hakkına sahipsiniz. 

Bu işin en güzel taraflarından biri de “yeme de yanında yat” deyimiyle açıklanabilir. Bu deyim genellikle istek uyandıran, görünüşü çok çekici olan, çok lezzetli yemekler için kullanılır. Bu işin en çekici ve lezzetli olan kısmı; “Elektrikli traktör deney ilke ve metotlarının, tarım tekniğine uygunluk detaylarının ülkemiz tarafından yazılacak olmasıdır.”

Peki; Avrupa ülkelerine satma hakkına sahibiz ama bu ülkelerden talep var mı?

Talep etmekle kalmayıp, iletişime geçip elektrikli traktörü bizim ülkemizde de üretim yapabilir misiniz diye başvuran, dünyada teknoloji anlamında önde olan hatırı sayılır ülkeler bulunmaktadır.

Tarım Alet ve Makine Test Merkezi Müdürlüğü (TAMTEST) OECD Kod 2 Deney Raporu ise; aslında çiftçi-üreticiye daha rahat bir nefes aldırmak, elektrikli traktörü almaya imkân sağlamak, kredi işlemleri için alınan bir rapordur.

Artık elektrikli traktör hikâyesinde bantı kurup seri üretime geçmek kaldı. Dileğimiz, beklentimiz ve ümidimiz, “elektrikli traktörün” ülkemiz tarımının yükselen bir seyir ile çarpan etkisi yapmasıdır. Bu etkiyle ülkemizin dünya devletleri arasında saygınlığının, etkinliğinin ve hâkimiyetinin ilelebet devam etmesidir.

TEŞEKKÜRLER…

Türkiye Cumhuriyeti’ne böyle bir sanayi kuruluşu kazandırdığı için öncelikle Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan Bey’e, T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Mustafa Varank Bey’e, imkânları ölçüsünde her zaman üreticinin yanında olan çiftçi dostu kurumumuz Ziraat Bankası Genel Müdürü Sayın Alpaslan Çakar Bey’e, yerli ve milli duruşuyla Türkiye sevdalısı, “delisi” olan; ZY Elektrikli Traktör San. Tic. A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Önder Yol Bey’e, sabır ve fedakârlık göstererek, kurumsal bir yapı ağırlığında, çözüm odaklı çalışan ZY Elektrikli Traktör San. Tic. A.Ş. Yönetim Kurulu üyeleri Sayın Ferhat Pişmaf Bey’e ve Sayın Berrin Mahmutoğlu Hanımefendi’ye bir çiftçi çocuğu, bir ziraat mühendisi olarak ülkemiz, çiftçi-üreticileri adına teşekkür ediyorum.

Elektrikli traktör hikâyesinde ellerini değil, kafalarını taşın altına koyarak, inandıkları bu meşakkatli yoldan vazgeçmeyerek çalışıp kamu-özel sektör projelerine evirerek çalışmalara hız kazandıran Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesindeki Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü (TAGEM) yöneticilerine, mühendislerine, TARMAKBİR ve konu uzmanı akademisyenlerimize canıgönülden teşekkür ediyorum.

6’LI MASANIN VAATLERİNDE NEDEN ELEKTRİKLİ TRAKTÖR YOK!

Tarımda indirimli elektrik tarifesi uygulamasından, tarımsal sulama ve elektrik faturalarının hasattan sonra tahsil edilmesine hatta çiftçinin bankası olan Ziraat Bankası’nı tekrar çiftçinin bankası yapacaklarına kadar düşünmüşler ama elektrikli traktörü görememişler. Özellikle tarım konularından habersiz olan bir ekip, oturup gazete küpürlerinin başlıklarından tarımsal program çıkarmış sanki, dolayısıyla elektrikli traktör gazetelerde pek boy göstermediği için görememişler diye düşünüyorum.  

Maslow’un ihtiyaçlar teorisine 6'lı masa hiç çalışmamış. Böyle bir program beceriksizlikle sonuçlandığında dönüp yine çiftçi suçlanacak gibi gözüküyor. Çok aşırı vaadin, palavra hissiyatını kuvvetlendireceğinden haberleri olmadığı için, herkese mavi boncuk metni yazılmış sanki.

Acil çözülmesi gereken konular varken, oturup diyet salata yiyip, sonunda saçma bir açıklama ile dağıldığınızda, bu israf ekonomisi olmuyor mu? En büyük israf, zaman israfıdır. Üstelik siyasi krizin olduğu yerde ekonomik kriz, hiç çözülebilir mi?

Gelecekte tarih nasıl adlandırır bilmiyorum ama “ana ve yavru muhalefetlerin içinde bulunduğu yetersizlik nedeniyle hem ülkemize hem de ülkemiz tarımına gerçekten yazık oluyor.” Herkes artıyı, eksiyi iyi tartmalı, söylem ve eylemlerine çekidüzen vermelidir. Dolayısıyla “Ana muhalefeti yoğun bakım ünitesinden çıkarmak; eleştirilmekten hoşlanmayan, rahatsız olup sert tepkiler verenlerin görevidir.” Ana ve yavru muhalefetlerin içinde bulunduğu yetersizlik böyle devam ederse Sayın Recep Tayyip Erdoğan şimdiden balkon konuşmasının metnini yazmaya başlayabilir.

Diyet salata yemeden, masa altından kimsenin ayağına tekme atmadan ve en önemlisi zaman israfı yapmadan en önemli soruyu ben sorayım:

Bu ülkede hak ve adalet nasıl tesis edilecektir? Bunun cevabı çok basittir. LİYAKAT, LİYAKAT ve yine LİYAKAT…

Liyakatsizlik sebep; hırsızlık, yolsuzluk, yoksulluk, haksızlık, ahlaksızlık, adam kayırma, rüşvet… Atatürk ve Cumhuriyet düşmanlığı sonuçtur.

Son söz: Yıllar boyu yanlış gazla büyütüldük, okutulduk. Yaşıtlarımız olan yabancılar “doğru yetiştirilip markaların ve buluşların altına imzalarını atarken.” Büyüklerimiz 82 yaşında nasıl milletvekili olurum hesabını yapar hâlde; gençlik ise “yediği yarım ekmek arası dönerin son lokmasıyla içtiği ayranın son fırtını her seferinde nasıl denk getiririm telaşı içinde!”

Yüreği vatan için, Türk milleti için, devlet için ve ülke tarımı için atan, kalbinde vatan sevgisi olan ve nabzı önce vatan diye çarpan, güzel ülkemin “delilerine” selam olsun!