Ligin geri kalanında en fazla topa sahip olup, pas yapan takımı karşısında bu sezon maç kazanamayan Fatih Terim’in tercihi, bu kez enerjisi yüksek, Arda Turan’ın yönetimindeki bir takım oldu. Kendi ceza alanı ile orta saha arasında duvarını ördü. Aytemiz Alanyaspor’u pas yapsın diye, kendi haline bıraktı. Bekledi, sabırla. Topu eline geçirdiğinde de hiç eskisi gibi, yana, geriye, taca, içeriye falan öyle ‘topun sahibi olmak’ gibi bir üstünlük taslamadan, doğrudan, dikine, rakip kaleye taşıdı. Ya adamlarıyla, ya uzun paslarla… Öyle ki ev sahibi olayı çözene kadar Sarı Kırmızılılar, biri direkten dönen, biri gol olan 4 net pozisyon ürettiler.

Bu arada tek pozisyonunda bir topu direkten dönen Aytemiz Alanyaspor, geriye düştükten sonra hırsla saldırdı. Galatasaray’a sıkıntı da yarattı. Ancak, net pozisyon üretemedi. Topun sahibi oldu. Etkili oldu. Ancak, gol bulamadı.

Bu arada Babacar’ın Luyindama’ya hareketi, hem maçın hakemi hem de VAR hakeminin gözünden kaçtı. Bu skordan bağımsız olarak Terim’e, maç sonunda Diagne’nin kırmızı kartını anımsatma hakkını verdi.

İkinci yarıya da aynı taktik anlayış, aynı duygu ile başlayan Galatasaray’da, herkes gereğini yaparken, ilk iki maçında kurtarıcı olan Onyekuru, etkisini gösteremeyince, oyun ilk yarı skoruyla sürdü.

Yedinci maçını Muslera ile kazanan Galatasaray, liderliğini sürdürmekle kalmadı, bu maçı kaybetmesini bekleyen rakiplerinin moralini de biraz bozdu. Futbol olarak ezilen Galatasaray, sonuçta şampiyonluk için dev adımını attı.