Su kaynaklarının her geçen gün önem kazandığı bir dönemde; nüfus artışı, su kaynaklarının kirletilmesi, plansız kullanım, küresel ısınma, iklim değişikliği, değişen yağış rejimi, kuraklık, üzerine bilinçsiz, arzu edilmeyen tarımsal sulama yöntemlerinin ve içme-kullanma suyunda yüksek kayıp-kaçak oranlarının eklenmesi nedeniyle sınırlı olan su kaynaklarımızda kullanılabilirlik özelliğinde azalma, bazı göllerimizde kuruma periyoduna girme ve bazılarında kurumalar görülmektedir. Suyunu hızlı bir şekilde kaybeden ama nedense gündemde çok fazla olmayan, Isparta ili Eğirdir ilçesinde ülkemizin ikinci en büyük tatlı su gölü olma özelliği taşıyan stratejik önemli birinci derece kalitede içme suyu olan; Ispartalıların “göz bebeğimiz” dedikleri “Eğirdir Gölü”nün de o eski hâlinden eser yok şimdi!

“Ülkemizde bulunan 300’e yakın irili ufaklı doğal gölün yüzde 60’ı kurudu maalesef.” Kalan göllerimizin bir kısmı ekolojik, jeolojik ve hidrolojik sorunlu, bir kısmı fiziksel müdahale bekliyor, bir kısmı da yoğun bakımda “yapılan çalışmaların TBMM’deki temsilcilerimiz ile kanuni yükümlülüklere dönüştürülmesini ivedilikle beklemekte.”

Eğirdir Gölü’nün sularını kaybetmesi demek, su seviyesinin düşmesi, göl derinliğinin azalması demek, derinliğin azalması demek buharlaşmanın-evaporasyonun artması demektir. Tek neden buharlaşma olarak anlaşılmamalıdır. Zira buharlaşma yıllardır süregelen bir olaydır. Tarımsal sulama, içme suyu, HES vb. enerji kullanımlarının yanında göl suyunun azalması, küresel ısınmadan dolayı buharlaşmanın artması beklenen bir ekosistem sorunudur.

Ülkemizin neredeyse tüm göl alanları kirlilik (kentsel ve kırsal) nedeniyle doğal dokusunu kaybetmiş durumda. Dolaysıyla Eğirdir Gölü’nün su miktarıyla beraber su kalitesi azalıyor, ayrıca biyolojik çeşitlilik de tehdit altına giriyor. Aslında genel olarak sorgulanmasa da asıl önemli diğer bir sorun da bu alanlarımızın yönetim-amenajman planının olmamasından kaynaklanmaktadır.

Geçtiğimiz hafta; “Eğirdir Meyvecilik Araştırma Enstitüsü” nün ev sahipliğinde, Ispartalılar Vakfı (ISVAK), Eğirdir ve Kovada Gölleri Birliği (EKO-BİR), Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) ve Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (ISUBÜ) paydaşlığında “Eğirdir Gölü ve Tarımsal Sulama” konulu bilimsel ve sektörel çalıştay gerçekleşti. Isparta ve çevre illerden gelen akademisyenler, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve davetlilerin geniş katılımlarıyla gerçekleşen çalıştayın ana hedefini “Eğirdir Gölü’nün ömrünün nasıl uzatılabileceği ve göl suyunun nasıl daha verimli, gelir getiren, kâr sağlayan, (rantabl) kullanılabileceği” yönünde anlıyorum. Ümit ediyorum ki Ispartalılar için bu çalıştayın sonuç bildirgesi bundan sonraki süreçte rehber niteliğinde olacaktır.

BİRKAÇ İYİ İNSAN…

Gelecek nesillere Isparta kültürünü aktarabilmek, yardımlaşma, dayanışma ve birlikteliğin önemini ve güzelliğini nesilden nesile taşımak vizyonuyla, hiçbir mali- akçeli işlere karışmadan, ana okulundan üniversiteye kadar burs veren, birkaç ilimizde de şubesi olan ve 9. Cumhurbaşkanımız rahmetli Süleyman Demirel’in onursal kurucu başkanı olduğu Ispartalılar Vakfının (ISVAK), bu çalıştayın hazırlanması ve organize edilmesinde çok büyük katkısı olmuştur. ISVAK Başkanı, Yönetim Kurulu ve ISVAK gönüllüleri ayrıca bir teşekkürü hak ediyor. Gönüllülük esasına dayanan bu çalışmalarının diğer STK’larımızca örnek alınması en büyük temennimiz.

TARİHİ BİN YEDİ YÜZLERE DAYANAN ‘EĞİRDİR PINAR PAZARI’

“Eğirdir Pınar Pazarı” göller bölgesi insanlarının tamamen kendi ürettiği ürünleri kışa hazırlık olarak yöre insanlarına samimi duygularla sundukları köy usulü sunumdur, pazarlamadır. Temmuz ayı başlarında kurulmaya başlayıp ekim ayı sonuna kadar devam eden ve her hafta pazar günü kurulan “Pınar Pazarı” âdeta bir “köylü şölenidir.”

Her şey doğal, yöre köylüsünün elinden sunulmaktadır. Pınar pazarında tartı devamlı müşteri tarafına ağır basıyor, Anadolu insanı işte… Kendisi ürettiğinden dolayı sizi memnun etme çabası var. Onlar için tartının ve paranın çok da önemi yok, hak geçmesin yeter duygusu hâkimdir. Her şey samimi ve içten, Anadolu insanı işte… Sokakta, pazarda, çarşıda hep böyle…

Son söz: Eğirdir Pınar Pazarı’na gelen yöre insanlarına “pazar ola” demek gelenek olmuştur. Eğirdir Gölü için, “herkes kendi aklını pazara çıkarmış, yine kendi aklını beğenmiş(almış)” dememek lazım!... Aklın yolu bir değil, bin de olabilir. Eğirdir Gölü miras malı değil, gelecek kuşakların öz sermayesi olup, mutlaka korunmalıdır.