Türkiye 7 düvele karşı bir beka mücadelesi veriyor ama biz her defasında CHP’yi yazmak ve anlatmak zorunda kalıyoruz. Bunun sebebi gayet açıktır. CHP yaptıklarıyla, söyledikleriyle, duruşu ve tavrıyla bütün Türk ve Türkiye düşmanlarını geride bırakmıştır. Biz CHP’nin en ciddi, en ivedi ve en büyük milli güvenlik sorunu hâline geldiğini, hatta onu da aşıp bir beka sorununa dönüştüğünü bir süredir yazıyoruz. Şimdi artık bu ülkenin bölünmez bütünlüğünden yana olan herkes aynı şeyi kabul ediyor ve söylüyor. Daha da vahim olanı bu durumun gün geçtikçe ağırlaşması ve başta Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere CHP yönetiminin ihaneti bir görev hâline getirmiş olmasıdır.

TÜRK VE TÜRKİYE DÜŞMANLIĞI

Partinin başı ihanetin merkezia olunca gerisi de onu takip ediyor, hatta ona şirin görünmek için daha da ileri gidiyor. CHP’nin bugünkü özeti budur. Sorun öncelikle Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Kendisini özel olarak seçip partinin başına getirenleri yanıltmadığı gibi, belli ki akıl, vicdan, ahlak ve karakter olarak da zaten aradığı fırsat buymuş. Türk ve Türkiye düşmanlığı hücrelerine kadar sinmiş ve şimdi her bulduğu fırsatta hayata geçiriyor. Hem de bunu, Mustafa Kemal Atatürk’ün partisinde ve böyle bir kalkanın arkasına saklanarak yapıyor ki, bu durum tehdit ve tehlikeyi çok daha büyütüyor. Partideki bütün ulusalcıları, milli duruşu olanları sistemli biçimde temizledi. Kendine, kendi varlık sebebine uygun da bir kadro oluşturdu ve tamamen kontrolden çıktı. İstanbul İl Başkanlığına devlete, orduya hakaret eden, Türk’e düşmanlığı hayatının merkezine yerleştiren, PKK terör örgütüne sahip çıkan, Atatürk’ü ağzına bile almaktan imtina eden birisinin getirilmesi asla bir tesadüf olmadığı gibi, Kılıçdaroğlu’nun varlık sebebine son derece uygundur. CHP’de olmanın, kalmanın, bir yerlere gelmenin ölçüsü ve gereği, ihanette sınır tanımamaktır. Bu durum bugünkü CHP’nin bir siyasi parti olarak misyonu ve hatta vizyonu hâline gelmiştir.

İHANETİ DAHA DA İLERİ GÖTÜRDÜ

Yaşananlara, olanlara, söylenenlere bakıldığı zaman bütün bu ölçülerin nasıl esas alındığı kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Unutmayalım ki, kahraman Mehmetçiklerimize kurşun sıkan, “işgalci” diyen PKK uzantısı HDP ile bu Kılıçdaroğlu ittifak yapmış ve onlara her ortamda, her durumda destek olmuş, kol kanat germiştir. Libya’da görev yapan askerlerimize “lejyoner” diyen Grup Başkanvekili’ni korumaya almıştır. Dolayısı ile ordumuzun satıldığını söyleyen şeref ve ahlak yoksununa Kemal Kılıçdaroğlu’nun sahip çıkması bizim açımızdan zaten beklenen bir şeydi ve aynen de gerçekleşti. Kılıçdaroğlu grup toplantısındaki açıklamaları ile bu ihaneti daha da ileri götürdü. Son derece bilerek, isteyerek ve lafın nereye varacağını hedefleyerek açıklamalar yapıyor. Her cümlesi ayrı bir skandal, her kelimesi ayrı bir hakaret içeren konuşmasıyla açık şekilde kahraman ordumuz sorgulanmakta, moral ve motivasyonu hedef alınmaktadır. Şehitlerimize bırakın saygısızlığı, açıkça hakaret edilmektedir. Suriye’de şehit düşen askerlerimiz için kullanılan, “30 şehit verdik de ne oldu” cümlesinin başka bir anlamı ve izahı yoktur.

HESABI SORULMALIDIR

Bugünkü CHP yönetiminin ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun Türk’e, Türkiye’ye, Türk ordusuna kini artık bir siyasi söylemin ötesine geçmiş ve suç boyutlarına ulaşmıştır. Sayın Bahçeli, Mustafa Kemal Atatürk’ün ifadesiyle, “Askere düşmanlık, düşmana askerliktir” dedi. Bunlar düşmanın askeri olmayı bir görev hâline getirdiler. Hukuk yoluyla hesabı elbette sorulacaktır ve mutlaka sorulmalıdır. Ancak, bu yetmez. Kısa süre önce yazdığım, “Bu CHP varken düşmana ihtiyaç yok” başlıklı yazıda da belirtmiştim. CHP’nin bu acı ve ağır tablosunu içine sindiremeyip yollarını ayıranları anlıyoruz. Bütün ülke ve millet düşmanlarının ümidi, heyecanı, sözcüsü ve hatta mümkün olduğu kadar yapmayı planladıkları ihanetlerin uygulayıcısı durumuna gelen bu partiye sahip çıkmak, bu hazin gidişe dur demek, herkesten önce CHP’ye oy veren kardeşlerimizin görevidir. Duyarlı, vicdanlı, ahlaklı, ülke ve milletini seven, milli duran hiç kimse bugünkü CHP’yi içine sindiremez.

HER TÜRLÜ REZİLLİK VAR

CHP’nin sadece ihanetin değil, her türlü rezilliğin merkezine dönüştüğünü, bizzat partinin içinde olanların beyanlarından anlıyoruz. Ahlakla, insanlıkla, edeple izahı mümkün olmayan şeyler yine kendileri tarafından ortalığa saçılıyor. Tacizler, yolsuzluklar, ahlaksızlıklar artık saklanamaz boyutlardadır ve her taraftan fışkırıyor. Özellikle İstanbul’un bazı ilçelerinde yaşanan taciz olayları ayyuka çıkmış durumdadır ve yargıya intikal etmiştir. Bir siyasi partinin bu durumlara düşmüş olması ibret vericidir.

Bazı belediyelerin bu zihniyete teslim edilmesinin ülkemize ve milletimize faturası ağır olsa da, CHP’yi daha iyi tanımamızı sağlamıştır. Bu zihniyete hiçbir şekilde ülke teslim edilemeyeceği, bunun bir intihar anlamına geldiğini bugün bütün Türk milleti görüyor ve biliyor.