MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli geçtiğimiz Salı günü MHP'nin grup toplantısında sadece bugünün meselesi değil aynı zamanda dünün meselesi olduğu gibi yarınların da meselesi olacak sosyal ve toplumsal ahlakı ve huzuru bozan konulara değindi. MHP son yıllarda bu konularla ilgili yoğun bir çaba içindedir. Çünkü bu mesele gün geçtikçe toplumu her yönüyle kuşatmaktadır.

          MHP’nin TBMM’ye sunmuş olduğu ve içeriği özenle hazırlanmış “Ruh Sağlığı Yasa Teklifi” ve alanında uzman bilim ve gönül adamlarının toplumun huzurunu bozan unsurlarla mücadeleyi ve huzuru tekrar temellendirmeyi esas alan “İnsanlığın Huzuru Projesi” zaten bu konudaki ciddiyetini göstermektedir.

         Siyaset ve medya dünyasındaki bazı zekâ ve ahlak kıtlığı yaşayanlar MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin konuşmasını sadece Erşan Kuneri dizisiyle sınırladılar ve onun üzerinden basitleştirmeye çalıştılar.

          Kimi embesiller de “Devlet Bahçeli Diyarbakır’da yaşanan çocuk istismar olayını ve ekonomik meseleleri Erşan Kuneri filmiyle örtbas etmeye, gündem değiştirmeye çalıştı” gibi akla ziyan yorumlarda bulundular.

         CHP ve ittifak kuyruklarına mensup görsel, yazılı ve sosyal medya bünyesinde hep bu pro- pagandaları yaptılar ve halen de yapmaya devam ediyorlar.

          Oysa herkes bilir ki MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli sosyal ve toplumsal ahlak konusunda çok duyarlıdır. Bu konuda MHP bünyesinde kim ahlaksız bir olayla anılırsa anında kapı önüne koyar. Yolsuzlukla suçlanan MHP’li Bakana ve MHP’li Büyükşehir Belediye Başkanına “Aklan gel” diyerek görevden uzaklaştırdığı, sosyal ve toplumsal ahlak konu- sunda herhangi bir olaya karışan milletvekili, genel merkez, il ve ilçe yöneticileri kim olursa olsun anında MHP’den uzaklaştırdığı gibi, Diyarbakır’da yaşanan olayda da anında teşkilatı kapatmıştır. Olay artık yargıdadır ve cezası idam olsa ilk tekmeyi de yine MHP Lideri Devlet Bahçeli vurur.

          Cem Yılmaz’ın Netflix’de bol küfürlü ve cinsel içerikli Erşan Kuneri dizisiyle sınırlandırmaya çalıştıkları aynı konuşması içinde, “Çocuk istismarı, kadın cinayetleri, tecavüz suçlarında caydırıcı, kalıcı ve kapsayıcı sonuçlar alabilmek için gerekirse idam cezası bile tartışmaya açılmalıdır” diyen de MHP Lideri Devlet Bahçeli’dir.

          MHP’de hiç kimse dönemin CHP İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil gibi çıkıp CHP’deki tecavüz, taciz ve istismar olaylarını meşrulaştırmak için kurduğu “Bakın şimdi CHP’nin içinde taciz ve tecavüz vakaları oldu mu? Oldu. Tabii ki olacak. Toplumsal cinsiyet eşitliğine sahip olmayan bir ülkede yaşıyoruz ve 18 yıldır sizin iktidarınızda yaşıyoruz” şeklindeki cümleleri kurmaz. CHP’dekitaciz,tecavüz ve istismar olaylarını sayamadığımız günlerde böyle bir savunma yapan CHP zihniyeti değil miydi?

