Aynalardan geri çekilemiyoruz, cismimize hayranız ama aynaya bakmayı da bilmiyoruz. Kendi hayatımızın hesabını başkalarına kesiyoruz.

Söze istisnaları kayırarak, kimsenin emeğini hiç etmeden ve haksızlıkları da yok saymadığımızın altını çizerek; genel kabul edilmişlikler daha doğrusu sunulmuş ve kabullenilmiş samimiyetten uzak yargılar üzerinden başlayalım, kendinden bi haber eleştiriler üzerine konuşalım…

Bu gün baktığımızda herkes işsizlikten yakınıyor, “üniversite mezunuyum işsizim!” sloganı dillerde bahaneleşmiş, kimse kendine üniversitede bir şey katıp katmadığını sorgulamıyor ki zaten iş için okuyor eğitim için değil; işte temel sıkıntı da tam olarak bu…Üniversite iş bulma kurumu değil ki, biz üniversitenin ne olduğunu biliyor muyuz, yahut biz eğitimin manasını tam anlamıyla kavramış mıyız..?  Maalesef toplumun kabul ettiği gerçeklerden uzak gerçekler var: nitelikli sayılan niteliksiz kesim türüyor.  Eğitim eğitim olarak değil de statü ve maaş olarak kodlanıyor aileler tarafından, gençler üzerindeki algısı yer yer farklılık gösterebiliyor tabi ki, üniversitenin bir çeşit eğlence sektörü olduğunu sanan gençlerimiz oldukça fazla… Eğitimin insanı ehlileştirmesi beklenirken eğitim bizlerin egosunu yüceltiyor, üniversite mezunu olan arkadaşlar direk yönetici olmayı bekliyor veya devlete kapak atmayı(!), emeğe kariyer planlamasına tecrübeye inanç sıfır, o üniversite mezunu(!) ve yüksek maaşla toplumsal statüsü olduğuna inandığı bir yerde işe girmeli, giremiyorsa bu tamamıyla devletin suçu… Eğitim adıyla gayet açık olduğu gibi eğitim içindir aslında, gelişim içindir. Üniversite meslek ayrımı olabilir ama bunun garantisi, sizin olgunlaşma kabiliyetinizle doğru orantılıdır ancak… Üniversite sizin hayata bakış açınızı, ufkunuzu açmak, olgunlaştırmak sizi hayata yetiştirmek içindir; bunu bir mesleğe çevirme kabiliyeti bambaşka bir gayret içeriyor. Siz eğitimi sadece sınavlarla ve ders saatleriyle sınırlayarak geri kalan vakti öldürürseniz, o eğitim size o ders ve sınav saati kadar fayda verir ve yüklenmiş eğitim olarak kalır. Üniversite hayatı yakalayacağınız fırsatlar bütünüdür; siz fırsatları yakalama gayretinde olmazsanız, yani size ömrünüzden sunulan verimli seneleri, nadasa verdiğiniz topraklarla geçirirseniz, mahsul beklemeniz, gelmeyen mahsul için devleti suçlamanız kendi ahmaklığınıza kör bakmak olur. Bir çok topluluk, organizasyon, program, seminer kongre,  vesaire yani bir çok imkan varken, size cazip gelen bahar şenlikleri oluyorsa, Kongre Merkezleri konserler dışında dolmuyorsa, sorgulanması gereken üniversiteler ve devlet değil önce üniversitelilerdir. En iyi üniversitede bölüm birincisi olabilirsiniz, eğer bir faaliyetiniz, yeteneğiniz, sertifikanız bir sosyal etkinliğe katılmışlığınız veya organize etmişliğiniz, *verilen imkanları kullanmışlığınız* kısaca yetkinliğiniz yoksa, sizi okuduğunuz üniversitenin markası da diploma notunuz da kurtarmaz. Çünkü önemli olan bilgi değil bilgiyi uygulama kabiliyetidir, üniversite de ilkokul gibi bilgiyi alıp sınava girip kenara çekileceğiniz bir yer değil, o bilgiyi yöneteceğiniz yer, kendinizi hayata hazırlayacağınız yer. İş hayatına kuru bilgi ile hazırlanıp, ‘vay efendim neden işsizim’ demek devleti suçlayıp batıyı işaret etmek, kendini bilmez bir tutum..

Batıya batıdaki üniversitelere özeniliyor, peki batıda bizim kabullendiğimiz gibi bir devlet anlayışının olmadığını biliniyor mu... Batının eğitimi diye başlıyor ya hani sözde aydınlarımız ve emperyalizm kurbanı gençlik: Batıda devlet üniversitesi kavramı olmadığını, yıllarca biriktirilen paralarla üniversitelere gidilebildiğini, yani gayret ederek onlara sunulmayan imkanı kendi kendilerine kazandıkları, biliniyor mu..? Türkiye’de devlet eğitimi, kendi sunuyor her türlü imkan ile birlikte, biz buna rağmen yine eleştirecek bir şey buluyor ve ezberletilmiş batıcı cümlelere sığınıyoruz, önünü ardını düşünmeden araştırmadan ve de kendimizi yargılamadan… Elbette ki mükemmel bir sistemin olduğu iddası güdülemez, eğitimin stok eğitim olduğu iddiamız arasında ama, kendi gayretsizliğimiz devletin verdiği imkanı yok saydırıp da suçlu kılamaz. Eğer kıyas batı ile yapılıyor ise; o batılı üniversite gençleri ile de bizim gençlerimiz kendini bir karşılaştırmalıdır, emeksiz yemek olmuyor…