          CHP’den istifa etmek zorunda kalan Denizli Milletvekili T.S’nin arkadaşının erkek çocuğuyla karıştığı iddia edilen ve şantaja, tehdide maruz kaldığı olay, CHP Kırıkkale Gençlik Kolları çalışanı N.E.Y’nin 17 yaşındaki bir erkek çocuğuna yönelik cinsel istismarı alın size çenenizi kapatacak iki olaydır. Şimdi biz de çıkıp “Kemal Kılıçdaroğlu CHP’deki bu manzarayı değiştirmek için sürekli terörist Demirtaş’ı serbest bırakacağına dair açıklamalarla gündem değiştirmeye çalışıyor” desek olur mu?

          MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin konuşmasında yer alan şu tespitlerden rahatsız olmak için ruhsal ve psikolojik rahatsız olmak lazımdır:

          “Üzülerek ifade etmeliyim ki, toplumsal bünyeyi ur gibi saran şiddet vakalarında bir türlü azalma, zayıflama ve gerileme emaresi görülmemektedir.

          Aile faciaları, vahşet haberleri, seri cinayetler, kan donduran diğer menfur hadiseler maalesef milli vicdanı derinden yarala- maktadır.

          Bazı diziler, gösterişe ve mübalağaya yaslanmış magazin programları, karamsarlık servis eden haberler hepimizi ve herkesi rahatsız etmektedir.

          Sabahın en erken saatlerinden gecenin geç vakitlerine kadar kavgadan, kargaşadan, kutup- laşmadan, değerlerimize yönelik linç girişimlerinden başka ekranlarda hiçbir şey göze çarpmamaktadır.

Gidişat iyi değildir. “

   ***

          Ya Cem Yılmaz’ın Erşan Kuneri’si olduğunu hemen anladıkları şu konuşmasından “Ne filix’de küfür ve en seviyesiz esprilerin yer aldığı, şarlatanlıktan öte bir meziyeti olmayan sözde komedyenlerin rol aldığı diziler artık haddi aşmıştır.

Aile hayatı son sığınaktır.

Bu sığınağın yağmalanması için planlı bir propaganda devrededir.

Küfür etmenin neresine güleceğiz?

          Kadını metalaştıran, erkeği yozlaştıran ucube dizi sahnelerinin neresini beğenip takdir edeceğiz?” rahatsız olana ne demeli? Bir Lider sosyal ve toplumsal ahlakı ilgilendiren konularda yorum ve değerlendirmede bulunamaz mı?

         Hem de son iki yıldır üzerinde çalıştığı bu konuları ilgilendiren TBMM’ye sunduğu “Ruh Sağlığı Yasa Teklifi” ve “İnsanlığın Huzuru Projesi” ortada iken...

         Konuşmanın içerisinde yine “Üniversitelerin sosyoloji, psikoloji, psikiyatri, felsefe, ilahiyat gibi bölümlerinde görev alan değerli akademisyenlerin öncülüğünde ülkemizin şiddet haritası çıkarılmalı, şiddetle mücadelede ufuk ve yol açıcı çalışmalar tavsamadan yerine getirilmelidir” çağrısını yapmışken...

         Bir de dediğim gibi “Türkiye’nin ekonomik meseleleri varken Devlet Bahçeli Cem Yılmaz ile uğraşıyor” diyerek çok değerli tespitleri basitleştirmeye çalışan basit zekâlı ve gerçeği örtmeye yönelik çalışan art niyetli adamlar var.

         Oysa MHP Lideri o konuşmasının içinde 22 kere ekonomi kelimesi geçen cümle kurmuş ve içinde “Netfilix’de küfür ve en seviyesiz esprilerin yer aldığı” şeklinde geçen cümlesi ise bir tanedir.

         Mesela HD(P)KK’lı kimliğiyle bilinen Mert Fıratisimli bir sanatçı da bu konuyla ilgili yorum yapmış, CHP ve ortaklarına hizmet eden medya da bunu “Mert Fırat’tan Bahçeli’ye Netflix ve Cem Yılmaz Tepkisi” başlığıyla haberleştirmiş. Mert Fırat demiş ki:

        “Halkın yüzde 70’i yoksulluk sınırı altında yaşıyor ama tek derdimiz var, Netflix ve Cem Yılmaz... “Avrupa’nın en yüksek enflasyonu, halkın yüzde 70’i yoksulluk sınırı altında yaşıyor, ekmek 5 TL, benzinin litresi 30 TL, elektrik kiradan pahalı. Ama tek derdimiz var, Netflix ve Cem Yılmaz... Vallahi paralı ve şifreli, yani isteğini seyredebilirsin. Hatta sözleşmeyle de kabul ediyorsun, o derece yani...

         Gerçek rakam paylaşmaya ‘siyaset’ diyen, gündemi sanatçı ya da akademisyen taşlatarak ‘il- lüzyon’ ile değiştirmeye çalışan, TÜİK verisine paylaşımına ‘yalan’ diyen, Resmî Gazete yayınına ‘inanmayın’ diyen kim ise o trolldür. Trollerden uzak durun, inan- mayın sevgili kardeşlerim.”

***

         Öncelikle Mert Fırat’ın “Netflix Vallahi paralı ve şifreli, yani isteğin seyredebilirsin” ifadesi kendi de biliyor ki kocaman bir aldatmacadır. Niye diyeceksiniz?

         Çünkü iletişim çağının her türlü araç bolluğunda Erşan Kuneri’nin cinsel içerikli küfürlerinin yayınlanmadığı ve karşınıza çıkmadığı mecra yoktur. Şu an çocuklara, gençlere sorun o kü- fürlerin hepsini kelime kelime bilmektedir. WhatsApp, Twitter, Youtube, İnstgram, Tiktok gibi sosyal medya sayfalarında o cin- sel içerikli küfürlerin çıkmadığı yer var mı Mert Fırat?

          Bence Mert Fırat’ın MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin konuşması içinde en çok bozulduğu bölüm, “Geceliği bir memurun aylık maaşına eşdeğer bir otelde keyif sürüp ‘ne olacak bu memleketin hali’ diye gevşek gevşek konuşup, vur patlasın çal oynasın havasıyla har vurup harman savuranların; Veya ön kapıda mağdur, arka kapıda mağrur; görünüşte düşünceli ve duyarlı, esasta fırsatçı, faizci ve fazilet yoksunu tatlı su solcularının, meyhane devrimcilerinin, merdane gibi dönen devşirmelerin, ‘böyle ekonomi olur mu, bu fiyat artışları ne olacak’ diye sorup arkaya dolandıktan sonra yatlarla dolaşan, katlara doluşan, sonradan cebi para görmüş üçkağıtçı demokratların bize anlatacak, bizimle paylaşacak hiçbir şeyleri olamaz” cümlelerinin yer aldığı bölümdür. Aksi halde 22 kere ekonomi kelimesi geçen konuşma içinde “Devlet Bahçeli’nin ekonomi gibi derdi yok” demek propaganda alçaklığı ve düpedüz iftiradır.

          Ezilenlerin sanatçısı rolünü oynayan Mert Fırat’ın bindiği Porsche aracı bile yüzlerce garibanı doyurur.

         Hadi bunu geçtik. Sinema, dizi, yarışma programlarında, reklam filmlerinde oynayan birinin elbette bu araçları alacak parası olur. Elbette zenginlerin de Türkiye’nin ekonomisi ve halkın yoksulluğu hakkında yorum yapma hakkı vardır. Ama samimiyeti ve inandırıcılığı olmalı, bu konuda üzerine düşeni yapmalıdır.

          Ama Mert Fırat halkın yoksulluğu ve ekonomik durumu hakkında bu ülkede konuşacak en son kişiler arasında bile değildir.

          “Gezi parkında olamamanın tek sebebi Mardin’de festivalde olmamdır... Yarın oradayım” diyerek Gezi olaylarına destek vermeye gitmiş olan Mert Fırat, o devletin ve halkın malını yakan, yıkan, kıran Geziterörizminin ülkeye maliyetinin 164 milyar dolar olduğunu biliyor mu?

Gelelim Mert Fırat’ın HD(P)KK’lı kimliğine...

Bir röportajında aynen şunları söylüyordu:

- “Bir şehit babasının çıkıp ‘on çocuğum olsa onunu da askere gönderirim’ demesini anlayamıyorum”

- “(Çocuğum olsa) Askerlik yapmaması için elimden geleni yaparım.”

- “(Ordu olmadan devletin ayakta kalması mümkün mü) sorusuna: Elbette mümkün. Ordusu olmayan bir sürü ülke var. İzlanda mesela!”

-”(Sence Öcalan’la görüşülmeli mi) sorusuna: Evet, kesinlikle görüşülmeli. Koskoca bir halkın lider olarak kabul ettiği kişiyi muhatap almamak olmaz”.

- “Abdullah Öcalan Kürt hal- kının lideridir ve onu muhatap almamak Kürt halkını muhatap almamak olur.”

***

         “HALKLARIN VE DEĞİŞİMİN ADAYI SAYIN SELAHATTİN DEMİRTAŞ’ı desteklediğimizi kamuoyuna duyuruyoruz” kampanyalarına imza atan, “Demirtaş’ı kendime yakın görüyorum” diyen ve terörist Demirtaş’ın kitaplarını sosyal medya sayfalarından paylaşarak destek verenlerden birisi de Mert Fırat’tır.

         Kobani’deki YPG’literöristlere destek çağrılarında bulunan, imza kampanyalarına destek veren de bizzat oydu. “Çocuğumu askere göndermem” diyen bu sanatçı bozuntusu feryat içinde Türkiye’nin Kobani’ye yardım etmesini istiyordu. Gerçi Kobani’deki YPG’lilere selam gönderen, onları alnından öpen, terör örgütü PYD’yi meşru gördüğünü söyleyen Ahmet Davutoğlu gibi bir adam bile bu ülkede Başbakanlık yapmışken, Mert Fırat’ın HD(P)KK’lı kimliğine ne diyelim?

        Mert Fırat kendisi gibiterö- rist Demirtaş ve PKK’ya yakın olan etki ajanı Osman Kavala’nın serbest bırakılmasını istediği için Cem Yılmaz’a “Can Yoldaşlık” yapmaktadır. Buna ‘sanatçı dayanışması’ değil, ‘ihanet dayanışması’ demek en doğru olanıdır.

         Bunların meselesi ne halkın yaşadığı ekonomik meseleler ne de sosyal ve toplumsal ahla- kı ilgilendiren konulardır. Mert Fırat’ın halkın ekonomik meselelerinde samimiyeti olsaydı, Türkiye’nin bütçesinin büyük oranını mücadele etmek için harcadığımız terör örgütlerine destek verir miydi?

         Mert Fırat’ın terör olaylarının ve terörle mücadele için harcadığımız bütçenin Türkiye için ne kadar kayıp yarattığını anlayacak zekâsı var mı?

         O harcadığımız bütçeyle yeni baştan bir Türkiye yaratacağımızı kavrayacak zekâsı varsa, hem HD(P)KK’yı destekleyip hem de yoksul halk edebiyatı yapmamalıdır.

         MHP Lideri Devlet Bahçeli tüm hainlerin, arsızların, ahmakların, ahlaksızların kimyasını eylem ve söylemleriyle bozmaktadır.

          MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin geçtiğimiz hafta yaptığı konuşmasının metnini ideolojik takıntısı, art niyeti olmayan sosyolog, pedagog, psikolog alanında uzman Türkiye’de yahut dünyada kime sorarsanız sorun hepsi altına imza atacaktır.

          O konuşma toplumbilimci merhum Ziya Gökalp’lerin, sosyal psikolog Erol Güngör’lerin, sosyal psikoloji uzmanı Ayhan Songar’ların ve daha nicelerinin ruhunu şad eden bir konuşmadır.

         O konuşmayıtekrar baştan sona izleyin ve metnin tamamını okuyun, orada Türk milletinin sosyal ve toplumsal huzurunu, ahlakını düşünen bir Bilge Liderin olduğunu göreceksiniz.